Sülün Osman'dan Jet Fadıl'a... Türkiye'de dolandırıcılık hikayesi

Sülün Osman’dan Jet Fadıl’a, Titan Kenan’dan Raki’ye onlarca dolandırıcılığa tanıklık eden Türkiye'de, AKP iktidarında da yüz binlerce kişi dolandırıldı. Akla ilk gelenler Yimpaş mağdurları, Deniz Feneri ve son olarak Çiftlikbank oldu...

CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl, Çiftlik Bank dolayısıyla mağdur olan binlerce kişi hakkında bir rapor hazırladı.

Bingöl, “Çiftlikbank olayı her fırsatta kandırıldığını söyleyen AKP’nin vatandaşların da kandırılmalarına göz yumduğunun açıkça kanıtı. Türkiye’de dolandırıcılık AKP ile öyle bir hal aldı ki sadece 2015 yılında 48 milyon liralık bir hasılattan söz ediliyor” dedi.

Sülün Osman’dan Jet Fadıl’a, Titan Kenan’dan Raki’ye onlarca dolandırıcılığa tanıklık eden Türkiye’de şimdi de Çiftlikbank’la on binlerce insanın mağdur olduğunu belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı Bingöl, “AKP döneminde yüzbinlerce vatandaşımız dolandırıldı. Yimpaş mağdurları, Deniz Feneri, Vergi Cennetleri ve şimdi de Çiftlikbank örneği. Hepsinin temel ortak noktası denetimsizlik ve iktidarın devlet kaynaklarını ‘yandaş’larına hibe etmesi” dedi.

AKP öncesi ve AKP döneminin ayrı ayrı incelendiği raporda yüz binlerce insanın dolandırılmasına göz yumulduğu belirtiliyor. Çiftlikbank olayında birçok skandal yaşandığını belirten Bingöl, “Çiftlikbank olayı iktidarın denetimsizliğinin faturasının vatandaşlara kesilmesinin en açık örneklerinden birisidir. Uzmanların Çiftlik Bank hakkında defalarca yaptığı ‘dolandırıcılık’ uyarısına rağmen, iktidarın konunun üzerine gitmemesi ve gereken denetlemeleri yapmaması mağduriyetleri bu noktaya taşımıştır. Yaşanan mağduriyette sadece Mehmet Aydın’ın değil iktidarın sorumluluğu ve hataları vardır. Denetimsizlik buradaki en büyük ihmallerden birisidir” dedi. 

Bürokratların törenlere ve açılışlara katılmasının Çiftlikbank’ın vatandaşların gözünde inandırıcılığını arttırdığının vurgulandığı raporda, AKP’nin tıpkı Deniz Feneri olayı ve benzerlerinde olduğu gibi yolsuzluğu, rüşveti ve vergi kaçırmayı bu ülkede olağan hale getirdiği belirtiliyor. 

KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ?

Rapordan bir bölüm şöyle:

AKP öncesi ünlü dolandırıcılık hikayeleri

Eyüplü Halit (Halit Keskiner)

Tarihimizin isim yapmış ilk dolandırıcısı olan Eyüplü Halit, İstanbul'un işgal altındaki günlerinde kendi karakolunu kurması ile tanınıyor. Kendisini komiser olarak tanıtıp, karakoluna çağırdığı kişileri ihbarcılıkla suçlayan Eyüplü Halit, daha sonra rüşvet isteyip bu insanları soyuyordu. (Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi)

Sülün Osman (Osman Ziya Sülün)

Galata Kulesi ve Beyazıt Meydanı'nı İstanbul'a yeni gelmiş Anadolu'nun saf tüccarlarına satmaya çalışan Sülün Osman’ın, İstanbul'a yeni gelenlerden şehir meydanındaki saate bakma parası bile aldığı rivayet edilir. (1923-1984)

Raki (Ahmet Güney Zobu)

Genelde yasa dışı işler yapanları dolandırdığı için şikayet edilmediği iddia edilen 1980'li yılların ünlü dolandırıcısı Raki, azınlıkları dolandırmasıyla ünlü. Raki’nin, dolar taşımanın suç olduğu yıllarda döviz satma vaadiyle çok kişiyi dolandırdığı söyleniyor. (1980’li yıllar)

Banker Faciaları

1980'lerde banka faizlerinin serbest bırakılmasıyla bankerlerin sayısı hızla artmıştı. Banker furyasında yıldızı parlayan Banker Kastelli (Cevher Özden / 19933-2008) bankaların bankerleri saf dışı bırakan karara imza atmasıyla iflas etti ve yurt dışına kaçtı. Bir diğer ünlü banker ise 1980'lerde binlerce kişinin parasını batırarak üne kavuşan Bako’ydu (Baki Cengiz Aygun). Bankalardan kredi alırken imza yerine papatya resmi yapan ve bu yüzden Papatyalı Banker ismiyle anılan Bako, dolandırıcılık suçundan yıllarca hapis yattı.

