Gazi Mahallesi'nde emekçiler seçim sonuçlarını değerlendirdi

Sultangazi Dersimliler Derneği'ndeki 'Seçim sonuçları ve TKP' başlıklı etkinlikte TKP'nin Parti Merkez Konseyi üyesi Aydemir Güler konuşmacı olarak katıldı.

soL - Haber Merkezi

Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) Parti Merkez Konseyi üyesi Aydemir Güler’in katılımıyla Sultangazi Dersimliler Derneği'nde "Seçim sonuçları ve TKP" başlıklı seçim sonrası değerlendirme ve TKP ile tanışma toplantısı düzenledi. 

"Komünistler seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyor" alt başlığı ile düzenlenen etkinliğe Sultangazili emekçiler yoğun ilgi gösterdi.

Aydemir Güler, seçim sonuçlarını değerlendirdiği konuşmasında şunları söyledi: 

  • AKP KRİZ KOŞULLARINI GÖĞÜSLEYECEK GÜCE SAHİP DEĞİL, KIRILMA BUDUR: AKP’liler daha önce kazandığı seçimleri nasıl kazanıyorlardı? Sayım daha bitmeden sonuçları ilan ediyorlar, Anadolu Ajansı, gövde gösterileri, silahlı konvoylarla baskı altına alıyorlar. Böyle bakınca seçimler, kaba kuvvetin ve şiddetin olduğu bir mücadele alanına dönüşüyor ve bu mücadele alanındaki bazı araçlar gayrimeşru, bazıları ise meşru. Ama bu meşruiyet nasıl değerlendirilecek? Seçimlerde düzen partilerinden aday olmak için cebinizde büyük miktarlarda para olması, daha aday olmadan adaylık başvurusu için zengin olmanız lazım. Milyonlarca seçmen, kendilerini hangi zenginin yöneteceğine karar veriyorlar. Kaba kuvvet, şiddet, yalanlar, sahtekarlık bunlar tabi ki gayrimeşru ve sakil ama mekanizmanın kendisi de sakil… Böyle bir seçim dönemi yaşadık ve bu düzende ancak böyle bir seçim yaşanır. Ama seçim sonucu itibariyle Türkiye gittiği yoldan kıvrıldı. AKP tırnaklarını memlekete geçirmiş ve sökülüp atılmamak için direniyor. Bütün yasal ve yasal olmayan yolları deneyerek, kapıları zorlayarak devam ettiler bugüne kadar ama bitti ve bir kırılma yaşandı. Kırılmayı belirleyen sadece oy değil, oyun dışında sınıf meselesi belirliyor. AKP, Türkiye’de yaşanan ekonomik krizi hafife aldı, üstünü örtmeye çalıştı ama çarşının pazarın üzerini lafla örtemezsiniz. AKP bu kriz koşullarını göğüsleyecek, toplumda biriken tepkileri bastıracak bir güce sahip değil, kırılma budur. Ne olacak peki? CHP’li bir yönetici “Bu AKP için fırsattır; başkan bizden, meclis çoğunluğu sizden, beraber demokrasiyi çalıştıralım” diyor. Ötekisi, “Kızgın demiri soğutalım” diyor: Düzenin önündeki bir seçenek bu.
  • TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK PROBLEMİ ÖRGÜTSÜZLÜK VE ONA EŞLİK EDEN YORGUNLUK: Bunca yıllık AKP iktidarı gitsin ve seçim sonuçları itibariyle insanlar buna sevinsin, problem burada değil. Ama buradan sonrası; krize mahkum olan, krizi üreten, krizin faturasını emekçilerin sırtına yükleyen bu sömürü düzeni, bu sefer de başka bir ittifak sistemiyle devam edecek. Diğer seçenek ise bu çözülme ve kırılmadan sonra, Türkiye’de emekçilerin hakkını aramaya başlamasıdır. İnsanca yaşamak, barınmak, çalışmak isteyen her insanın iş bulması ve çalışması, aldığımız ücretin insanca