4 Eylül…

Suskunluk yalnızlıktır, kaybettirir.

Sevinçlerini yitirirsin, umudun kül olur, hayat renklerini yitirir.

Çaresizleşirsin, korkun büyür.

Korkun büyüdükçe, duvar dağ olur.

Koskoca bir açıkhava cezaevi olan ülkemde yırtınsan iniltilini duyan olmaz.

Ama kaldırırsan başını ve uzatırsan elini eşitliğe, özgürlüğe, kardeşliğe, aydınlığa bir tutanı mutlak bulunur.

Suskunluğa gömülmüş sesin çoğalır.

Bu ülke haramilere teslim edilmeyecek kadar güzeldir ve talancıların, vurguncuların, yalancıların, kardeşkanına elini bulamış savaş tacirlerinin, adaleti, hukuku iç etmiş olanların, insanımızın akıllarına kelepçe takanların verilecek hesapları var.

Laikliği ayaklar altına alanların, sanat ve sanatçı düşmanlığında tarih yazanların verilecek hesapları var.

Dereleri kurutup zehir saçanların, ormanları kül edenlerin, nehirleri pazarlayanların, dağları, ovaları viran edenlerin, ekmeğimizi kana bulayanların, kültürel varlıklarımızı hırsızlayıp saltanat sürenlerin verilecek hesapları var.

İşçinin, emekçinin hakkını çalanların, sendikalıyı ötekileştirenlerin, taşeroncu kan emici soysuzların, ‘darbe darbe’ diye tepinip darbe yapanların, din simsarlarının, tecavüzcülerin, emekçi halkın sırtındaki kenelerin, verilecek hesapları var.

Çocuklarımızın gözbebeklerinden utanmayanların, annelerin inleyen sesini duymayanların, 9 aylık bebeğe tecavüz etmeyi suç saymayanların verilecek hesapları var.

4 Eylül Kartal Mitingi bu hesaplaşmanın ilk adımı olursa şaşırma.

Umut hep vardır çünkü ama aslolan umudu yeşertmiş olmaktır.

Şimdi sonrasına bakmalı, sonrası için şiirlere, şarkılara, oyunlara, filmlere, heykellere sonrası için boyanacak tuvallere bakmalı.

Sonrası için sokak sokak, meydan meydan hayatı yaşanır kılmaya bakmalı.

Yoksa neye yarar bu sevinç?

[email protected]