Düşürülen uçak bile CHP'yi uyandıramadı

Türkiye-Suriye sınırında Türk jetleri tarafından Rus bombardıman uçağının düşürülmesinin çok ciddi sonuçları olacak. Türkiye'deki muhalefet hariç herkes bunun farkında.

Tüm dünyanın hakkında konuştuğu bir konu üzerine, ilk gün CHP tarafından yapılan tek resmi açıklama için Kemal Kılıçdaroğlu'nun sosyal medya hesabının kullanılması ilginç değil mi? Açıklamada, Kemal Bey Suriye sınırındaki endişe verici olayları ülkemiz adına büyük bir dikkat ve kaygıyla izlediğini belirtiyor ve burada bitiriyor. Bu cümle zaman kazanmak için sarf edilmiş olabilir elbette. Bir siyasetçi, partisinin yetkili kurullarına danışmak ve sonrasında bir tavır geliştirmek isteyebilir. Ama Türkiye'deki ana muhalefet partisinin, AKP karşısındaki en büyük siyasi güç olduğu iddia edilen partinin lideri, AKP'nin tüm dünya tarafından takip edilen bir eylemi hakkında görüş bildirmek için ertesi gün yapılacak parti toplantısını bekleyemez. CHP'nin yetkili kurullarını olağanüstü toplantıya çağırması için Türkiye'de daha ne olabilir ki...

Sorun zaten bu değil. Kemal Bey'in liderliğindeki CHP'nin AKP'ye muhalefet etmeye niyeti yok; AKP adındaki çete memleketi sonu bilinmez bir maceraya sürükleyecek, hepimizi büyük bir tehlikeye atacak ve Türkiye'nin en büyük muhalefet odağı olduğu söylenen parti buna ilk gün tepki vermeyecek, ortalığı ayağa kaldırmayacak, teşkilatını harekete geçirmeyecek. Onun yerine kaygı ve dikkatle izleyecek. Esas sorun bu.

CHP'nin hepsi o gün izlemedi elbette. Ama izlemeyenler de keşke izleseydi dedirtti.

CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, Rus uçağının düşürülmesini haklı bulan mesajlarıyla, HDP eski Milletvekili Ufuk Uras'la aynı tepkiyi vermeyi başardı. Partide “solcu” olarak bilinen Erdem'in kulaktan dolma bilgilerle yaptığı açıklama, CHP'nin “solculuğu” hakkında bir kez daha herkese fikir verdi.

CHP'nin AKP'yi niye deviremediği ve niye deviremeyeceğinin, bu yaşananlardan âlâ göstergesi olur mu?

CHP, korkuyor. CHP, yalnızca AKP'den değil, daha kötüsü siyaset yapmaktan korkuyor. Çünkü AKP'ye karşı olması gerektiği gibi yapılacak muhalefetin doğal olarak düzen dışı mesajlar da içereceğini bildiği için tedirginlik duyuyor. CHP, aldığı oylar nedeniyle değil, bu tavrı ve tutumu nedeniyle ilerleme kaydedemiyor ve AKP karşısında sürekli yeniliyor.

Bütün dünya Erdoğan ve ailesinin cihatçı çetelerle ortaklığını, bu katillerle Erdoğan ailesinin girdiği ekonomik ilişkileri ve silah ve petrol ticaretini konuşurken, susan bir parti kazanamaz. Suriye'deki iç savaşta sürekli suç işleyen iktidarın bu sicili ortadayken konuyu hâlâ sınır ihlali ekseninde tartışan, bu meselede dahi AKP'nin belirlediği siyasi çerçevenin dışına çıkamayan, dolayısıyla aslında hep AKP'nin peşinde giden bir parti Türkiye'de muhalefet sorumluluğunu yerine getiremez.

Yalnızca seçimlerde değil, her gündemde şimdilik kaydıyla da olsa büyük düşman AKP'ye karşı desteklememiz istenen parti bu işte. Her şeyi geçtik, bunu bile tartışabilmek için önce bu partinin AKP'ye karşı harekete geçmesi gerekmiyor mu?

Belli ki bu tartışma bitmiştir artık. Düzenin içinde AKP'ye karşı etkili bir muhalefet çıkmayacak. Türkiye'de muhalefet düzen dışına kaymak zorundadır.

Bu gerçekleşmez, muhalefet düzen içine sıkışır ve bundan ibaret kalırsa, bizi ne mi bekliyor?

Düzen içi muhalefet boşluğunu doldurmak için uğraşan ve başına ne geliyorsa bundan gelen HDP'nin Eş Genel Başkanı Figen Hanım'ın uçağın düşürülmesinin ardından yaptığı yorumda söylediği gibi: “Allah korusun...”

 

Bu yazı haftalık siyasi dergi Boyun Eğme’nin 9. sayısında yayınlanmıştır.