Diyanet İşleri Başkanlığı ne işe yarar?

Geçtiğimiz hafta skandal fetvalarla ülke gündemini işgal eden Diyanet İşleri Başkanlığı, yıllardır birçok skandalla birlikte anıldı. AKP iktidarıyla birlikte rolü ve etkisi artan Diyanet, bir yandan ülke bütçesinin çok önemli bir bölümünü kontrolsüzce kullanırken, bir yandan da gericileştirme faaliyetlerinde önemli bir rol üstleniyor.

Ali Ufuk Arikan

Diyanet İşleri Başkanlığı ve icraatları son dönemde ülke gündeminin en çok konuşulan başlıklarından biri haline geldi. 2002'den itibaren adeta ihya edilen Diyanet, bunun karşılığını skandal fetvalar ve gericileştirme hamleleriyle vermeye çalışıyor. Diyanet'in tarihsel gelişim süreci, AKP iktidarındaki dönüşümü, sahip olduğu dev kadro ve bütçeyle işte AKP'nin Diyanet'i...

DİYANET KENDİNİ NASIL TANIMLIYOR?

3 Mart 1924 yılında Halifeliğin kaldırıldığı gün Şer’iye ve Evkaf Vekaleti de kaldırılmış ve devlet işlerini din işlerinin dışına çıkarmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştu. 429 sayılı Kanunla kurulan Diyanet'e ilişkin maddede şu ifadeler yer alıyordu:

Madde 1. Türkiye Cumhuriyeti’nde, kişisel ilişkilere ilişkin düzenlemelerin yasama ve yürütmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi ile onun oluşturduğu hükümete ait olup, islam dininin bunun dışında kalan inanç ve ibadetlere dair hüküm ve sorunlarının yürütülmesi ve yönlendirilmesi din kurumlarının yönetimi için Cumhuriyetin başkentinde bir Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur. 

Madde 2. Şer’iye ve Evkaf Bakanlığı kaldırılmıştır.

Buna karşın Diyanet kendi kuruluşunu, lağvedilen Osmanlı "dini hukukuna" dayandırarak sitesinde şu şekilde tanımlıyor:

Cumhuriyetin bir kurumu olmakla birlikte tarihsel kökeni itibarıyla Şeyhülislâmlığa dayanan ve onun geleneksel misyonunu sürdürmek üzere kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevi, kuruluş kanunu olan 3 Mart 1924 tarihli ve 429 sayılı Kanun’da ‘İslam dininin itikat ve ibadet alanıyla ilgili işleri yürütmek ve dini kurumları idare etmek’ şeklinde ifade edilmiştir. Ülkedeki tüm cami ve mescitlerle bunların görevlilerinin idaresi Başkanlığa verildiği gibi tekke ve zaviyelerle bunların görevlisi olan şeyhlerin idaresi de Başkanlığa verilmiştir. 1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılması ile birlikte bunlara dair hususlar Başkanlığın görev alanından çıkarılmıştır.

AKP İLE GELEN DEĞİŞİM

Diyanet kurulduğu dönemde sadece din işleriyle görevlendirilirken zaman içinde toplumsal ilişkilere daha çok müdahil olarak birçok "kazanım" elde etti. 12 Eylül sonrası yasal anlamda elini güçlendiren Diyanet, en büyük dönüşümü ise AKP'li yıllarda yaşadı. Diyanet İşleri Başkanlığı AKP'ye borçlu olduğunu sitesinden açıkça ilan ediyor. Diyanet, "Kuruluş ve Tarihi Gelişim" başlıklı yazıda yıllar içinde yaşanan kanun değişikliklerine yer verirken, AKP iktidarında nasıl geniş haklar edindiklerini ise açık bir biçimde şöyle ifade ediyor:

Başkanlığın mevcut teşkilat yapısı, 633 sayılı Kanun’da çok kapsamlı değişiklikler yapan 01.07.2010 tarihli ve 6002 sayılı Kanun ile belirlenmiştir. Söz konusu Kanun Başkanlığa çok önemli kazanımlar sağlamıştır. Başkanlık, hiyerarşik olarak genel müdürlük seviyesinden müsteşarlık seviyesine yükseltilmiş, iki sürekli kurula ilaveten dokuz adedi genel müdürlük seviyesinde olmak üzere on dört hizmet birimi oluşturulmuştur... Bu bağlamda, çağımızda din hizmeti sunmanın bir gereği olarak cami dışı din hizmetlerinin önü açılmış, Başkanlık personelinin hizmet içi eğitimleri için gerekli alt yapı hazırlanmış, radyo ve televizyon kurulması Başkanlığa bir görev olarak verilmiştir. Başkanlık, toplumu din konusunda aydınlatma noktasında her türlü imkândan yararlanmaya memur edilmiştir.

DİYANET'İN DEV KADROSU

1924 yılında kurulan Diyanet'in o dönemki kadrosu 71’i merkezde olmak üzere toplam 7 bin 712 kişiden oluşuyordu. Yıllar içinde ülkenin her yeri camilerle doldurulurken Diyanet'in kadrosu da genişledikçe genişledi. Devletin tüm kurumlarında olduğu gibi Diyanet'in kadrosunda da AKP iktidarıyla yandaş kadro patlaması yaşandı. 