Selçuk Parsadan 

Tansu Çiller’in başbakanlığı döneminde, “örtülü ödenek dolandırıcılığı” ile gündeme gelen Parsadan’ın, Aralık 1995 seçimlerinden önce, emekli orgeneral Necdet Öztorun’un adını kullanarak, örtülü ödenekten 5.5 milyar lira aldığı basına yansıdı. Afyon Cezaevi’nde, tek kurşunla yaralandı. 25 Temmuz 2006'da İstanbul'da omurilik kanseri nedeniyle öldü. (1952-2006)

Jet Fadıl (Fadıl Akgündüz)

Türkiye’nin en ünlü dolandırıcılarından Fadıl Akgündüz, 2000’lerin başında yerli otomobil yapacağı vaadiyle kurduğu ‘JetPa Holding’in hisselerini sattığı yüzlerce kişi parasını kaybedince gündeme geldi. 2003 yılında 15 ay hapis yatıp çıktı. Sonrasında adı “Jet Fadıl”a çıkan Akgündüz daha sonra da çeşitli müteahhitlik projelerinde çok sayıda kişiyi mağdur etti. Vekillik de yapan Akgündüz, 2013-2014’te cübbe giyerek İsmailağa Cemaati’yle birlikte Bayrampaşa’da inşa ettiği ‘Caprice Gold’ tanıtımının ardından milyonlarca lira daha toplamayı başardı.  22 Aralık 2015'te tutuklandı. Geçen yıl serbest kaldı. (1956-)

Titan Kenan (Kenan Şeranoğlu)

Titan Saadet Zinciri (TİTAN Uluslararası Bilgi İşlem ve Matematiksel Kazanç Sistemler Ticaret Danışmanlık Hizmeti), 1990'lı yıllarda varlık göstermiş ve Ponzi sistemine dayalı bir gruptur. Bir katılım ücreti karşılığında üyelerine kısa vadede son derece yüksek kâr oranları(sisteme kattıkları her üyeye 300 Mark) sunan Titan Saadet Zinciri, katılımcılarına zincire dahil ettikleri her yeni üye için de belirli miktarda prim ödemeleri de vadetmiştir. 1998 yılında Kenan Şeranoğlu, babası ve ortakları ile kurduğu Titan zinciri 35 bin üyeye ulaşmıştı. 19 Ocak 1998'de Kenan Şeranoğlu'nun ultra lüks doğum günü partisi ulusal basına yansıyınca olaylar patlak vermeye başladı. Titan Saadet Zinciri kurulduğu günden itibaren dönemin parası ile 10 trilyon Türk lirası toplamıştı. Şeranoğlu'nun son güne kadar 35 bin kişiyi saadet zincirine kattığı ve kişi başına 2 bin 450 mark olmak üzere toplam 10 trilyon lira (85 milyon 750 bin mark) dolayında para topladığı anlaşıldı. Bu paradan Şeranoğlu'na düşen ise yaklaşık 3 trilyon olduğu belirlendi. Yargılama süreci sonunda 25'er yıl hapis cezası kararı verildi. Yargılama sürecinde cezaları da artan sanıklar için "dolandırıcılık"tan 25'er yıl hapis, 24.6'şar milyar da para cezası verildi. Şeranoğlu ve tutuklanan diğer yöneticiler 10 yıl sonra serbest kaldılar. (1990’lar)

AKP Dönemi 

Yimpaş Mağdurları

Yozgat’ta, Dursun Uyar’ın öncülüğünde bir grup işadamı tarafından kurulan Yozgat İhtiyaç Maddeleri Anonim Şirketi (YİMPAŞ), 1990’lı yıllarda İslami sermayenin önde gelen şirketleri arasındaydı. Şirket, 2001’den itibaren Avrupa’daki Türkler arasında “helal kazanç” adı altında binlerce kişiden topladığı milyonlarca lirayı zimmetine geçirmekle suçlandı. 

YİMPAŞ Grubu Şirketleri Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar hakkında Yimpaşzedelerin açtığı davada 2002 yılında hapis cezası kararı çıktı. Davayı gören Yozgat Asliye Hukuk Mahkemesi, Uyar’ın binlerce kişiden hukuka aykırı biçimde milyarlarca Euro toplaması nedeniyle Uyar’a 2 yıl hapis cezası ve 10 bin TL para cezası verdi. Uyar’ın kararı Yargıtay’a götürmesi üzerine başlayan yargı süreci, yargının yavaş işlemesi ve Uyar’ın hukuksal boşluklardan yararlanması nedeniyle uzadıkça uzadı. Temyiz mercii olan Yargıtay, Uyar’ın savunma hakkını kullanamadığını gerekçe göstererek kararı bozdu. Davayı yeniden gören Yozgat Asliye Ceza Mahkemesi, hapis ve para cezası kararında direndi. Uyar, bu kararı da temyiz etti ve dava dosyası yeniden Yargıtay’a gitti. Yargıtay 7’nci Ceza Dairesi’nde yaklaşık 6 ay bekleyen dava bir türlü sonuçlandırılamadı. Böylece 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolması ve Uyar’ın cezadan kurtulması olasılığı gündeme geldi.

