Lak-lak…

Rüzgâr ne taraftan esiyorsa o tarafa dönüyor.

Beyimiz, ülkenin kültür sanat konularından sorumlu bakanı ama kendi düşüncelerini hayatla buluşturma iradesi sıfır.

Bugün ne diyorsa yarın tersini yapmak zorunda kalıyor.

Emir kulu.

Düne kadar yaşanmış onlarca skandalı unuttuk diyelim ama şu tüm tiyatro yaratıcılarını ayağa kaldıran düzenlemeler konusunda takındığı tavır, evlere şenlik.

Başbakan esiyor-gürlüyor ‘özelleştiriyorum’ diyor beyimizi ara ki bulasın.

Görüldüğü yerde mesele sorulduğunda, konuşmaktan kaçıyor.

Padişah korkusu olsa gerek, ya koltuğundan olursa!

Sonra ne oluyorsa oluyor ortaya çıkıyor ve canlı yayınlarda “özelleştirme değil, özerkleştirme” diye niyet ifade ediyor.

Haziran ayı başından beri AKP’nin sitesinde yayına konan ‘rapor’ ise anlaşılan beyimizi hiç ilgilendirmiyor.

Bu kadarda olmaz!

Ayıptır ayıp.

“Bugün gelinen noktada devlete bağlı kurumlar eliyle sanat etkinliği gerçekleştirmek ihtiyaçtan fazla sanatçı istihdamı, memur sanatçıların randıman eksikliği, rekabete açık olmamak, bürokratik hantallık, çağdaş sanatsal gelişmeleri takip edememek gibi sebepler dolayısıyla son derece pahalı verimsiz bir hal almıştır”

Bu satırların ifade ettikleri zırvadan ibarettir.

Söz konusu kurumlarda ne ihtiyaçtan fazla sanatçı-memur vardır, ne randıman eksikliği vardır, ne de rekabete açık olmamak vardır.

Tam aksine devlete bağlı tüm sanat kurumlarının sanatçı-teknisyen-memur açığı vardır ve AKP iş başına geldiği günden beri, tüm kadro taleplerini elinin tersiyle itmiş, talep edilenlerin neredeyse yüzde birini vermeyi ‘uygun’ bulmuştur.

Okullardan mevzun yüzlerce genç yaratıcı, bu kurumlarda ‘sınav’ açılmasını beklemektedir.

Bürokrasiyi işin içine sokarak sanatçıları kurumun yönetiminden atan akıl ise, Şehir Tiyatroları’nda yaşandığı gibi AKP’nin kendisidir.

Bu kurumların çağdaş sanatları takip edememek gibi bir sorunu varsa bu yine AKP nedeniyle oluşmuştur.

Sanki sanatçılarını ‘Dünya da ne oluyor ‘ diye uluslararası festivallere, toplantılara gönderen bir bakanlık vardır da sanatçılar bunu ellerinin tersiyle itmişlerdir.

Aksine benim bildiğim, onlarca yaratıcı kendi olanaklarıyla bu gözlemleri yapmak ve olup-bitenleri izleyerek akıllarını zenginleştirmek için çabalıyorlar ve adım adım dünya tiyatrosunda, sanat alanlarında olup bitenleri dağarcıklarına katmaya çalışıyorlar.

Pahalıymış!

Sayenizde ucuz olan ne var ki bu memlekette?

Kaldı ki işin adı sanattır ve elbette pahalı bir yatırım gerektirir.

Bu dünyanın dibinde de böyledir.

Ama sizin aklınız bu kurumlardan kâr etmeyi hesaplarsa, bin kez yanılmanız gayet doğaldır.

Devlet ve Şehir Tiyatrolarının yapımlarıyla özel tiyatro yapımlarını kıyaslamak ise en cahilce olanıdır.

Elbette devlete bağlı sanat kurumlarının ürettikleri büyük prodüksiyonlardır ve öyle de olmalıdır.

