Kürtaj için eş rızası: İnsan hakkı ihlali

Hukukta Sol Tavır Derneği kurucu üyelerinden avukat Özgü Türk'e göre evli kadınların kürtaj olabilmesi için eşlerinin rızasının aranmasının hukuken bir dayanağı bulunmuyor.

Sevgilisi tarafından kolundan vurulan ve hamile olduğu için hastanenin enfeksiyona karşı ilaç vermekte direndiği Ayşe Kocaoğlu yarın sabah saatlerinde kürtaj olacak. Eğer ilaçlar verilmeseydi Kocaoğlu’nun kolu kesilmek zorunda kalınacaktı. Fakat hastane yönetimi bu kararı 2 hafta sonra ve olayın gündem haline gelmesinin ardından oluşan baskılardan sonra alabildi. Gerekçe ise babanın rızasının olmayışıydı.

Hastanenin Ayşe Kocaoğlunun rızası olduğu halde birde “eş rızası” istenmesinin hukuki boyutu hakkında kadın hakları konusunda çalışma yürüten ve Hukukta Sol Tavır Derneği kurucu üyelerinden Özgü Türk’ten görüş aldık.

Kürtaj için eş rızası istemenin hukuki dayanağının bulunmadığını söyleyen Türk bahsi geçen kanunun Anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirtti.Yürürlükte olmasına rağmen uygulanmayan kanunun son yıllarda tekrar uygulanmaya başladığını belirten Türk “1983te yürürlüğe giren 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanunun(NPHK) kürtaj için eş rızası arayan 6. maddesi Anayasa başta olmak üzere pekçok yasal mevzuata ve uluslararası mevzuata aykırı olması nedeniyle de uygulanmıyordu. Ancak başta AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ın kürtaj karşıtı kampanyaları sonucu son yıllarda söz konusu madde tekrar önem kazandı” dedi. 

Özgü Türk'ün açıklamasının devamı şu şekilde:

Kadını, aileye ve erkeğe bağımlı gören gerici zihniyetin ürünü NPHK, AKP tarafından çıkarılmamış olsa da bu zihniyetin taşıyıcısı AKP tarafından özellikle korunuyor. Kürtaj hakkını yasal olarak kaldıramayan AKP hukuken bir anlamı kalmamış yasa maddelerine tutunuyor. 

İnsan haklarına ilişkin en temel haklar arasında yer alan beden bütünlüğü aynı zamanda bireyin kendi bedeni üzerinde söz ve karar hakkı özerkliği olarak da tanımlanıyor. Evli kadınların kürtaj hakkını kullanabilmeleri için eşlerinin rızasının aranması, kadın ve hasta haklarına aykırı olduğu gibi yaşam hakkı ihlali olması nedeniyle de temel hak ve özgürlüklere aykırı olarak değerlendiriliyor. 

YENİ TCK'DA EŞ RIZASI ARANMIYOR 

NPHK yürürlüğe girdiğinde eski Türk Medeni Kanunu (TMK) ve eski Türk Ceza Kanunu (TCK) yürürlükteydi. O dönem için Türk hukuku açısından yasalar arasında bir “tutarlılık” mevcutken 2002’de TMK’nın ve 2004’te TCK’nın değişmesiyle birlikte bu durum da son buldu. Her iki yasada da kadın hakları hususunda pek çok yeni düzenleme yapıldı. Kadını itibarsızlaştıran maddeler değiştirildi. Büyük ölçüde yasalar nezdinde kadın-erkek eşitliği sağlanmış oldu. Yeni TCK'nın 99.maddesinde de kürtaj konusunda aranan rızanın sadece kadının rızası olduğu açıklanıyor. Ancak NPHK'nın eş rızası arayan 6. maddesi yürürlükte bırakıldığından, söz konusu gerici uygulamaya fiilen devam ediliyor.

HASTA HAKLARI KAPSAMINDA DA EŞ RIZASI ARANMIYOR 

Hasta haklarıyla ilgili düzenlemeler sonucu yapılacak tüm tıbbi müdahalelerde sadece hastanın rızası aranıyor. Bunun tek istisnası hastanın küçük veya kısıtlı olması sonucu velisi ya da vasisinden izin alınması. Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 24. Maddesi’nde bu husus açıkça düzenlenmiştir. Ayrıca Sağlık Bakanlığı’nca yayınlanan hasta haklarına ilişkin bildiride her hastanın, “hizmetten genel olarak faydalanma, eşitlik içinde hizmete ulaşma, mahremiyet, saygınlık görme ve rahatlık, güvenli ortamda sağlık hizmeti alma” gibi pek çok hakkı mevcut. 

Bu durumda kadınların sağlık hizmetlerine erişiminde Sağlık Bakanlığı’nca sıralanan tüm hakları fiili olarak gasp edilmiş oluyor. Anayasa’da kadın, erkekle eşit bir yurttaş olarak tanımlanırken, NPHK’ya göre erkeğe bağımlı, “kısıtlı” yahut “akıl hastası” sayılıyor. Eşlerden rıza alınmasının nedeni herhalde erkeklerin de fiilen kadınların yasal temsilcisi sayılması olmalı. Bundan daha açık bir kadın düşmanlığı olamaz.

KADININ ÖZERKLİĞİ ESAS ALINMALI

Türkiye tarafından kabul edilen ve Türk Tabipleri Birliği’nce de benimsenen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme, Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü Ana Sözleşme gibi pek çok düzenlemeye göre tıbbi müdahalede bulunulacak kişinin rızası ve özerkliği esastır. Bu kanun, Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) ile de düzenlenen “ayrımcılık yasağı” ilkesine de aykırıdır. 

Anayasa’nın 90. maddesi’ne göre de “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” 

İç hukuk açısından da geçerli sayılan temel hak ve özgürlüklere ilişkin sözleşmelerde kadının rızası ve özerkliği esas alınmıştır. Sonuç olarak evli kadınların kürtaj olabilmesi için eşlerinin rızasının aranmasının hukuken bir dayanağı bulunmamaktadır.