İşte 7 bin 172 kişililk kadro ile göreve başlayan Diyanet'in AKP iktidarındaki kadro sayıları:

2004 yılı: 71.693
2005 yılı: 80.299
2006 yılı: 79.810
2007 yılı: 84.195
2008 yılı: 83.033
2009 yılı: 81.851
2010 yılı: 84.157
2011 yılı: 98.555
2012 yılı: 105.472
2013 yılı: 121.845
2014 yılı: 119.743

2015 yılında basına yansıyan haberlere göre Diyanet'e 5 bin yeni kadro daha açıldı. Buna karşın Diyanet'in sitesinde kurumun 2015 yılı personel sayısına ilişkin bir bilgi bulunmuyor. 2014 yılı verilerine göre ise Diyanet'in İstanbul'da 7 bin 654, Ankara'da 5 bin 492, Konya'da 4 bin 473, Samsun'da 3 bin 612, İzmir'de 2 bin 920, Diyarbakır'da ise 2 bin 290 kadrosu bulunuyor.

CAMİ VE KURAN KURSLARINDA ARTIŞ

AKP iktidarında camiler ve kuran kursları sayısında da büyük bir artış meydana geldi. Diyanet'in kontrolündeki cami sayısı 2004 yılında 77 binken 2014 yılında ise bu sayı tam 86 bine ulaştı. 

Benzer şekilde kuran kursları sayısında da büyük artış görülürken AKP iktidarında kuran kursu sayısı 3 binlerden 17 bine yükseldi. Bu sayının dışında tarikatlere bağlı binlerce kuran kursu olduğu da hesaba katıldığında kuran kursu sayısının 17 binin çok üzerinde olduğunu tahmin etmek zor değil.

DİYANET'İN DEV EKONOMİSİ: 302 MİLYONDAN 6,4 MİLYAR TL'YE!

AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılından hemen önce Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütçesi 302 milyon TL'ydi. Biraz daha geriden örnek vermek gerekirse Başkanlığın 1997 yılındaki bütçesi 66 milyon TL'ydi. Diyanet'in AKP iktidarında nasıl bir parayı kontrolü altına aldığını görmek için oldukça çarpıcı olan bu sayılar zaman içinde inanılmaz bir artış gösterdi. Şimdi dikkat, 2001'de 302 milyon TL bütçesi olan Diyanet'in AKP ile birlikte 2015 yılındaki bütçesi tam 5.7 milyar TL'ye yükseldi. Üstelik aynı yıl Diyanet bu miktarın kendisine yetmediğini belirterek ek bütçe talep etti ve 2015 yılını tahmini 6.4 milyar TL harcayarak kapattı. Diyanet bu bütçesiyle Hazine'den en çok payı alan kurumlardan biri olurken birçok bakanlığı da geride bıraktı.

Bütçenin büyüklüğünü en iyi anlatan haberlerden biri ise Ocak-Kasım dönemine ait bütçede 5,4 milyar lira açık çıkması oldu.

YOLSUZLUK İDDİALARI

Bu dev bütçe doğal olarak birçok yolsuzluk iddiasını da gündeme getirirken 2014 yılında yayınlanan Sayıştay raporunda, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın döner sermaye kaynaklarından kullandığı 23 milyon liranın akıbetinin belli olmadığı belirtildi. Konu CHP'li Sezgin Tanrıkulu tarafından gündeme getirilirken tatmin edici bir yanıt ise alınamadı. Aynı raporda Diyanet'in kendi bütçesini bir kez daha aşarak 98 milyon lira ek harcama yaptığı ifade edildi.

Bir diğer yolsuzluk iddiasını bir dönem hükümete muhalefet eden eski CHP'li İhsan Özkes gündeme getirmiş, geçtiğimiz yıl yaptığı açıklamada, 2011 yılında hac hesaplarında 14 milyon 500 bin suudi riyali değerindeki yolsuzlukla ilgili verdiği soru önergesinin 33 aydır beklediğini ve cevaplanmadığını söylemişti.

Diyanet'e ayrılan dev bütçenin nereye harcandığına ilişkin de şeffaf bir açıklama ve rapor bulunmuyor. Yolsuzlukla ilgili fetva ve hutbesini 17 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrası rafa kaldıran Diyanet, 20 Aralık 2013'te okunacak hutbedeki "Rüşvet alan da veren de melundur" hadisinin söylenmesi de engellemişti.

AKP'nin en önemli kurumlarından biri olan Diyanet İşleri Başkanlığı, aldığı 6 milyar TL'lik bütçenin hakkını veriyor. Diyanet verdiği fetvalar ve yaptığı uygulamalarla AKP'nin gerici saldırılarında kritik bir rol üstleniyor.

BİR DE DİYANET VAKFI VAR...