Sermaye Piyasası Kanunu'na muhalefet ve izinsiz halka arz suçundan mahkum olan ancak aldığı sağlık raporlarıyla infazı iki kez üçer ay sürelerle ertelenen Dursun Uyar, 2007 yılında Karabük’ün Eskipazar İlçesi'nde yakalandı. Dursun Uyar, sivil polis aracından inip İlçe Emniyet Amiri ile birlikte şirketine ait lüks otomobille Karabük'e gitti.

İlk mahkumiyet kararı 2002 yılında verilen ancak temyiz aşaması ve diğer nedenlerle hapis cezası bir türlü infaz edilemeyen Dursun Uyar, çarptırıldığı cezanın infazını sağlık sorunlarını gerekçe göstererek iki kez üçer aylık süreyle erteletti ve yasal olarak bir daha erteletme olanağı bulunmadığı, son erteleme süresinde teslim oldu. Dursun Uyar, cezasını çekmek istediği cezaevine kelepçesiz olarak götürüldü. Uyar, cezaevinden 9 ay 19 gün sonra tahliye edildi. 

Deniz Feneri Davası: “Yüzyılın Dolandırıcılığı”

İktidar partisinin CHP’yi Almanya ile işbirliği yapmakla suçladığı, Almanya’yı ise Ergenekon’la işbirliği yapmakla itham ettiği “yüzyılın dolandırıcılığı” diye anılan Deniz Feneri Davası AKP’nin denetimsizliklerinden sadece biri.

Süreç 2007 yılında Frankfurt savcılığının, Frankfurt’ta merkezi bulunan Deniz Feneri e.V derneğini, “kara para aklama ve dolandırıcılık” soruşturması kapsamında basmasıyla başladı. Frankfurt Savcılığının hazırladığı iddianamede, dernekle birlikte Euro 7 televizyonunun, reklamlar, internet ve gazete gibi yollarla derneğe bağış çağrısında bulunduğu belirlendi. Yardıma muhtaç insanların gösterilmesi ve onlara yardım için para toplanması ihtiyacı üzerinden ilerleyen dernek, bağışların banka havalesi ile veya nakit verilerek yapılacağını açıklıyordu.

Derneğin gösterdiği hesap numaralarına toplam 41 milyon 400 bin avro bağış havale edildi. İddiaya göre, toplanan bu paraların yalnızca yüzde 40’ı bağış için kullanıldı, geri kalan paralar ise dernekle ilişkili şirketlere aktarıldı.

Eylül 2008’de derneğin muhasebe sorumlusu Firdevsi Ermiş yardım için toplanan paralarla gayrimenkul alındığını ve şirketler kurulduğunu itiraf etti. Dernek yöneticilerine dolandırıcılık ve haksız kazanç elde etmek suçundan hapis cezaları verildi. Mehmet Gürhan 5 yıl 10 ay, Mehmet Taşkan 2 yıl 9 ay, Firdevsi Ermiş ise 1 yıl 10 ay hapis cezası aldı. Mahkeme derneğin mal varlığına kamu adına el koyarak bunların yönetimini kayyuma devretti.

Vergi Cennetleri: Man Adası Olayı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 28 Kasım 2017 tarihindeki CHP grup toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eniştesi, kardeşi, oğlu, dünürü ve eski özel kalem müdürünün vergi cenneti olarak anılan Man Adası'ndaki bir şirkete milyonlarca dolar yolladığı iddiasında bulundu ve belgelerle birlikte süreci açıkladı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı Man Adası belgelerini açıklamasının ardından soruşturma başlattı. Kılıçdaroğlu’nun yayınladığı dekontların gerçek olduğunu tespit eden savcılık, ‘kara para yoktur’ diyerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu, dünürü ve eniştesinin arasında bulunduğu beş şüpheli hakkında takipsizlik kararı verdi.

Şüphelilerin Man Adası’ndaki Bellway şirketine para göndermedikleri belirtilirken, bu şirketin Halk Bankası Galata Ticari Şubesi’nden 15 milyon doların şüphelilerin hesaplarına gönderildiği aktarıldı. Ancak soruşturmada, 15 milyon doların kaynağının araştırılmayıp, yani hangi ticari işlem sonucu kazanıldığının belirlenmeden, ‘kara para yoktur’ denilmesi dikkat çekti. 

