Direniş 25. gününde: Ünye-Fatsa siyanüre direniyor

Altıntepe Madencilik’in siyanür kullanarak yapacağı altın madenciliği faaliyetlerine karşı direnen ve çadır kuran Fatsa ve Ünye halkının mücadelesi büyüyor.

Serdar Nazım Yüce

Ordu’nun Ünye ve Fatsa ilçelerine sınır olan Yukarı Bahçeler Mahallesi Engiz Mevkii’nde, İngiliz Stratex International Plc ile Bahar Madencilik ortaklığında yürütülen siyanürlü altın arama çalışmalarına bölge halkının tepkisi her geçen gün artıyor.

Madenci şirket tarafından kandırıldıklarını, arama işleminin siyanürle yapılacağını ve siyanürün zararlarını yeni öğrendiklerini söyleyen köylüler örgütlenmeyi tüm hızıyla sürdürüyor. Madenin yakınında direniş çadırı açan köylüler, bir yandan da mahallelerde ev ve kahve toplantıları yapıyor. Direnişe katılan, destek veren köylüler “Ölene kadar direneceğiz. Toprağımızı, fındığımızı talan ettirmeyeceğiz. Bunlar buradan gidene kadar bize huzur yok” diyor.

Yaklaşık 4 ay önce, altın arama faaliyetinin siyanür kullanılarak yapılacağını öğrenen ve 25 gündür aktif direnişe geçen köylüler bunun gibi birçok hukuksuzlukla karşı karşıya kaldıklarını belirtiyor. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunda madenin kurulacağı alanda 3200 adet ağaç kesileceği belirtiliyor ancak, metrekareye neredeyse 1 ağaç düşen 100 dönümlük arazide kesilen ağaç sayısı on binlerle tarif ediliyor.

Altıncı şirketin bu gerçeği gizlemek için, aralarında fındık ve çam ağaçlarının bulunduğu binlerce ağacı kamyonlara yükleyip atmaya götürdüğü, götüremedikleriniyse toprağın altına gömdüğü de gelen bilgiler arasında. Ayrıca şirket şimdiden yok ettiği ormanlık alanın çevresinde de “maden araması” yapma hakkını elinde bulunduruyor. Bu da daha binlerce ağacın yok olması anlamına geliyor.

Köylünün çeşmelerinde kullandığı suların yolu maden arazisinden geçiyor. Şirketin suları kesmesi ve gasp etmesi köylüyü yaşayamaz hale getiriyor. soL’a bilgi veren bir köylü, “Daha önce sularda hiçbir bozulma olmazdı. Şimdi içilmez oldu. Şirket o araziden çıkan kaynak suyunu kesti. AKP’li belediye şebeke suyu bağladı, bir de utanmadan sayaç taktı. Şimdi musluktan akan suyun ‘içilmez’ raporu var” dedi.

ÇED RAPORU YALANLA DOLU!

ÇED raporunda maden arazisinin 20 kilometre çevresinde yerleşim yerinin olmadığı belirtiliyor. Oysa bizim de tanık olduğumuz üzere, arazinin altında bulunan Yukarı Bahçeler köyünün evleri maden arazisinin 50 metre yakınından başlıyor. Kaldı ki Fatsa ilçe sınırları içerisinde kalan arazinin 20 kilometre çapı Ünye ilçesini de içine alıyor. Yalan raporla şirket, doğal yaşamın yanısıra binlerce insanın da hayatıyla oynuyor. Saha da siyanür kuyuları ve ayrıştırma havuzları kurulmaya başlandı.

ŞİRKET EŞKIYALIK YAPIYOR

Köylülerin kendi imkanlarıyla açtığı dar toprak yollardan geçen iş makineleri ve tırlar yol üzerindeki evlerde büyük tahribatlara neden oluyor. Birçok evde derin çatlaklar oluşurken kimi evlerdeyse kaymalar ve eğilmeler yaşandı. Öte yandan büyük araçların geçmesi için “gece operasyonları” yapan şirket görevlileri, köylülere sormadan, tapulu arazileri talan edip yolu genişletiyor.

