Kadıköylüler 4 Eylül'deki Kartal Mitingi için bir araya geldi

4 Eylül'de İstanbul Kartal Medyanı'nda "gericiliğe, emperyalizme ve darbecilere karşı" yapılacak mitingin hazırlık toplantıları başladı. Kadıköy Yoğurtçu Parkı'nda düzenlenen ve soL Portal yazarı Aydemir Güler ile Odatv yazarı Barış Terkoğlu'nun konuşmacı olarak yer aldığı toplantıya çok sayıda Kadıköylü katıldı.

Haber Merkezi

4 Eylül'de İstanbul Kartal Medyanı'nda "gericiliğe, emperyalizme ve darbecilere karşı" yapılacak mitingin hazırlık toplantıları başladı. Kadıköy Yoğurtçu Parkı'nda düzenlenen ve soL Portal yazarı Aydemir Güler ile Odatv yazarı Barış Terkoğlu'nun konuşmacı olarak yer aldığı toplantıya çok sayıda Kadıköylü katıldı. 

Toplantıda ilk sözü alan Barış Terkoğlu, bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu tablonun yaratıcısının AKP olduğunu belirtirken, özellikle darbe sonrası ortaya çıkan koşullarda bu gerçeğin unutulduğunu ve "sorunu yaratanlarla sorun çözülmeye" çalışıldığını vurguladı. Eğer gerçek bir çözüm aranıyorsa ancak AKP ile ciddi bir hesaplaşmaya gidilerek bunun olabileceğini belirten Terkoğlu, 4 Eylül'deki Kartal Mitingi'nin bu sözün yüksekçe dillendirileceği yer olduğunu, öneminin de burada olduğunu belirtti. 

Terkoğlu'ndan sonra sözü Aydemir Güler aldı. Güler, Terkoğlu'nun kaldığı yerden devam ederek "Türkiye iki tane dinci faşist gücün birbirini kestiği bir ülke olamaz" dedi. Güler, artık ülkenin içine düştüğü tabloyu anlatmayı kısa kesmek gerektiğini, bunun değiştirilmesi gerektiğini belirterek, "Dibi gördük, 15 Temmuz'dan daha büyük bir kepazelik yaşaması zor bu ülkenin. Artık bu tabloya bakıp 'bu ülkeden gitmek lazım' diyenlerle de kavga edeceğiz, gidecek bir yer yok, dibe vurduk ve değiştireceğiz" dedi.  

"BUNU SİZ YAPTINIZ"

Barış Terkoğlu konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"15 Temmuz'daki vahşet Türkiye'deki tabloya biraz daha kırmızı renk kattı. Halbuki Türkiye vahşi, sokaklarında insanların öldürüldüğü darbe denemesinden önce de yeterince karanlık bir ülkeydi. Buraya bakınca aklıma o meşhur hikaye geliyor; bir Nazi subayının Guernica'ya bakıp Picasso'ya 'Bunu siz mi yaptınız?' diye sorduğu, onun da 'hayır siz yaptınız' dediği hikaye... Biz de böyle diyoruz, bunu siz yaptınız, bu ülkeyi siz bu hale getirdiniz!

15 Temmuzda yaşananlar, vahşi darbe girişiminin ardından iktidarın gerici müdahalesi için bahane edildi. Toplum, muhalif kesimler de AKP'nin gayrımeşru müdahalelerine razı edildi.

İşte 4 Eylül Kartal Mitingi bu nedenle çok önemli. Türkiye'de darbenin ardından da hesaplaşılması gereken, bu darbeye zemin hazırlayan, yıllarca Cemaat'e yardım eden 'ne istediniz de vermedik' diyen AKP iken, şimdi 'hesaplaşılması gerekenin hesaplaştığı' bir tabloyla karşı karşıyayız. 4 Eylül bu tabloya itirazı örgütleyeceği, buna razı gelmeyenleri yanyana getireceği için kıymetli. Çünkü normalde bu gidişata itiraz etmesini beklediklerimizin de, son zamanlarda 'milli mutabakat' adına bu duruma razı olduklarına, sessiz kaldıklarına şahit oluyoruz.

