Artiz…

Oyunu kullandıktan sonra Riva’da çekimleri süren ‘Diriliş Ertuğrul’ dizisinin setine gitmiş hem de cümbür cemaat.

Yanında hatunu Emine, kerimeleri Sümeyya Erdoğan, Esra Albayrak ve torunu.

Dizinin başrol oyuncusu Engin Altan Düzyatan at üstünde karşılamış efendisini.

Çadırlar ziyaret edilmiş, kilimhane dolaşılmış, sonra demirhaneye giderek ‘haktır Allah, haydır Allah’ diye demir dövülmüş.

Oyuncularla birlikte yemek yenmiş, kare kare resimler çekilmiş, yetmemiş reji koltuğuna oturup dizinin bir sahnesinin yönetmenliğini yapmış!

Sonunda işin yapımcısı Mustafa Efendi Erdoğan’a Börk ve eski Osmanlı pala kılıcının replikası Şam çeliğinden yapılmış, bronz kaplı özel bir kılıç, eşi Emine hatuna Türkmen başlığı hediye etmiş.

Bu ziyaret, ülke sandık başına gidip onun defterini dürdüğü sıralarda tam 2,5 saat sürmüş.

Hani gitmişken orda kalsaydı, belki bundan sonraki hayatına figüran olarak devam eder bir işe yarardı diyeceğim ama gittiği her yeri kuruttuğu gibi zaten haksızlıklar-hukuksuzluklar-adaletsizlikler içinde kıvranan bu alanı da kurutur.

Şu an televizyon ekranlarının en büyük bütçeli yapımı olan bu müsamere, TRT el değiştirir değiştirmez, para kaynakları sıfırlanacağı için anında son bulacaktır.

Böyle olursa ne yapacaktır, oturup ailece ağlarlar mı, ya da ‘bak Emine bu benim çektiğim sahne’ deyip kılıcını kuşanıp, kaftanını giyip, börkünü kafasına geçirip anı mı tazeler? Bilemem ama dizinin bitirilmesine çok canı yanacaktır, tıpkı başkanlık hayallerinin çöpe sürülmesi gibi.

Şimdi, tüm cinliği-hinliği ile ya vekil alışverişine ya da ‘külliyen olmaz’ dediği koalisyon hesaplarına, olmadı azınlık hükümeti dalaveresine kilitlenmiş durumda.

Öyle ki namaz saatlerini bile unutuyor!

Titriyor.

Benim merak konum bunların hiçbiri değil!

Çünkü görünen odur ki, ülke içerde dışarıda derinleşen bir krizin bataklığına balıklama dalmıştır ve buradan bazı lafazanların dedikleri ve istekleri üzere demokrasi filan çıkmayacak, ekonomik istikrar denen yalan bitecek ve lağım fareleri batan gemiyi ufak ufak terk edeceklerdir.

Merak konum, dizi setini ziyaret eden çocuklarımızın katilinin, memleket hırsızlayan bir talancının, savaş suçlusu olarak yargılanması gereken bir korkağın elinin-eteğinin nasıl öpüldüğüdür.

Kendine ‘sanatçı’ diyen hangi ‘oyuncu parçası artiz’ bunu becerebilir ve hangi erdem, onur ve şeref ve vicdanla halkının karşısına geçip sırıtabilir?

Yanıtını sizler verin.

[email protected]