olması bizim hakkımız, kırılma buraya dönüşmelidir. AKP gitsin, tamam ama ortaya çıkan yeni denge yine adaletsizlik üzerine kurulu olmaya devam mı edecek, yoksa daha fazlasını mı isteyeceğiz? Türkiye toplumu yorgun, bu karanlık biraz dağılsın isteyebilir. Ama örgütsüz halk enerjisizdir, örgütsüz halk yorulur. Türkiye toplumunun en büyük problemi, örgütsüzlük ve ona eşlik eden yorgunluk... Halkımızın AKP’li yıllarda uğradığı büyük örgütsüzlük felaketini gidermeye çalışacağız, halkımızı örgütlü hale getirmeye uğraşacağız ve ondan sonra bu yorgunluk hali yerine, hakkını arayan, başını dik tutan örgütlü bir toplum olacak. Ama bu, CHP’nin arkasında fotoğrafa girmeye çalışmakla olmaz. CHP seçim kazandı, kazandığı seçimi hilelerle vermemek için de uğraştı tamam, ama CHP bu düzenin bir partisidir. CHP, “Dört buçuk yıl hükümettesiniz, erken seçim istemiyoruz, birlikte yönetelim” diyor. Şu an Türkiye’de her gün iş cinayetleri, kadın cinayetleri oluyor ve AKP iş cinayetine “fıtrat”, kadın cinayetlerine “orada ne işi varmış, kadın evine kapansın” diyor. Türkiye hâlâ AKP Türkiye’si, dört buçuk yıl güzel güzel, demokratik bir şekilde devam edelim mı edelim hayatımıza? Türkiye solu, düzenin görece en solundaki unsura yapışırsa, kendisini onunla özdeşleştirirse, tarihsel bir fırsat kaçırılır. Türkiye toplumu olarak, “AKP’yi bile geriletmeyi başardık” diyerek, bunun üzerine hakkımızı arayan örgütlenmeye yönelmeliyiz. AKP’nin kurduğu düzen çözülmeye başladı, ortaya çıkan boşluğu başka bir düzen partisi değil, Türkiye halkı doldurmalıdır.
  • KOMÜNİSTLERİN YAPTIKLARI İŞLER DÜZEN PARTİLERİNE BENZEMEZ: Türkiye eşitlikçi, adaletli bir yeni düzen için büyük bir hamle yapabilir, güç biriktirebilir. Ovacık’ta başlayan örnek Dersim’le büyümüştür. Belediye binasına asılan gelir-gider tablosu, Dersim Belediyesi’nin kaldırılan duvarları, belediyenin açılan kapıları… Başka belediyelerde de aynısını yapmak zorunda kaldılar. Devrimci güçlerin, komünistlerin yaptıkları işler düzen partilerininkine benzemez; bizim yaptığımız, o kadar lekesiz, o kadar temiz, o kadar örnek bir iş ki, kimsenin karşısında duramayacağı bir iş. Bunun büyümesi, yankılanması, başkalarınkine benzemez. Biz küçücük bir örneği, bütün bir ülkenin umudu haline getirebiliriz. Sadece halkın çıkarını düşünerek yapılan işler o kadar görünür ki, bizim başarımız ne kadar küçük bir yer olursa olsun, orada kapalı kalmaz, bütün ülkeye yansır.

TKP'YE ÜYE OLDULAR

Güler'in konuşmasının ardından, soru-cevaplarla ve katkılarla devam eden sohbette TKP'ye yeni katılan bir emekçi şunları söyledi: "Gazi Kent Orman’ında yapılan seçim çalışması sırasında, TKP ile tanıştım ve kısa bir süre önce ben de TKP üyesi oldum. Bütün arkadaşlarımı ve çevresindeki herkesi TKP çatısı altında örgütlenmeye davet ediyorum."

Toplantı sonunda TKP'ye üye olma çağrısı yapıldı ve partiye üyelik başvuru formları dolduruldu. Katılımcılar Gazi Mahallesi’nde 1 Mayıs’a katılımı örgütleme ve Semt Evi açmak için çalışmalara başladıklarını ifade ettiler.