Türkiye sorunun kendisini, sorunu yaratan aktörlerle çözmeye çalışıyor. Hesaplaşma olacaksa bu 15 Temmuz'u yaratanla, ona izin veren, koşulları ortaya çıkaranla olmalı. O günü tekrar yaşamak istemeyenler 4 Eylül'de bu tablonun yaratıcısıyla hesaplaşacak. Çünük Cemaat poliste, askerde, bürokraside ve aslında her yerde bu derece örgütlendiyse AKP sayesinde, onunla kurduğu ortaklık sayesinde bu oldu.

Peki AKP şimdi ne yapıyor, darbeyi fırsata çevirip Cumhuriyet, modernleşme, aydınlanma ne varsa tüm ilerici birikimimizle hesaplaşmaya gidiyor, bizim ondan hesap sormamız gerekirken üstelik... İşte bu nedenle AKP Cemaatle falan hesaplaşamaz, bu iş bir cemaatin yerine bir başkası getirilerek çözülemez.

4 Eylül Kartal Mitingi, Türkiye'nin geleceğini AKP ile Gülen Cemaati ya da bir başka cemaat arasında görmeyenlerin bir başka seçeneği yaratma hamlesidir."

"TÜRKİYE BU OLAMAZ"

Aydemir Güler konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

Barış'ın az önce anlattığı tablo gerçekten tuhaf, tekrar etmeyeyim. Biz zaten artık tablonun ne kadar tuhaf olduğunu birbirimize uzun uzun anlatıp tekrar etmeye devam etmeyelim, kısa keselim. Bu tabloyu değiştirmemiz lazım, Türkiye dinci faşistlerin biribirini kestiği bir mücadele alanı olamaz, Türkiye böyle tanımlanamaz.

Böyle dönemlerde bir de 'kaçalım gidelim' diyenlerin sayısı artıyor. Bu, tuhaf dediğimiz tabloyu kabullenmek, razı göstermektir. Bununla da uğraşacağız. Bir de dibi görmek diye birşey var. İşte dip anlarında bir başka motivasyon daha ortaya çıkıyor, daha kötüsü ne olacak, bize daha ne olabilir diyerek meydan okuma cesaretinin oluşmaya başlaması o da. 15 Temmuz bu ülkenin çok uzun zamandır görmediği bir büyük rezalettir ve dip noktasıdır. Buradayız, bir yere gittiğimiz yok ve bunu değiştireceğiz. Bundan sonra eşimiz, dostumuz da olsa "gitmek lazım" diyenlerle de mücadele edeceğiz. 

OHAL uygulamalarından bahsetti Barış, ve KHK'ler eliyle yürürlüğe sokulan emek düşmanı yasaların, cumhuriyetin ilerici değerlerine yapılan saldırıların darbe girişimi ile ne alakası olduğunu sordu ve AKP'nin fırsatçılığına işaret etti. Çok doğru. Darbe girişimi ile bağını şuradan kurabiliriz, AKP şimdi yönetilemez hale getirdiği ülkeyi yönetebildiğini ispat etme derdinde, OHAL aslında tam da bunun için getirildi. En iyi sermaye dostu benim, emperyalizme en iyi ben hizmet ederim mesajını vermeye, bu ülkeyi sadece kendisinin yönetebildiğine herkesi inandırmaya çalışıyor. Bu nedenle de baskıyı artırıyor, emek düşmanı yasaları hızla geçiriyor, meperyalizmin planlarına uyum sağlıyor.

Bakmayın siz, bunlar kadeş kavgası falan veremez, çünkü bunlar kardeş falan değil, tek ve bir, aynı şeyler. Ne yapacak AKP, kendi gözünü mü çıkarak, kolunu mu kesecek, Cemaat ve AKP'yi birbirinden ayırmak imkansızdır. Bunlar kimseyi tasfiye edemez.

Bir de milli mutabakat çıktı. Bizim bu saçmalığın üzerindeki örtüyü indirmemiz lazım. Bu bizim değil, halka darbe yapanların birbirleriyle mutabakatıdır. Türkiyeyi yönetenler her başları sıkıştığında "milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde" nutukları atarlar, yeter artık, sıktı bu saçmalık. 

Şu an Türkiye'nin millli mutabakata falan değil, gerçek bir hesaplaşmaya ihtiyacı var: AKP'yle, Fethullah ve diğer cemaatlerle, gericilikle, emperyalizmle, sermayeyle...

4 Eylül'de bunun yolu açılacak."