AKP’nin gerici eğitim hamleleri: Kesintili zorunlu eğitim!

AKP’nin gerici eğitime yönelik hamleleri 635, 650, 651, 652, 653 ve 666 sayılı KHK’lerden sonra peş peşe geliyor. Bir bakıyorsunuz, Arapçayı ilköğretimde seçmeli ders yapıyorlar. Bir gün okulları kent dışına çıkarma ve bir başka gün de çocukları umre ziyareti yaptırma hamlesini başlatıyorlar.

AKP, 1-5 Kasım 2010 tarihlerinde topladığı 18. Milli Eğitim Şurası’nda yandaşlarına pek çok karar aldırtmıştı. Bu kararlardan biri şöyleydi: “Zorunlu eğitim öğrencilerin yaş grupları ve bireysel farklılıkları göz önünde bulundurularak 1 yıl okul öncesi eğitim, 4 yıl temel eğitim, 4 yıl yönlendirme ve ortaöğretime hazırlık eğitimi ve 4 yıl ortaöğretim olmak üzere öğrencilere farklı ortamlarda eğitim almaya fırsat verecek şekilde 13 yıl olarak düzenlenmelidir”. AKP’nin bir hamlesi de, onlarca Şura kararı içinden bu kararı yasalaştırmak!

Bu kararı alanlar, çağdaş dünyanın daha 1950’lerde benimsediği sekiz yıllık temel eğitimi, yarım asır sonra uzatacaklarına, dört yıla indiriyorlar! Bu karar, farklı yaşlardaki çocukların ayrı okullarda toplanması düşüncesine dayanırken ve AKP bunu yasalaştırmaya kalkışırken, aynı AKP, okulları kent dışında toplamaya hazırlanıyor. Göze batan bu tuhaflıklar, bu hamlenin tek hedefinin, eğitimi kesintiye uğratıp çocukları, olabildiğince erken yaşta, imam hatiplere çekmek olduğu görülüyor.

İmam hatipliler, diğer liselilere hiç benzemiyor. İmam hatip sayısını artırmaya çalışırken hem tüm liselerin imam hatibe dönüştürülmesine hem de imam hatiplerin olabildiğince erken yaşta öğrenci almasına çalışıyorlar. Dinci bezirganlarla imam hatipliler bu nokta benzeşiyor.
Bilindiği gibi, 12 Mart 1971 hükümeti meslek ortaokullarını kapatıp genel ortaokullara dönüştürdüğünde, iki yıl içinde imam hatip liselerine giden öğrenci sayısı yüzde 70 dolayında azalmıştı (bkz. M. Öcal, 15. Milli eğitim şurası ve okullarımızda din eğitimi, 1996, Türkiye Gönüllü Teşekkülleri Vakfı). İmam hatiplere gitme yaşı yükselince bu okulları seçen öğrenci sayısının azaldığını bilen dinci bezirgan, 1997 yılında sekiz yıllık zorunlu eğitim yasasının çıkarılması sürecinde hararetli bir şekilde kesintili eğitimi (çocukların küçük yaşta mesleki eğitme yöneltilmelerini) savunmuştu.

Dinci bezirgan, 1997 yılında kesintisiz sekiz yıllık eğitime geçildikten sonra da imam hatip liselerine giden öğrenci sayısının azaldığını da biliyor devletin öncelik vermediği dönemlerde ailelerin/çocukların imam hatipleri pek yeğlemediğini de. Bu nedenle AKP, iktidara geldiğinden beri çeşitli propagandalarla ve de katsayı konusunu da çarpıtıp kullanarak imam hatiplere öncelik verdiğini gösteriyor.

Şimdi zorunlu eğitim süresinin uzatılması söz konusu olduğunda, öğrenciye sen imam hatipte, sen bir başka meslekte, sen de Anadolu lisesinde oku demek, “eğitimle” de bağdaşmıyor, zorunlulukla da, insan haklarıyla da. Zorunlu eğitim, devletin, yurttaşlarının sahip olmasını beklediği bilgi, görgü, tutum ve becerileri sağlayacak eğitim düzeyi oluyor. Öğrencinin zorunluluğu karşısında da devlet, tüm öğrencilere, birkaç seçmeli ders dışında bu beklentileri sağlayacak eşdeğer bir program sunma yükümlülüğünü üstleniyor.

