Yüksekdağ: Kendi demokratik yönetimimizi halklar olarak biz kuracağız, biz inşa edeceğiz

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "İşte tam bu koşullarda kendi barışımızı artık halklar olarak biz yapacağız. Kendi demokratik yönetimimizi halklar olarak biz kuracağız, biz inşa edeceğiz” dedi.

Suruç’ta yaşanan patlamada hayatını kaybedenler için Kadıköy yoğurtçu parkında etkinlik düzenlendi.

Programa HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Suruç’ta hayatını kaybedenlerin yakınları katıldı. Burada bir konuşma yapan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, bu ülkenin çok karanlık günler yaşadığını belirterek "Halkımız çok acılar yaşadı. O nedenle hiç kimse bir umutsuzluğa kapılmasın. Savaşı isteyenlere karşı, karanlığı arzulayanlara karşı onları engelleyecek güçteyiz. Barış için, özgürlük için, adalet için, birbirimizin sesine ses olmalıyız ve ses olmaya da devam etmeliyiz. Ben ve partim bu dayanışma ortamında her zaman olacaklar. Birlikte savaş isteyenlere karşı barışı ve barış değerini yüceltmeye birlikte çalışalım” şeklinde konuştu.

Bütün Türkiye’nin hayatını kaybeden 33 canın acısı ile yandığını belirten Yüksekdağ da şunları söyledi: “Bu geçen günler boyunca bu katliamın yaşanmasının önünü açan, tetiğini çeken, çektiren, yönlendiren, o IŞİD çetelerini el bebek gül bebek besleyip büyüten siyasi iktidar, tek bir hesap vermedi. Bombalamanın ardından sadece o saldırıyı gerçekleştiren IŞİD çetesi dışında ne bir soruşturma layıkıyla açıldı ve işletildi, ne de bu katliamdan dolayı yakalama, tutuklama, hukuki sürecin kararlı bir şekilde işlemesi tedbirleri uygulama konuldu.”

Yaşanan olayın ardından Suruç'u unutturmak için Türkiye’de devasa bir savaş başlatıldığını belirten Yüksekdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

Sözde bundan 40 gün önce Suruç katliamının arkasından IŞİD’e karşı mücadele yürütme kararı vermişti iktidar. Ama bu geçen süre içerisinde IŞİD çetelerine karşı mücadele yürütüldüğünü göreniniz oldu mu. Biz görmedik. Siyasetin merkezindeyiz, bizim gördüğümüz tek şey IŞİD’e karşı mücadele adı altında halkın evlatlarına bütün Türkiye halkına, özelde de Kürt halkına savaş açılmış olduğu gerçeğidir. Ve bugün bölgede sürdürülen savaş hiçbir aklın, hiçbir vicdanın ve kendine insanım diyen hiç kimsenin kabul edemeyeceği bir savaşın ve karanlığın bize dayatılması demektir. İşte tam da bu koşullarda kendi barışımızı artık halklar olarak biz yapacağız. Kendi demokratik yönetimimizi halklar olarak biz kuracağız, biz inşa edeceğiz. Biz gençlerimize ve halkımıza ölümden başka bir yol göstermeyen bir siyasi iktidar ve yapıyı tanımıyoruz, bunu çok iyi bilsinler. Bakın savaş arasında, savaşın tozu dumanı, katliam ve oradaki bombardıman sesleri arasında bölge halklarının kendi kendisini yönetme, idari anlamda öz yönetim hakkını kullanma istediği karartılıyor. Üstü örtülüyor. Oysa biz bu isteğin ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz.