Mustafa Karasu: Yaşananlar AKP-Cemaat iktidar savaşı

KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu, son dönemde yaşanan gelişmeleri AKP ile Cemaat’in iktidar kavgası olduğunu belirterek AKP’nin artık cemaati sınırlandırmakla yetinmek istemediğini sonuç alma çabasında olduğunu belirtti.

KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu son dönemde geliştirilen operasyonlarla birkez daha gündeme oturan AKP ve Cemaat kavgasını ANF'ye değerlendirdi.

KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu son süreçte Zaman Gazetesi, Samanyolu Tv gibi Fethullahçı olarak bilinen çevrelere karşı düzenlenen operasyonların  Fethullahçılarla AKP arasındaki ortaklığın bitmesinin sonucu olduğunu dile getirerek AKP ile Fethullahçılar arasındaki bu savaşın geçen yıl başladığını söyledi. Karasu bu konuda şöyle konuştu: "Geçen sene 17 Aralık'ta onlar yolsuzluk operasyonu başlatmışlardı. O zaten Fethullahçılarla AKP arasındaki savaşın şiddetle başlaması anlamına geliyordu. Ondan sonra tabi AKP'de Fethullahçı çevreye yönelik her türlü operasyonları başlattı. Ekonomik ve siyasi olarak onlara yönelik baskılarını artırdı. Onların bütün imkanlarını kısıtlayan ve onları giderek daraltan bir politika izledi. O günden bu güne işte bu Fethullahçıların ve onlarla ilgili bütün kurumların devlet tarafından yani AKP hükümeti tarafından sıkıştırıldığını, birçok olanaklarının ellerinden alındığını biliyoruz. Şimdi anlaşılıyor ki AKP hükümeti bu yapılan sınırlamalar, kısıtlamalar onları daraltma yetmemiş  daha etkili sonuç almak istiyor."

'AKP VE FETHULLAHÇILAR ARASINDA HEGEMONYA MÜCADEDELESİ VAR'
Bugün AKP ve Fethullahçılar arasında bir hegomonya mücadelesi olduğunu  ve her iki güç arasındaki kavganın nedeninin bu olduğunu belirten Mustafa Karasu, "Demokratik bir Türkiye yaratma için olsaydı, bu kavga buraya gelmezdi. Şimdi AKP'liler de, Fethullahçılarda 'ben hegomon olacağım' diyor. Bu bir hegomonya mücadelesidir. Şu anda hegomonya mücadelesi yürüttükleri için birbirlerine karşı mücadele de her türlü insan haklarını çiğniyorlar. Her türlü özgürlükleri ve demokratik hakları çiğniyorlar. Doğrudur şimdi Fethullahçılara dönük operasyonlarda  özgülükleri ; basın özgürlüğü, siyasal özgürlük vb. çiğniyorlar. Bunu bir iktidar mücadelesi temelinde yapıyorlar. İktidar mücadelesi içinde bunlar her şeyi mubah görüyorlar. Bunlara göre amaca ulaşmak için her şey mubahtır. Hem AKP için hem de Fethullah için de aynıdır, her şey mubahtır" dedi.

AKP VE FETHULLAHÇILARIN KİRLİ İŞBİRLİĞİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
Mustafa Karasu fikirlerinden ve iktidara muhalefet etmelerinden dolayı hiç kimseye karşı operasyon ve tutuklamalar düzenlemesini doğru bulmadıklarını, bu nedenle Fethullahçı basına karşı geliştirilen operasyonları da benimsemediklerini ifade etti. Ama bu durumdan dolayı Fethullahçılarla AKP arasında yakın döneme kadar süren kirli ittifakın da gözden kaçırılmasının doğru olmayacağına dikkat çeken Karasu "Çünkü Türkiye'de şu anda demokrasi ve özgürlükler yoksa hep böyle siyasi ahlaksızlıktan ve çifte standarttan, ikiyüzlülükten ileri geliyor.  Dün Fethullahçılar her türlü kirli savaşı savunuyorlardı, bütün Kürtlerin tutuklanmasını istiyorlardı. On binlerce Kürt insanın ve siyasilerinin tutuklanmasının arkasında, faili meçhul cinayetlerin arkasında Fethullahçılar var. Bütün Kürdistan gaz odalarına döndürüldü. Bunu Fethullahçı polisler yapıyordu. Tabi Hükümetle birlikte, hükümetin bilgisi dahilinde yapıyorlardı. İşte şimdi bunu yapanlar bu gün kalkıp biz mağduruz, basın özgürlüğü, bize haksızlık yapılıyor, yargı siyasete alet ediliyor diyorlar. Bunlar doğrudur. Ama sen dün kendin yapıyordun. Kendin basıncıların, avukatların tutuklanmasını istiyordun ve yargıyı bunun için kötü kullanıyordun. Fethullah Gülen Kürtlere dönük fetva çıkarmıştı ve 'yakın, yıkın' diyordu. Şimdi bunun ortadan kalkması lazım. Böyle olduğu için Türkiye'de özgürlükte, demokrasi de gelişmez. Tutarlı olunmalıdır. AKP'nin de, Fethullahçılarında gerçeği gözler önüne serilerek toplum bilinçlendirilmelidir" diye konuştu.

'FETHULLAHÇILAR DARBECİ, KOMİTACI YAPIDADIR'
Gülen Cemaatinin daha çok darbeci, komitacı yapıda olduklarını vurgulayan Mustafa Karasu bu nedenle AKP Hükümeti döneminde birçok işi birlikte yaparken AKP dışında da bazı işler yaptıklarını belirtti. Karasu, Fethullahçıların köşe başlarını tutarak, belirli noktalarını ele geçirerek devleti etkileme, yönlendirme politikaları olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: " Bir zamanlar nasıl ki Kemalist Ergenekoncular böyle yapıyorlardı, bu seferde böyle ordu içinde bilmem işte Eğitim, ekonomi, sanat içinde her yerde böyle adamlarını yerleştirerek devleti yönetmek istiyorlardı. Buna komitacılık diyorlar. Eski İttihat-Terakkici yöntemlerdir bunlar. Böyle darbeci yöntemlerle iktidarı ele geçirmeyi hedeflerler. Buna 'postmedern darbe' diyorlar. Veya derin devlet içindeki kurumlaşmalarla hükümetleri devletleri etkileme işini yapıyorlardı. Bu konuda AKP hükümeti döneminde birçok işi AKP ile birlikte yaparken, AKP dışında da bazı işler yapıyorlardı. Yani kendilerini ayrıca da örgütlüyorlardı. Şimdi bu yönüyle bazı farklılıkları vardı. Fethullahçıların ABD ile daha fazla ilişkisi vardı. Erdoğan ise biraz daha Avrupa'yla ilişkilerini sıkı tutarak işlerini yürütmek istiyordu. Fethullahçılar ayrı bir istihbarat örgütü, yani kendi istihbarat örgütlerini kurmuşlardı. Bu yönüyle bazı konularda bazı işlerini hükümetten devletten ayrı yapıyorlardı. İşte 'paralel yapı' deniliyor ya, evet böyle bir karakterleri de vardı."

'TÜRKİYE'NİN TEMEL SORUNU KÜRT SORUNUDUR'
Fetullahçı çevreye karşı yürütülen operasyonların Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununun demokratik-siyasal yollardan çözülmesi için hazırladığı müzakere taslağının gündeme oturduğu bir süre denk getirilmesinin manidar olduğunu söyleyen Mustafa Karasu sözlerini şöyle sürdürdü:"Ben illa da böyle bir şey olmuştur yada olmamıştır demiyorum. Ama AKP'nin psikolojik savaş yöntemlerini kullanarak algı yaratmak istediğini biliyoruz. Bu aslında Türk devletinin de karakteri Türk devleti geçmişten beri hep böyle önemli bir şey olduğu zaman başka gündemlerle saptırmıştır. Bunu AKP çok daha fazla kullanıyor. Bu bakımdan tabi ki neden bu zamanlamaya geldi kuşkuya kapılmak lazım. Çünkü Türkiye'nin en temel sorunu halen Kürt sorunudur. Yani şu anda bazıları 'AKP bunu yaparak baltayı ayağına vurdu' diyorlar. Bazıları da AKP'nin intihar ettiğini söylüyorlar. Gerçekten de böyle bir dönemde bunu gündeme getirmesinin nedeni nedir? Zaten Fethullahçıların üzerlerine gidiyordu. Yargıda ve birçok alanda onları sınırlandırdı. Önder Apo'nun bu müzakare taslağının gündeme gelmesinden sonra bunu yapması gerçekten manidardır ve akla Önder Apo'nun bu müzakare taslağını gündemden düşürmek ve farklı gündemlerle zaman kazanıp seçim öncesi Önder Apo'nun müzakere taslağına cevap vermemek gibi bir yaklaşımı getiriyor.

Çünkü şunu kabul etmek lazım. AKP'nin de, Türkiye'nin de en temel sorunu Kürt sorunudur. AKP'nin en temel sorunu Fethullahçılar sorunu değildir yani. Hele bu 2015 seçimleri öncesi Kürt Özgürlük Hareketi'ni oyalama, aldatma ve böylelikle seçime ulaşma temel politikasıdır. Bu yönüyle Önderliğin müzakere taslağını gündemden düşürmek, zamanı tüketmek ve böylelikle Önder Apo'nun ve  Özgürlük Hareketinin seçimden önce müzakerenin tamamlanması biçimindeki yaklaşımını boşa çıkarmak hedefi vardır. Yani bakın seçimden önce yapamıyoruz deyip kendi planlamasını hayata geçirmek istiyor."