Viaport Marina’da yeni skandal: Aslan Park

İstanbul Tuzla’da devam eden inşaat yatırımları kent dokusuna zarar veren projelerle sürerken, bu projelerden ViaSea Temapark’ta 'yaban hayatı eğlence parkı' temasıyla 'Aslan Park' açılmaya hazırlanıyor. Bu proje sadece kente değil, burada teşhir edilecek yabani tür hayvanlara da zarar verecek. soL Haber, yeni proje 'Aslan Park' üzerinden Tuzla’daki kent suçları…

Mine Yıldırım

Tuzla sahilini 2012’den bu yana fiilen kapatmakta olan Viaport Marina’da son altı yıldır devam eden denizi doldurma, beton dökme ve inşaat çalışmaları, son günlerde yeniden hız kazandı. Sahil yolunu işgal eden hafriyat kamyonları Tuzla’da bir başka skandala kum, çimento, malzemenin yanında bu kez hayvan da taşıyor. 

Viaport Marina, faaliyete geçtiği 2015 yılından bu yana hayvan hakları ve kent savunucuları tarafından protesto edilen ViaSea Temapark, Akvaryum’un ardından, şimdi de Aslan Park adı verilen egzotik ve yaban hayvanı tecrit mekânı inşa ediyor.  

Önümüzdeki günlerde faaliyete geçeceği duyurulan Aslan Park, “yaban hayatı eğlence parkı” adıyla inşa ediliyor. Marina’da yer alan diğer eğlence komplekslerinin bir uzantısı olarak tasarlanan Aslan Park’ta “sergilenmek” üzere 38 hayvanın getirildiği konuşuluyor. 

RANT İÇİN KENTE VE HAYVANA İŞKENCE
Viaport Marina’da çalışan inşaat işçileriyle yaptığımız bire bir görüşmelerden edindiğimiz bilgilere göre, alanda tutulacak hayvanlar arasında beyaz kaplan, aslan ve panter gibi türler yer alıyor. Söz konusu hayvanlar, koruma altında olan, bakımı uzman bilgisi ve emeği gerektiren, doğal ortamından koparılarak tecrit halinde sergilendiğinde yaşamları tehlikeye giren yaban türler arasında.  

Aslan Park’ın inşaat sahasından çekilen fotoğraflar da, alanın mekânsal tasarımının hayvanları yaşatmaya yönelik değil, eğlence sektörü için ve ticari amaçlarla izole etmeye yönelik olduğunu kanıtlar nitelikte: İçinde yeşil alan ve su kaynağı bulunmayan, dökme beton üzerine inşa edilmiş, yalnızca birkaç yüksekliğindeki, güçlendirilmiş cam panellerle dış çevreden izole edilmiş bir yarı-kapalı, büyük yırtıcı hayvanlardan olan kaplan, aslan ve panter gibi türlerin kısa süre içinde alan çatışmasına girmesine neden olacak, daha doğrusu bu çatışmanın gerçekleşmesine dair fırsat sunmayacak dolayısıyla saldırganlık, bu hayvanların sürü oluşturma, türdeşleriyle sosyalleşme, geniş alanları kat ederek enerji üretme, avlanma ve gelişme kapasitelerinde ciddi bir gerilemeye neden olacak, sonuç olarak yaşamlarını tehdit edecek kadar dar bir tecrit alanı...

Üstelik bu hayvanların nereden, hangi koşullar altında getirildiğine dair ciddi bir belirsizlik söz konusu. Viaport yönetimi, AslanPark’ın inşaatına, alana kapatılacak hayvanların cinsine, sayısına, nereden ve hangi yasal mevzuatlar takip edilerek getirildiğine, nasıl ve hangi koşullarda tutulduğuna dair ısrarlı taleplerimize rağmen hiçbir açıklamada bulunmadı. Aslan Park için hazırlanan internet sayfası da henüz aktif değil. ViaPort, mevcut uluslararası mevzuata aykırı olarak ithal edilen 12 binden fazla deniz canlısının sergilendiği ViaSea Akvaryum’a karşı protestoların Aslan Park projesinin iptali için daha da kuvvetlenerek tekrar edeceğinden çekiniyor olmalı ki, Marina yetkilileriyle yaptığımız telefon görüşmelerinde de bu sorularımıza yanıt veya inkarın ötesinde tatmin edici bir açıklama bulamadık.

MEVZUAT NE DİYOR?
İnşaat sermayesinin giderek yoğunlaştığı geniş metropol alanının güneydoğu çeperleri boyunca uzanan Tuzla-Pendik bölgesinde faaliyet gösteren hayvan hakları grupları, Tuzla-Pendik bölgesi pek çok hayvan hakları savunucusu, Aslan Park inşaat sahası dışına “Geliyoruz, çok yakında!” tabelasının yerleştirilmesinin ardından alanı yakından gözlemlemeye başladı. İstanbul’daki hayvan tecriti, kentsel dönüşüm ve sermaye hareketlerini takip eden hayvan hakları topluluğu Dört Ayaklı Şehir topluluğu, İstanbul Kent Savunması ve Kuzey Ormanları Savunmasına mensup pek çok kent mücadelesi aktivisti de, eş zamanlı olarak BİMER ve CİMER (Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezleri) üzerinden Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, Aslan Park projesinin gerçekleştiği arazinin tahsis süreci, tecrit edilecek hayvanların ithal edilmesinin yasal dayanakları, bu hayvanların yaşam koşullarıyla ilgili soruşturma başlatmış durumda. 