Konuyla ilgili görüşlerini bildiren uzmanlar, bölge halkının tek geçim kaynağı olan fındık tarımının yok olacağı konusunda hemfikir. Öte yandan maden üretiminin başlamasıyla havaya salınacak siyanür yağmurla birlikte çok geniş bir alana yayılacak; Karadenizlilerin yıllardır boğuştuğu kanser daha çok can alacak.

YAŞAMI SAVUNMAYA DEVAM

Geçen cumartesi günü Fatsa-Ünye Doğa Koruma Platformu’nun davetiyle Fatsa’ya gelen ekoloji muhabirleri, köylülerin açtığı direniş çadırını ziyaret etti. Aynı gün maden sahasına yürüyüşe geçen halk taleplerini bir kez daha dile getirdi.

Burada muhabirlere bilgi veren, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Cemalettin Küçük, siyanürün çevreye, canlılara olası etkilerini anlattı, değerlendirmelerde bulundu. Saha girişinde Fatsa-Ünye Doğa Koruma Platformu adına basın açıklamasını okuyan Gülizar Şengül, “İngiliz ortaklı Altıntepe şirketinin talanına dikkat çekmek, direnişi büyütmek ve bu doğa katliamını durdurmak için başlattığımız çadır direnişinin 25.günündeyiz. Bizler  25 gündür baskıya ve her türlü tehdide karşı doğayı ve yaşam alanlarımızı korumaya çalışıyoruz” dedi.

“Bu soğukta bizleri burada tutan şey köyümüze ve doğamıza olan sevginin sıcaklığıdır” diyen Şengül şöyle devam etti:

Direnişimiz büyüyerek sürerken bir yandan da madenci şirketin ve destekçilerinin baskı politikaları artarak devam etmektedir. Meşru olarak yaptığımız her eylem ve etkinliğe kolluk kuvvetleri yığılmakta, direniş çadırına gelen insanlar tehdit edilerek sindirilmek istenmektedir.

Son olarak Ordu Valiliği siyanür ve maden yanlısı bir takım akademisyenleri köyümüze getirmek istemiş bu da yetmiyormuş gibi madenci şirketin reklamcılığına el atıp siyanürün ‘zararsız’ olduğunu anlatmak için köylüleri ve ilçedeki sivil toplum kuruluşlarını Uşak Eşme’deki madene götürmek istemiştir.

Bizler siyanürü madenci şirketten ve destekçilerinden öğrenecek değiliz. Siyanür herhangi bir madde değildir. Siyanür etkileri yok olmayan bir zehirdir.

Bizler daha önce siyanürle yapılan maden çıkarma işleminin nelere mal olduğunu biliyoruz. Kütahya Gümüşköy’de gümüş madeninde siyanür havuzunda yaşanan çökme çevre felaketine yol açmış, bölgedeki köylü ayaklanmıştı. Valiliğin siyanürün baraj suyuna karışmadığını söylemesine rağmen, Çevre Mühendisleri Odası’nın yaptığı araştırma sonucu insan sağlığını tehdit eden sınırların üzerinde siyanürün içme suyuna karıştı tespit edilmişti. Bu ve buna benzer olayları unuttuğumuzu ya da bilmediğimizi sanmayın. Her türlü baskı ve tehdide karşı bizler doğamızı ve yaşam alanlarımızı savunmaya devam edeceğiz.”

DAVA DEVAM EDİYOR

Madenin “Altın Madeni Projesi”ne Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ÇED olumlu kararına ilişkin TMMOB “iptal” davası açmıştı. Söz konusu dava sürüyor. Öte yandan arama yapılması öngörülen alanın dışında kalan bölgelerde de arama yapılabilmesine olanak sağlayan “ÇED raporu gerekli değildir” diyen kararın iptal edilmesi için de Ordu Valiliği hakkında dava açıldı.