Utanç duvarları

ABD’de hükümet nerdeyse bir aydır kapalı, kamu emekçileri maaşlarını alamıyorlar. Çünkü aşağıda görülen Meksika sınırında inşa edilen duvarın tamamlanması için Trump gerekli bütçeyi alamadı ve şantaj yapıyor.

ABD-Meksika sınırı 3 bin kilometreden fazla bir uzunluğa sahip. Bir kısmı şimdiden çitler, beton bloklar ile örülmüş durumda. Ancak Trump yönetimi sınırın tamamını 1,5 metre yerin altında, en az 6 metre yerin üstünde bir beton blokla kaplamayı ve bunun için 10 milyarlarca dolar para harcamayı planlıyor

Neden ABD sermayesi Meksika sınırına böylesine saçma ve insanı aşağılayan bir duvar yapmak istiyor?

Çünkü ABD emperyalizmi yüzyılı aşkın bir süredir toplumsal eşitsizlik yaratan bir jeneratör gibi çalıştı. Orta ve Güney Amerika ülkelerini yağmaladı, ucuz emek gücü ve pazar olarak kullandı. Bu ülkelerde bağımsızlık için doğan iradeleri cinayetler, askeri darbeler ve komplolarla bastırdı.

Yoksul ve geleceksiz kalan Güneyin emekçileri bir iş ve gelecek umuduyla kuzeye yöneldiler. Bu daha önce de böyleydi, ABD bu göçmen işçileri posasını çıkarana kadar sömürmek için yasal veya yasal olmayan yollarla ülke içine alıyordu.

Ama ABD kendi ülkesini ve dünyayı yönetememe krizine girince göçmen işçiler sorun olmaya başladı.

Unutmayalım Roma’yı yıkan kuzey kavimlerinin akınları değil, Roma’da köleci düzeninin çökmesiydi.

Daha çok değil, 26 yıl önce Berlin Duvarı’nın yıkılmasına çok sevinmişlerdi, aslında yıkılanın emperyalizmin salgıladığı özgürlük yanılsaması olduğu şimdi çok daha iyi anlaşılıyor.

İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD’nin Almanya’yı bölmek için çalıştığı, Nazileri temizlemek yerine nasıl işbirliği yaptığı ve askeri bir yığınak oluşturduğu biliniyor. Önemli bir tarihçi olan Ernie Trory’nin Yazılama’dan çıkan Almanya’da Sosyalizm kitabına bakılabilir. Batı Almanya’da sosyalist Almanya’ya karşı saldırganlık son haddine vardığında, 13 Ağustos 1961’de, bir gecede duvar büyük bir iradeyle örülür. Berlin Duvarı emperyalizmin sosyalizme karşı ölçüsüz saldırganlığının ve buna gösterilen direncin sembolüydü.

Ama şimdi duvarlar emperyalist sistemin giderek derinleşen bunalımını yansıtıyor.

Bugün dünyadaki ülkelerin en az üçte birinin bir sınırı duvarla kapatılmış durumda. Altmış yedi ülke sınırında sermaye sınıfı hegemonya alanını duvarla kapatma yoluna gitmiş.

Macaristan Sırbistan sınırına, Kenya Somali sınırına, İsrail içeriye dışarıya Filistin’de her yere, Türkiye Suriye sınırına, Hindistan Bangladeş sınırına, Suudi Arabistan Irak sınırına …

İsrail’in Batı Şeria’yı işgal amacı taşıyan utanç duvarının bir kısmı görülüyor

Emperyalist sistemin bunalımının üretimin ileri derecede toplumsallaşmasıyla üretim araçlarının özel mülkiyeti arasındaki çelişkiden kaynaklandığı biliyoruz. Aslında üretimin toplumsallaşması sınırları ortadan kaldırıyor ama sermaye egemenliği bu bütünleşmiş üretimi sadece sınırlarla ayırmıyor, bir de üzerine korkunç duvarlar dikiyor. Şimdi duvarlar bu bunalımın özel bir görüntüsü olarak karşımıza çıkıyor. Duvarlar hem içeride hem dışarıda emekçi sınıflara düşmanlık besliyor, ayrıca çoğu kez savunma amaçlı gibi gözükürken bir saldırganlığı örgütlüyor.

21. yüzyılın sosyalizm dalgası, üretim araçlarının özel mülkiyetine son verirken sınırları da ortadan kaldıracak, halkları eşitlikle özgürleştirip kaynaştıracak.