Egzotik ve yabani hayvanların uluslararası ticaretini belirli esaslara bağlayan Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES) 1996’da Türkiye’de yürürlüğe girdi. Uygulama yönetmeliği ise, 27 Aralık 2001’de 24623 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı. Sözleşmenin ilgili maddeleri, ne yazık ki hayvanat bahçeleri ve sirkler gibi ticari amaçlarla hayvan tecriti, çalıştırılması ve sergilenmesine yönelik kurumların varlığını verili olarak kabul ediyor, nesli tehlike altında olan hayvan türlerinin ithalat ve ihracatını düzenlemeyi, hayvan kaçakçılığını devlet kurumlarının yetki genişlemesi ve işbirliği yoluyla önlenmesini amaçlıyor. 

Bu haliyle yönetmelik, Hayvanlara Adalet Derneği Başkanı Hülya Yalçın’ın sık sık tekrar ettiği ifadeyle “elimizdeki kör bir tüfek”. Ateş edemiyoruz ama kabzasıyla savaşmaya devam ediyoruz: Çevre ve Şehircilik Bakanlığına Aslan Park projesinin devam ettiği alanın tahsisine ilişkin sürecin, dolgu alanda hayvanat bahçesi kategorisinde olabilecek böylesi bir kurulu çevrenin kurulmasının varsa yasal dayanaklarının soruşturulmasını ve kamuoyuyla paylaşılmasını talep ettik. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından da Aslan Park için gerçekleşen ve gerçekleşecek hayvan ithalatı için yönetmelikte tanımlanan CITES İzin Belgesinin alınıp alınmadığına, hayvanların yaşam haklarının ne ölçüde korunduğuna, hangi fiziksel koşullarda tutulduklarına, sürecin 5199 sayılı Hayvan Hakları Yasası Uygulama Yönetmeliğine göre ilerleyip ilerlemediğine dair kapsamlı soruşturma talep ettik.

Hayvan hakları ve kent savunucuları olarak taleplerimiz net: Acil ve öncelikli olarak, ithal edilen hayvanların bakım ve sağlıklarının ilgili Bakanlık tarafından denetlenmesi, yaşamlarının korunacağı doğal habitatlarına geri iadelerinin sağlanması. Tuzla Sahilini doldurarak kamusal alan niteliğini yok eden, sahil şeridi boyunca ekolojik dengeyi kalıcı olarak tahrip etme pahasına inşaat projelerine devam eden, hayvan tecritini üzerinden yeni bir rant ve sermaye birikimi ağı oluşturan ViaPort Marina’nın Aslan Park projesini durdurması.  

HAYVANLARA EZİYET EDİLEN MEKANLARIN SAYISI NEDEN SÜREKLİ ARTIYOR?
Dünyanın pek çok ülkesinde yaban hayvanlarının esaret altında, tecrit edilerek sergilendiği mekânlar, genellikle beton zemin üzerine inşa edilen “doğal yaşam alanları”, hayvanat bahçeleri, safari parklar, tema parklarına karşı mücadeleler kazanımlarla devam ediyor. Blood Lions, IFAW, Born Free USA, Zoocheck gibi hayvan özgürlüğü oluşumlarının mücadelesiylehayvanların doğal yaşam alanlarından koparılarak işkence, kötüye kullanma, sonu ölümle biten ihlallerle esaret altında zorla çalıştırıldığı bu tecrit mekanlarında ifadesini bulan, hukuksuzluk, sömürü ve işkenceler, muhalif kamuoyunun gündeminde yerini bulmuş ve daha görünür hale gelmiş durumda. 

Pek çok hayvanlı sirk kapatılırken, hayvanat bahçeleri kolonyalizm ve sömürgeciliğin, başkasının yaşamına topyekûn el koyma, şiddet ve zulüm tarihinin utanç mekânları olarak anılırken, neden Türkiye’de bu tür tecrit merkezlerine her yıl bir yenisi ekleniyor? Hayvan tecritinin ardında, hayvanları doğrudan sömürü ve kullanmanın ötesinde, nasıl bir iktisadi, mekânsal ve siyasi mantık ve dinamikler yatıyor?    

Bu sorulara yanıt bulabilmek için Aslan Park’ın içinde yer aldığı Tuzla Marina projesini ve içinde yer aldığı kent çeperlerindeki sermaye birikim sürecini, yatırımcısı olan sermaye grubu ViaPort’un son yıllarda krizi giderek derinleşen devlet ve sermaye ilişkileri içindeki ayrıcalıklı konumunu, hayvan sömürüsünün en korkunç ve ölümcül biçimlerinden biri olan yaban hayvanı parklarını mümkün kılan yasal boşlukları, yasadışılığın ve hayvan tecritinin rant amacıyla nasıl etkin olarak kullanıldığını düşünmemiz gerekiyor.