Bugün kurum tiyatrolarının, Opera, Bale ve Senfoni’nin ürettikleri uluslararası düzeyde onlarca ürün vardır.

Bir özel tiyatro için bunu söylemek hayalcilikten ibarettir.

Bizler, günün iğrenç piyasa koşullarında özel tiyatrolar tarihimizin en zor günlerini AKP yüzünden yaşamaktayız.

Bu anlamda bir gerçek aranıyorsa, buraya bakılması yeter.

AKP’nin yaptığı şey hem Devlet Tiyatroları’nda hem Şehir Tiyatroları’nda hem diğer sanat kurumlarındaki yaratıcı insanlara, ülke halkına, sanat kamuoyuna yalan söylemektir.

Devlet Tiyatroları’nın ve Şehir Tiyatroları’nın kamuoyuna aktardıkları yıllık verilerde bilerek yok sayılmaktadır.

Bu kasıtlı saptamaya ancak, utanmazlık denebilir!

Sonuç olarak, AKP raporu sanat düşmanlığı adına bir skandal belgedir.

Bu rapordan hareketle ülke tiyatrolarında bir düzenleme yapılamaz, olsa olsa perdeler kapatılır, sanatçılar kapının önüne konur, diğer yaratıcılar kovulur ve böylelikle ‘sırttaki kamburdan’ kurtulmuş olunur!

Tabi Opera, Bale ve Senfoni içinde aynı şey yapılır.

Her bir başlığı tonlarca su kaldıracak raporun ana fikri, yine raporun içinde gizlidir “Devlete bağlı sanat kurumlarının ömrünü tamamladığı açıkça görülmektedir.”

Sormak istiyorum.

Bu raporu hazırlayan hanımlar beyler, kimsiniz siz ne iş yaparsınız?

Müdahale ettiğiniz alan bir yağdanlık, bir rant kapısı değil, devletin yasalarla belirlenmiş asli görevleri tanımının içindedir ve Anayasal karşılığı vardır.

Haddinizi bilmelisiniz.

AKP eğer bu çalışmayı gerçek sanat ve bilim insanlarına yaptırdıysa bu isimlerin kimler olduğunu da açıklamalıdır.

‘Muhafazakâr sanat’ adıyla saçmalıklar manzumesini kaleme alan İskender Pala denen vandalın bu rapora ne kadar katkısı-yönlendirmesi vardır?

Rapor yazıcılarının içinde, D.T ve Şehir Tiyatroları’ndan hangi isimler, Türkiye Yazarlar Birliği üyesi kaç yandaş-yardakçı bulunmaktadır?

Ertuğrul Günay, bu rapor için bakanlığından bürokrat görevlendirmiş midir?

Bilmek istiyorum.

Bakan beyi de son kez olsun dürüst ve açık olmaya davet ediyorum!

Kimselerden korkmadan-ürkmeden konuşmalıdır.

Sayın bakan madem gerçek budur buyurun ülke halkının önünde, tüm sanat alanlarının sorunlarını-gereksinmelerini-yapılması gerekenleri-uluslararası durumu tartışalım.

Bizden kaçıyorsanız sanat örgütlerinin temsilcileri ile ya da bu alanda eğitim veren Üniversiteler ile yapın bu toplantıyı.

Rüzgâra göre dönmeyin sağa-sola, eğilip bükülmeyin, lafı dolaştırmayın, lak-lak etmenin ne anlamı var, neyse o.

Ve inanın, sizin hırs ve intikam uğruna talanına-yok edilişine göz yumduğunuz bu kurumlar bu ülkenin geleceğidirler.

Tiyatrosu, Operası, Balesi, Senfonisi iç edilmiş bir T.C yoksuldur, güçsüzdür ve her tür saldırıya karşı savunmasızdır.

AKP isteklerinin bu olduğu gerçeğini gizlemek, güneşi balçıkla sıvamak olur ki bu sizin adınızın da tarihe kapkara puntolarla yazılmasına nedendir.

[email protected]