Böyle gelmiş böyle gitmez…

- Adına “sanatçı” dedikleri bazı aymazlar, tapınmak için şarkı adıyla düzeysizliği bile pespaye bazı basitlikleri bağırıyorlar. Toplumsal hiçbir karşılıkları yok. 

- Dinledim ağabey. Güldüm. Geçmişte bu tür sıradanlıklar sırf dalga geçmek için yapılırdı. Ulan bu kadar adamsınız hiç mi içinizde aklı çalışan biri yok.

- Unvanlarına bakarsan “besteci”, “söz yazarı”, “yorumcu”, “türkücü” gibi sürüyle insansınız. İki kelimeyi bir araya getiremediğiniz gibi iki notayı da bir araya getiremiyorsunuz. Utanır insan.

- İnsan olan utanır.

- Seslendikleri kitlenin ve tapındıkları gücün durumuna uygun davranıyorlar, zaten kültürel konumları bunun üstüne bir basamak olsun çıkmayı gerektirmiyor. Ne iseler o. Tamamı arabesk düttürünün artıkları.

- Yalnız müzik alanında değil sanatın diğer yaratı alanında da durumları bundan farksız. İçlerinde ışıklı bir şair, bir oyuncu, bir yazar, bir sinema yaratıcısı, ya da sanatın diğer alanlarından biri var mı? 

- Bu yüzden bağırıyor “sanatta istediğimiz gelişmeyi beceremedik” diye.

- Yok, bence becerdiler. Daha ne olsun, ne kadar sofralara acılı meze olmuş varsa hepsi onlarla.

- İçlerinde milletvekili adayı olanlar var. Utanmaları filan da yok. Kardeşim hangi siyasal, kültürel birikime sahipsin ki aday oluyorsun diye soran da yok. Elinden tutup kürsülere çıkartılıp halka yalan da söyletiliyor.

- Eğer kazara seçileni olursa Kültür Bakanı da yapılırlar, doğrusu bu geriliğe yakışır!

- Bunun için seçilmelerine gerek yok. Eğer başkanlık sistemi denen tek adam diktatörlüğü kazanırsa hükümet dışarıdan kurulacak. Bir şirket kurar gibi. İş adamlarından, bürokratlardan, yandaşlığın bayrağını yapmış bazı liberal kımıllardan, vakıflardan, üniversitelerin tapınmacı rektör ve hoca artıklarından ve bazı asker eskilerinden. Bunlara sıra gelir mi bilemem.

- Hiç belli olmaz. Nasıl olsa onların da bir yetkisi olmayacak. Koyar aralarına bunlardan bir temsilci olur biter.

- Ne günlere kaldı koca Cumhuriyet?

- Kalmadı, ele geçirildi.

- Bu yüzden önümüzdeki seçimler önemli.

- Ben bu meselenin seçimlerle filan çözüleceği kanısında değilim, hiç olmadım. Zaten sistem ona göre kurgulandı. Her koşulda aynı adam seçilecek. YSK ve yeni seçim düzenlemesi, sandık güvenliği, oy sayımı filan tamamıyla bunun için altüst edildi.

- O zaman seçim büyük bir aldatmaca.

- Elbette. Seçime bile gitmeyebilirdi “seçim yapılmıştır” derdi olur biterdi.

- Yok, o kadar da değil.

- Hayır, o kadar. Bunca suskunluğun buna reaksiyon gösterip sokağa çıkacağını, hayır diyeceğini filan mı sanıyorsun. Ülkenin komünistlerinden, devrimcilerinden başka gidişata dur diyecek kim var?

- Yani sonuç belli.

- Evet belli.

- Yerel yönetim ve parlamento seçimleri de öylemi?

- O seçimler umurunda değil. Mesele kendisinin seçilmesidir. Başında bulunduğu parti ve ortağı oy kaybedermiş, belediye seçimlerinde yenilirmiş falan umurunda değil. Başkanlık yetkileri ile hepsini kendi yönetecek nasıl olsa. Dedik ya hükümeti bile dışarıdan kuracak. Tüm kurumları kendisi yönetecek. Zaten askerinden, polisine, eğitiminden, sağlığa, dışişlerine, ekonomiye varana kadar bu böyle. Fazlasını istiyor, her kımıldayanın tepesine binebileceği bir işleyiş.

- Açık faşizm.

- Açığı kapalısı filan yok, faşizm faşizmdir.

- Ülkenin insanlığı bunu göremeyecek kadar kör mü?

- Elbette değil. Parlamenter sistemin bitirilmesinin amaçlanmasının nelere yol açacağını gören milyonlar var, ama örgütsüz. Bir hazan yaprağı gibiler.

- Bugün 1 Mayıs’ta ayağa kalk çağrısı bu yüzde önemli. İşçiler, emekçiler, yoksullar, ötekileştirilmişler, sanatçılar, gerçek aydınlar, gençler, kadınlar birleşerek bu gidişatı durdurabilirler. Başka yolu yok.

- Dayanamaz ağabey Anadolu bu baskıya bu zulme bu acıya, kopar bu paslı zincir bir yerinden.

- Koparmaya yeltenmezsen kopmaz. Bugün meydanlarda söylediğimiz 1 Mayıs marşının da olduğu, Ana oyunundaki Ana’nın şarkısındaki gerçeklik gibi. 

“Boşa didinmek fayda vermez,

Her geçen gün daha beter dünden.

Böyle gelmiş böyle gitmez,

Sömürü zulüm devam etmez.

Kaldırmadıkça başlarımızı,

Sefaletimiz bitmez.

 

Elindeki bu boş tencere,

Dolar mı kendi kendine,

Eğer razı olursan sen kendi kötü kaderine.

Kaldırmakça başlarımızı,

Sefaletimiz bitmez.”

[email protected]