Diyanet'e ilişkin yolsuzluk iddialarına konu olan bir diğer kurum ise Başkanlığın kurucuları arasında yer aldığı Türkiye Diyanet Vakfı. Vakfın vatandaşlardan para toplayarak "hayır" için kestiğini belirttiği kurban etlerinin sadece yüzde 2'sini dağıttığı iddiaları geçtiğimiz aylarda gündeme geldi. CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, bu iddialara ilişkin Meclis'te yaptığı açıklamada yolsuzluklara ilişkin bilgileri olduğu sinyalini vermiş ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın genel bütçeye tabi bir devlet kuruluşu, Türkiye Diyanet Vakfı'nın ise özel hukuk kişisi olduğuna dikkat çekmişti. Kuşoğlu, "Diyanet yetkilileri bu çok önemli ayrımı görmeden burayı çiftlik gibi kullanıyorlar. Bunların Diyanette yapılıyor olması bizi daha da üzüyor" demiş ve şu soruları gündeme getirmişti: "Vekalet yoluyla kesilen kurban paralarından ne kadar gelir elde edilmektedir? Elde edilen gelirin akıbeti ne olmuştur? Hac ve Umre işlemleri ile ilgili Türkiye Diyanet Vakfına aktarılan meblağlar ne kadardır? Yurt dışındaki vatandaşlarımızın Hac ve Umre ziyaretlerinden elde edilen gelirlerin akıbeti nedir? Diyanet Radyo ve Televizyonu'nun gelir ve giderleri ne kadardır? Kaynakları nedir? Diyanet İşleri Başkanlık makamının temsili ödenekleri ne kadardır, nereden karşılanmıştır? 2010 yılında meydana gelen depremde Haiti'ye yardım için toplanan meblağlar neden gönderilmemiş ve vakfa aktarılmıştır?"

DİYANET'İN FETVALARI

"Babanın öz kızına şehvet duyması haram değil" fetvasıyla büyük tepki çeken Diyanet'in skandal fetva ve uygulamaları ise saymakla bitmiyor.

Yolsuzluk fetvasını 17 Aralık operasyonu sonrası geri çeken Diyanet'in kısa süre içinde verdiği fetvalardan bazıları şöyle:

-Nişanlıların flört etmeleri, dost hayatı yaşamaları, dedikoduya mahal verecek şekilde baş başa kalmaları, el ele tutuşmaları ve benzeri İslam’ın onaylamadığı davranışlardan uzak durmaları gerekir. 

-“Alevi olan kişi ile evlilik caiz midir?” sorusuna, “Müslüman olanla evlenilir, olmayanla evlenilmez” yanıtı.

-Kürtaj yaptıran 5 deve ceza tazminatı öder: İslam annenin hayatını doğrudan etkileyecek bir zaruret bulunmadıkça anne karındaki çocuğun düşürülmesini ve aldırılmasını kabul etmemektedir. Cenine karşı bir cinayet işlenmesi halinde gurre denilen bir ceza tazminat ödenir. Gurre miktarının sünnetteki tatbikat örneğinden yola çıkarak 5 deve, altın ve gümüş (212 gram altın) olduğu görülmektedir.

ONUN ARABASI VAR... 

Diyanet sadece bu fetvalarıyla değil okullarda yaptığı uygulamalar, çocukları AKP'nin 4+4+4 modeline uygun hale getirmek için düzenlediği promosyonlu "haydi camiye" kampanyaları ve gerici yayınlarıyla da AKP'nin gericileştirme hamlelerine büyük bir destek sunuyor. AKP'nin 14 yıla yaklaşan iktidarında en büyük hamle güçlerinden biri haline gelen Diyanet, özellikle Mehmet Görmez'in göreve geldiği 2010'dan itibaren çok daha aktif bir rol üstlenmiş durumda. Görmez'in bu çabaları Erdoğan'ın takdirini kazanırken bu nedenle Görmez'in görev süresi Cumhurbaşkanı tarafından geçtiğimiz Kasım ayında 5 yıl daha uzatıldı. 2020 yılına kadar bu görevde kalacak olan Görmez, makam aracının fiyatıyla da gündeme gelmişti. Diyanet Vakfı’nın bütçesinden 1 milyon TL’ye Mercedes S500 model makam aracı alınan Görmez, gelen büyük tepki ve eleştirilerin ardından arabayı iade etmişti. Görmez'in bu hamlesi Erdoğan'ın görev süresi boyunca kızdığı tek hamlesi olurken konuya ilişkin "Kusura bakmasın Diyanet İşleri Başkanım, eğer benim haberim olsa ben derdim ki, 'Sakın bu arabayı verme.' O makam, bu tür bir arabaya fazlasıyla layık" demişti. Erdoğan daha sonra ise Diyanet'e verdiği kıymeti şöyle dile getirdi; "Diyanet İşleri Başkanımız’a yapılan nezaketsizliğe bizler bir jest yapalım dedik. Bu sabah Sayın Diyanet İşleri Başkanım ile görüştüm ve mutabık kaldık. Diyanet İşleri Başkanı'na köşk envanterinden zırhlı bir Mercedes vereceğiz."

Kuruluş amaçları ve gelinen nokta düşünüldüğünde akıllara gelen soru "Diyanet İşleri Başkanlığı ne işe yarar?" oluyor.