Kararda, 2011-2012’de aktarılan paralarla ilgili vergi cezasının beş yıllık zamanaşımı olduğuna işaret edildi. 

Telefon Dolandırıcıları

AKP ile ülkede yaratılan korku iklimi telefon dolandırıcılığının yaygınlaşmasına sebep olmuştur. Kendisini polis, savcı, hakim diye tanıtan ve karşı tarafı suçlayan kimseler ülkedeki her kesimden insanı kandırmış ve dolandırmıştır. 

Özellikle son bir yılda telefonda kendisini polis olarak tanıtan kişilerin “FETÖ şüphelisisin” diyerek vatandaşları korkutup dolandırma vakaları artmıştır.

Nihayet Çiftlikbank Vurgunu

Kurduğu sanal sistemle yüksek kar vaadi karşılığında vatandaşlardan para toplayan Çiftlik Bank önce Bursa'da olan şirket merkezini 23 Ekim'de İstanbul'a taşıdı.

Ardından şirketin sahibi Mehmet Aydın'ın şirketin 15 milyon TL sermayesine tek başına hakim olduğu ortaya çıktı. Aydın, 22 Aralık'ta elinde tuttuğu şirket hisselerini Fame Game Hayvancılık Sanayi isimli şirkete devretti. Bu şirketin sahibi olarak ise merkezi Kıbrıs'ta bulunan Famegame Software LTD görünüyor. Şirketin tek sahibi ve CEO'su olan Aydın'ın tüm hisseleri devretmesinin ardından yönetici müdürlüğü de bitmiş oldu.

İki yıl içinde yaklaşık 80 bin kişiden 500 milyon TL'den fazla para topladığı belirtilen Çiftlik Bank hakkında başlatılan soruşturmalar kapsamında şirket yöneticileri için yakalama kararı çıkartıldı. Çiftlik Bank CEO’su Mehmet Aydın sırra kadem basarken, Yönetim Kurulu Üyesi Cafer Çolak (35), İstanbul Üsküdar'daki evinde yakalandı. Yurtdışına kaçan Mehmet Aydın’ın eşi Sıla Aydın (20), savcılığa giderek teslim oldu.

Sakarya’nın Gevye ilçesinde emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Cafer Çolak ve Sıla Aydın "nitelikli dolandırıcılık" suçundan tutuklandı. Eşinin Çiftlik Bank’ı tanımadığı biri ile 2016 yılında kurduğunu ifade eden Sıla Aydın, “İlk andan itibaren çok sayıda kişi yatırım yapmaya başlamış hatta ilk yatırımı 16 yaşında olan bir çocuğun 4 bin TL olarak yaptığını söylemişti. Bir şirket olmadığı için paralar Mehmet’in şahsi hesabına yatıyordu. Sonra birdenbire günlük 30 bin TL’ye yakın yatırım yapıldığına ben de şahit oldum” diye konuştu. Bu arada, paralarını geri alamayan çok sayıda, Çiftlik Bank üyesi de eylemlere başladı. Bursa’nın İnegöl ilçesinde Çiftlik Bank mağduru çiftçiler, şirketin Sunpurpaşa Mahallesi'ndeki tesislerini kamyonlarla bastı. Bölgeye sevk edilen jandarma ekipleri, güvenlik tedbirleri aldı. Ekipler, hayvanlarını geri almak isteyen çiftçileri uzaklaştırdı.

Yurtdışına milyonlarca lira aktardığı öne sürülen Aydın’ın Latin Amerika ülkesi Uruguay’a yerleştiği öne sürüldü. Arjantin ve Uruguay’da inşaat işleri yaptığı bildirilen Aydın’ın Uruguay vatandaşlığı elde ettiği de öğrenildi.

Konuyla ilgili düzenleme hazırladıklarını açıklayan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, “Sadece Çiftlik Bank değil, 11 tane daha birbirine benzer, adeta bir saadet zinciri kuran ve temel mantığı da bir müşterinin bir başka müşteriyi getirerek birbirini finanse ettiği bir sistem oluşturuyorlar. Bu sistemin yanlışlarını, tüketiciyi ve vatandaşı mağdur eden yönünü ve cezai yönünü de düzenlemek lazım" dedi.

Çiftlik Bank'ın 2016-2017 arasında 77 bin 843 kişiden toplam 511.7 milyon TL topladığı, 62 bin 877 kişiye 398.3 milyon TL ödeme yaptığı öne sürüldü.
113.4 milyon liranın Kıbrıs'a aktarıldığı belirtilirken, farklı ödeme sistemlerinden yaklaşık 120 milyon liranın daha adaya gönderildiği ifade edildi.