Ayrıca, eğitim açısında, genel eğitim süresi ne kadar uzun olursa hem meslek öğrenimi hem de yeni bir şeyler öğrenmek o kadar kolaylaşıyor. Öte yandan erken yaşta mesleki eğitime ayırmanın pek çok sakıncaları bulunuyor. Erken yaşta başlatılan mesleki eğitim, genel eğitim görme fırsatı verilse sanaçtı, edebiyatçı, bilim adamı vb olabilecek nice cevherlerin önünü kesmek ve çocuğun geleceğini erken yaşta sınırlamak anlamına geliyor. Mesleki eğitimde, genelde dar gelirli ve yoksul öğrenci okuyor varlıklı öğrenci hemen hiç bulunmuyor. Zorunlu (genel-kesiksiz) eğitimin uzaması dar gelirliyle yoksul için bir şans oluyor. Üstelik lise öğrencilerimizin bile lisede ya da üniversitede alan seçerken yeterince bilinçli ve sağlıklı bir seçim yapamadıkları görülüp bilindiğinden 4.-5. sınıflarda yapılacak meslek seçiminin ne kadar sağlıksız bir seçim olacağını ve de seçimi çocuğun değil de velinin yapacağını bilmek için müneccim olmaya gerek kalmıyor. Bu arada 1997 öncesinde yapılan araştırmalar da, erken yaşta meslek seçmenin çocuğun kişiliğini ve ruh sağlığını olumsuz olarak etkilediğini ve de imam hatipler dahil tüm meslek okullarında okuyanların büyük çoğunluğunun okuduğu (erken yaşta seçtiği) okuldan/alandan memnun olmadığını gösteriyor.

Bu nedenle, sekiz yıllık zorunlu eğitim, zorunlu olan süreçte mesleki ayrıma gitmeden 1997’de kesintisiz olmuştu. Bu nedenle, zorunluluk süresi 12/13 yıla çıktığında da eğitim sürecinin (mesleki ayrıma gitmeden genel eğitimin) kesintisiz olması gerekiyor.

İnsana değer verenler, eğitimin, çocuğun gelişip özgürleşerek kendisini gerçekleştirmesine, üretken ve sorumlu birer yurttaş olup ailesine, toplumuna ve insanlığa yaralı bir birey olarak yaşamasına yardımcı bir süreç olduğunu düşünüyor. Bu nedenle zorunlu eğitimi herkes için gerekli görüyor. Okullarda yaşanan sorunların, öğrencilerin bireysel farklılıklarındansa onlara “özgür birey” muamelesi yapılmamasından ve sosyo-ekonomik nedenlerden kaynaklandığını da biliyor.

Çocuğu, genci ve yetişkini meta olarak görenler ise, çocukların özgürleşip kendilerini gerçekleştirmesi ve onlara dayatılan dar kalıpları aşması olasılığına dayanamıyorlar. Yalnız kesintisiz zorunlu eğitimin anlamından değil eğitim kavramının kendisinden hoşlanmayan çocuğun gelişmesiyle, onun yaşayacağı sorunlarla ve çocuğun/toplumun yaşayacağı kayıplarla ilgilenmeyen, erken yaşta seçim yapmanın sakıncalarını önemsemeyen ve “din” dışında hiçbir şeyi umursamaz görünen dinci bezirgan, ne yapıyor? Çocukların olabildiğince erken yaşta dini öğretime başlamaları ve kendilerini aşmamaları için yırtınıyor. İmam hatiplere olabildiğince küçük yaşta öğrenci çekecek arayışa giriyor, 1+4+4+4 formülüne sarılıyor.

Dinci bezirgan, öğrencilerin bireysel farklılıklarını bahane edip kesintili eğitimi bir gerçekleştirse, arkasından, öğrencilerin cinsiyet farkını öne çıkarıp okulları kız-erkek okulu olarak da ayıracak, meslek seçimini daha erken yaşlara da indirecek ve tüm okulları da imam hatibe dönüştürecek.
Dinci Bezirgan, çocuklar ne kadar erken yaşta dini öğretimden geçerse o kadar rahat at koşturacağını ve bireyi de toplumu da kolaylıkla avucunun içinde oynatabileceğini biliyor.

Bezirgandan ya da özgür bireyden yana oluşumuz kesintili/kesintisiz eğitim tercihimizi belirliyor.

[email protected]