Dikerdem birleştiriyor

3 Ekim’de Mahmut Bey’in mezarına gittiğimizde TBMM’ye de savaş tezkeresi geliyordu. Davutoğlu, o metne BM’nin Esat’ın kimyasal silah kullandığını saptadığını yazabilmişti. Yalan, bir mücadele aracı olarak işe yarar mı?

Dikerdem’e diplomasi saf yalanla yapılacak deseniz üzülür, “yürümez öyle” derdi muhtemelen.

Barış Derneği tezkere için işe yaramaz dedi. AKP Suriye’ye saldırma ehliyetine sahip değil. Bunun bir nedeni dış dinamikten kaynaklanıyor. AKP Suriye politikasında deliyi oynadıktan sonra büsbütün geçersiz hale geldi. AKP’nin dış politikası, zaten uygulanmak üzere değildi ama artık emperyalistleri zorlamaya da yaramıyor. Aşırılığı temsil etmiyor. Sadece boş ve işlevsiz. Üreticileri ve uygulayıcıları toptan parazit.

Diğer neden içeride. Türkiye, AKP siyasetini reddetti. İlhan Cihaner’in deyimiyle, bunlar halkı “bayrağın altına” toplayamayacaklar. Geçen yıl jet olayında, Reyhanlı’da, helikoptere saldırıda tutmadı. Bunlar, asıl içeride geçersizler!

Sınırın Nusaybin bölmesine, kaçakçılığa karşı duvar öreceklermiş. Günün yeni tip kaçakçılığı Suriye’yi yağmalamak, bu uğurda çeteler ile AKP’nin silahlı rekabeti. Geleneksel kaçakçılık bir halk ekonomisidir. Rojava’nın en büyük yerleşimi Kamışlı’ya bakan Nusaybin’de ikincisi geçerli olabilir yalnızca. Yani Nusaybin duvarı, Erdoğan’ın demokrasi paketinden çıkmadır. İslamcı çeteleri gerekçe gösterip onlarla çatışma halindeki Suriye Kürtlerine gösterilen sopa, bu duvar.

Sonra bir de kızıyorlar, İsrail’le karşılaştırıyoruz diye!

Mahmut Bey’i anmak üzere Cumartesi Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nin Dikerdem’in adını taşıyan salonunda bir araya gelenler, zorunlu olarak Tüm Korotiçlere Mektup’la da buluştular. Dikerdem’in yeni basılan “Eserler”inin içinde olmasından değil sadece. Zamanında Marksizm-Leninizm’i ve Sovyet mirasını savunan bu bildirgeyi kimin ne kadar benimsediğinden bağımsız olarak, bunca yıl sonra Dikerdem, komünizmin değerlerine sahip çıkmaksızın anılamıyor.

Oğlu Mehmet Ali’nin dediği gibi, solu devlet katında savunmayı meslek edinmiş bir Cumhuriyet çocuğunun Marksizm’e uzanışıdır andığımız. Dikerdem, ne zaman hatırlasak hep sola çağırır. 1990’da bir nevi siyasi vasiyet yazmıştı bu açık mektupla. Biricik kusuru, o gereksiz adam Vitaliy Korotiç’in adının genç kuşaklara aktarılmasına vesile olmasıdır.

Mahmut Bey, barış hareketinin, toplantıda söylendiği gibi ikinci kuşağının temsilcisiydi. İlki Türkiye’nin NATO’ya girmesiyle özdeş Kore Savaşı’na karşı tutum alan Barışseverler Cemiyeti ve Behice Boran. Üçüncüsü şimdiki Barış Derneği.

Dikerdem’in liderliğine kaydedilen ikincisi ise silahlanmaya, nükleer silahlara, NATO’ya karşı mücadelenin güçlü adresi olarak Türkiye Barış Komitesi Derneği’dir. Mahmut Bey onlarca yıl devlet katında solu temsil etmenin kazandırdığı ilginç kuvvetle, bu mücadeleye özgün bir kimlik katmıştır. Diplomatlıktan ibaret değildi yaşamı. 1940’lardan itibaren Marksist entelijansiyanın cesur, kıvrak, yaratıcı bir unsuruydu. Gençliğinde “salon verir, sokak alırız” dizesini yazabildiği için, ileri yaşında, halkına hizmet açısından üç buçuk yıllık “barış” savaşını, 37 yıllık diplomatlıktan daha değerli bulduğunu söylemesi de mümkün olacaktı.

Büyükelçi Mahmut Bey halka çağırır. Şaşırtıcı bir samimiyetle, gelişkin bir anlatım gücüyle, nezaketle, sert bir kararlılıkla...

Kitapçı raflarına çıkan, bir kitaptan fazlasıdır. Eserler, Cumartesi günü Bilgi Üniversitesi’nde kendi ülkelerine savaş açılmasını isteyen Suriye muhaliflerini protesto eden gençlerin silahıdır örneğin...