Sağlık emekçilerine 'şoförlük yapacaksın' baskısı

AKP iktidarının sağlık politikası her gün trajik yeni sonuçlar doğurmaya devam ediyor. Öyle ki iş artık sağlık emekçilerine zorla şoförlük yaptırma noktasına kadar vardı.

Onur Çalışkan

112 Hastane Öncesi Acil Yardım Hizmetlerinde son yıllarda çeşitli ihtiyaç ve gerekçeler gösterilerek sağlık personelinin sürücü olarak görevlendirilmesi yoluna gidilmeye başlandı. Gerekçe olaraksa 112 ambulans sistemi içinde görev yapmakta olan sürücülerin sayıca yetersizliği gösteriliyor. Bu açık bir dönem taşeron hizmet alımı çerçevesinde kapatılmaya çalışılmış, taşeron sürücülerin “sürekli işçi” statüsüne geçirilmesi süreci yaşanmıştı. 

112 sisteminde sürekli yeni talepler çerçevesinde istasyon, sağlık personeli ve sürücülere ihtiyaç duyulmakta. Bu ihtiyaç artık tasarruf tedbirleri çerçevesinde, daha önceden öngörülmüş ve ihale süreci tamamlanmış hizmet alımlarının durdurulması nedeniyle, tam bir sürücü yetersizliğine yol açmış durumda.

Sağlık Bakanlığı bu konuda çözüm olarak ATT (Acil Tıp Teknisyeni) ve AABT (Ambulans ve Acil Bakım Teknikeri) kimliği ile 112 de istihdam edilen sağlık personelinin sürücü olarak görevlendirilmesi yoluna gitmeyi seçti. Bunun önündeki bir dizi hukuki, idari ve teknik engel, ASTE (Ambulans Sürüş Teknikleri Eğitimi) adı altında birkaç saat teorik ve birkaç gün pratik uygulama eğitimi ile giderilmeye çalışıldı. Sürücülük yapmak istememesine karşın çok sayıda sağlık personeli bu eğitimlere “zorunlu” olarak gönderildi ve gitmeyenler çeşitli idari tehditlere ve yaptırımlarla karşı karşıya kaldı. ​

BAKANLIK: ENGEL YOK

Sağlık Bakanlığı, bu konuda artan şikayetler sonucunda bir açıklama yaparak ATT’lerin sürücü olarak görevlendirilmeleri konularında hukuki bir engel olmadığını, hatta kadrolu sürücüler tarafından yapılan kazaların daha çok olduğunu iddia etti.

Ancak ambulans sürücülüğü gerçek, işlevsel ve yeterli süreyi kapsayan bir çerçevede yapılmalı. Sürüş riskinin yüksekliğinin yanı sıra, İstanbul gibi metropollerdeki trafik ve yol koşulları düşünüldüğünde bu görevi yerine getirecek kişinin psiko-teknik düzeyde de eğitim alınması gerekiyor. Ambulans sürücüleri hem yaralı ve hastaya bir an önce ulaşmak, onu bir an önce en yakın ve uygun sağlık kurumuna ulaştırmak ve tüm bunları yaparken aynı zamanda ambulansta bulunan sağlık personeli ve hastanın can güvenliğinin sorumluluğunu üstlenmek durumunda. Ek olarak bu işleri yaparken trafikte seyir halinde diğer araç ve yayaların can güvenliğini de gözetmek zorundalar. Bu durum zorlu ve tüzel bir eğitimi zorunlu kılmakta. 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 2016 yılında  gerçekleştirilen bir çalışmada,  en büyük riskin araç sürüşünden kaynaklı riskler olduğu ortaya konulmuştu. Çalışmada sürücü adaylarının sürüş yetkinliklerinin ne kadar önemli olduğu, dikkat ve motivasyon sorunlarından kaynaklanan çok sayıda riski barındırdığı ve bu konudaki kişisel yetkinliklerinin kesinlikle ölçülmesi gerektiği belirtilmişti. 

Ücretlerin yetersizliği nedeniyle ek nöbetler tutarak geçim kaygılarını gidermeye çalışan ve sağlık personelinin bu konuda sistemin açıklarını sürücü açıkları giderilene kadar, aslında istemeyerek de olsa sürücü olarak görev almaları, tam bir dayatma durumu olarak ortaya çıkıyor.  

İstanbul 112 de son günlerde yine bu tür uygulamalar hız kazanmış durumda, belirlenmiş sağlık personellerinin sürekli sürücü olarak görevlendiriliyor. Sağlık personellerine hiçbir itiraz kanalı bırakılmadığı gibi, çeşitli tehditler ve yaptırımlarla karşılaşıyorlar.

Sağlıkta Dönüşüm Programı ve uzantısı tüm uygulamalar hizmetin her alanında sağlık emekçilerine artık süreklileşmiş bir saldırı boyutu kazanmış halde. Kriz koşullarında hayata geçirilmeye çalışılan her uygulama bu doğrultuda sürekli yeni dayatmalara ve emekçilere saldırıya dönüştüğü görülüyor.