2014 gündemi

Uluslararası politikada uzun vadeli tahminlerde bulunmak giderek zorlaşıyor. Yanılma olasılığı oldukça yüksektir çünkü analiz girdileri çok fazla çeşitlendi ve değişim tahayyül edebileceğimizden daha hızlı yaşanmaktadır. İhtiyat payını hatırda tutmak koşuluyla bu yılın ilk yazısında uluslararası politikanın gündeminde ön plana çıkacağını düşündüğüm konu başlıklarını önem sırası gözetmeksizin sıralamak istiyorum.

Uluslararası politikada aşağıda sıraladığım konuların ön plana çıkacağını düşünüyorum. Batı ile İran arasında varılan öteleme uzlaşısı, altı aylık dönem sona erdiğinde, gündemde yeniden ön plana çıkacaktır. Elbette bu konu yalnızca nükleer güç müzakeresi ile sınırlı değildir. Akdeniz havzasında enerji üzerine bina edilen rekabet te bu denklemin içindedir. Ortadoğu’da değişen dengeler yeni oluşumlara gebedir. Yeni oluşumlarda Rusya’nın rolünün göz ardı edilemez noktaya ulaştığı açıktır. Suudi Arabistan ile Mısır arasında gelişen yakınlaşmanın nasıl seyredeceği izlenmeye değerdir. Bunları yakınlaştıran nesnel neden Müslüman Kardeşler örgütünün hasabının tutmamasıdır. ABD’nin İsrail’den hiçbir koşulda vazgeçmeyeceği bir varsayım olarak kabul edilmekle birlikte, İsrail’in İran konusunda bir oldubitti yaratma alanının daraldığı açıktır. Ortadoğu-Akdeniz havzası birleşik ele alınacak bir konu haline dönüşmüştür. Uluslararası politikanın gündeminde ön planda yer alacak konulardan bir başkası ise Asya-Pasifik bölgesinde yaşanan gelişmelerdir. Bu bölgede sorunun yalnızca Japonya ile Çin arasında yaşanan sürtüşmelerle sınırlı kalmayacağı, Güney Kore ile Japonya arasında da gerginliğin artabileceğini beklemek mümkündür. Göründüğü kadarıyla Türkiye gibi Japonya’da bütün komşuları ile gerginlik yaşayan bir aktör konumundadır. Türkiye’de olduğu gibi Japonya’da da iktidar içi mücadelenin ivme kazanacağı beklenmektedir. ABD’nin uzun dönemde Çin’i zayıflatmak için hazırlık içinde olduğu bilinmektedir. Asya’da uluslararası politikanın gündeminide ön plana çıkacağını tahmin ettiğim bir başka konu Kuzey Kore’de yaşanabilecek iktidar içi güç mücadelesidir. Bunun nasıl seyredeceğini ve sonuçlanacağını tahmin etmek oldukça zor. Kuzey Kore konusunda ABD’nin Rusya ile işbirliğine girme olasılığı oldukça yüksek gözükmektedir. ABD’nin Nixon formülü olarak bilinen Sovyetler Birliği’ne karşı geliştirdiği stratejisini bu kez Çin, Kuzey Kore ve İran konularında devreye sokma denemesi yapacağı beklenebilir. Avrupa Birliği meselesi iktisadi konularda olduğu gibi, güvenlik ve askeri yapılanma bakımından da ön plana çıkacak konular arasındadır. Ukrayna meselesinin iniş çıkışlarla gündemde kalmaya devam edeceği, Kafkasya bölgesinin rekabet alanı olarak gündemi meşgul edeceği de beklenmektedir.

Bir başka önemli konu olarak da 1990’larda yeniden ele alınan yeni bölgeselleşme süreci bir taraftan konsolide olurken, öte taraftan bölge içi rekabetlere sahne olacağı beklenebilir. Afrika kıtası rekabetin odak noktalarından birisi olmaya devam ederken, yeni uluslararası müdahalelere sahne olması şaşırtıcı olmayacaktır. Uluslararası müdahale döngüleri yakından takip edilmeyi gerektiriyor. Türkiye’de “kutsal ittifak”ın çözülüşü devam etmektedir ve 2014 yeni gelişmelere gebedir.

Göründüğü kadarıyla 2014 yılında gündeme damgasını vuracak konu başlıkları oldukça çeşitli ve karmaşıktır. Ortaya çıkabilecek yeni durumların nasıl ve nereye evrileceğini kestirmek kolay olmamakla birlikte, neoliberalizmin zemininin çok daha kayganlaştığını gösteren veriler daha da artmaktadır. Neoliberalizmin yarattığı sorunların yeni krizlere yol açacağı zaten beklenmektedir. Alternatif gelişme stratejilerinin tartışılmaya başlanması gereği ortadadır. 2014 yılı bu bakımdan çok önemlidir. Kısacası, 2013 de olduğu gibi 2014 yılı da çok haraketli geçeceğe benzemektedir. Yukarda sıraladığım konu başlıklarını bu köşede ele almaya çalışacağım. Yeni yılın yeni umutlar doğurması dilekleriyle...