Kürtlerin ayrı devlet kurma hakkı ?

Erbil’de yapılacak Kürt Ulusal Konferansının hazırlık aşamasında bu konu güncellik kazandı.

Kürtler, bir geçiş süreci tanımlıyor olsalar da, ayrı bir devlet kurmak istiyorlar. Nasıl değerlendirilebilir? Bir şey söyleme hakkımız var mı ?

* * *

Ulus devlet modeli kapitalist üretim ilişkileriyle doğdu.

Kapitalizm modern zamanların üretim ilişkisiydi. Ulus devlet de onun siyasal rejimine denk geliyordu.

Bu da, adına vatan denilen toprak parçasını gerektiriyordu. Vatan, esasen, burjuvazinin kapitalizmi işleyeceği topraktı. Orada ortak dille konuşanlara millet-ulus deniyordu.

Sonuçta, feodal imparatorluklar piyasa ilişkilerinin geçerli olacağı bir düzen için yeniden birleşip/parçalandılar. Kapitalist devlet işçiyi tebaa durumundan vatandaş konumuna yükseltti.

Osmanlı’nın parçalanma sürecinde ise: İmparatorluğun at sırtında batı sanayileşmesiyle baş edecek hali kalmamıştı. Yeniden kuruluş için kapitalistleşme ve uluslaşma hamlesi gerekiyordu. Cumhuriyet böyle doğarken bütün sınır boylarında bağımsızlık hareketleri tetiklendi. Batı’daki milletler koptular. Doğu’da ise değişik entrikalarla Ermeniler ve Kürtler baskılandılar. Anadolu’daki kapitalistleşmeye Türkçü bir uluslaşma süreci eşlik etti.

Uluslaşan bütün devletler bunu antiilhak ve/ya da antiemperyalist mücadelelerle başardılar. Rusya’da ise sosyalist devrim gerçekleşmişti. Dönem her şeyiyle ilerici karaktere sahipti.

* * *

Bugün, bir ulusun ayrı devlet kurma talebi, açık ki, mevcut devletleri parçalayarak kendisine vatan yaratmasıyla olanaklı olabilir.

Bu durumun Osmanlı’nın parçalanma sürecinden farksız olduğunu düşünenlerin şu üç soruyu dikkate almaları gerekir:

1-Devlet kurma planının, emperyalizmin bölgesel operasyonlarıyla etkileşme karakter ve derecesi nedir ?

2-Devletleşme süreci, barış/savaş ikilemi açısından nasıl bir potansiyel barındırmaktadır ve bu potansiyelin realizasyonunun emperyalizmin bölgesel planlarıyla herhangi bir ilişkilenmesi var mıdır ?

3-Kurulacak devletin siyasi karakteri ne olacaktır ?

* * *

Sorulardan da anlaşıldığı gibi, ayrı devlet kurma projesine verilecek yanıtın genel kuramsal bir çerçevesi yoktur. Kural, bugün, her ulusun ayrı devlet kurma hakkını garanti altına almaz. Uluslar pekala ortak bir devlet çatısı altında da kardeşçe yaşayabilirler. Tersi de doğrudur: Ayrı devlet seçeneği uluslar arasındaki kanlı boğazlaşmanın temelini oluşturabilir. Belirleyici olan siyasi konjonktürdür. Böyle olduğu için de gelişmelerden etkilenecek herkese (yalnızca devletleşememiş ulusa değil) söz hakkı düşer.

* * *

Yukarıda sıraladığımız sorulara sırayla geri dönecek olursak:

Bugün emperyalizmin niyeti, sosyalizmin çöküşünü fırsata çevirerek, yeni bir hegemonya sistemini tesis etmektir.

Bu kirli plandan en çok etkilenen bölge Orta Doğu’dur.

Emperyalizmin burada iki önemli stratejisi vardır: SSCB döneminde tanımlanmış “ulus” devletlerin etnik ve dini eksenlerde parçalanması ve siyasi-askeri kaotik ortamın bölgenin etki altında tutulmasını sağlayacak şekilde süreklileştirilmesi.

* * *

Kürtlerin bağımsız devlet kurma yönündeki iradesi şimdi böyle bir ortamda ve emperyalizmin istikrarsızlığı süreklileştirmek adına cihatçı çeteleri kullandığı bir dönemde ete kemiğe bürünüyor.

Ortadoğu’da hem etnik hem dini yapılar hem de bunlardan bağımsız olarak şeriat devleti kurma hülyasıyla hareket eden çeteler, parçalanan devletlerin ortada bıraktıkları boşlukta egemenlik ve/ya da rant savaşı veriyorlar.

Kürt hareketi de aynı boşlukta kendi devletini kurmaya çalışıyor ve bunun için de Sovyet dönemi devletlerinin parçalanmasından medet umuyor.

* * *

Gelelim son soruya:

Adından da anlaşılacağı gibi Kürtler bir ulus kimliği inşa ediyorlar ve bunun tamamlayıcı unsuru olarak gördükleri devleti-vatanı talep ediyorlar.

Bu, çok gecikmiş bir “kapitalistleşme” denemesidir. Sorunu ise yaşanmış bunca gelişmeye rağmen tarihin tekerrür edeceğinin düşünülüyor olmasıdır.

Bugün, emperyalist güç odaklarının belirleyiciliği dışında, uluslaşma inşası da, vatan tanımlaması da, kapitalistleşme süreci de olanaklı olamaz.

Kürtlerin ortak devlete en çok yaklaştıklarını hissettikleri bu dönemde, Suriye’deki diğer etnik yapılar ve şeriat çeteleriyle bunca sorun yaşıyor olmalarının da, bu sorunların kendi içlerine taşıyor olmasının da nedeni yine aynı nesnel durumdur.

En acısı: Kürtler bütün bunların farkında değildir.

* * *

Peki bu kısır döngüden kurtulmanın yolu yok mu ?

Var şüphesiz. Ancak bunun için paradigmanın tümüyle farklı şekilde ve sınıf ekseninde, sosyalizm perspektifiyle kurulması, bunun için de Kürtlerin vatan talep ettikleri devletlerin bütünlüğü içinde ortak sınıf mücadelesi verilmesi gerekiyor.

Örneğin, bugünlerde çok konuşulan Rojava için bunun somut bir karşılığı, Kürtlerin Esad’ın yanında cihatçı çetelere ve emperyalistlere karış savaşması olurdu.