İlkokulda 'telekulak' skandalı: Öğretmenler baskı altında

İzmir’de bir okulun Çiğli Sasalı İlkokulu Müdür Yardımcısı S.A.’nın öğretmenler odasına dinleme cihazı yerleştirdiği ortaya çıktı. Durumu fark eden eğitimciler olayı yargıya taşıdı ve müdür yardımcısı 2 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Öğretmen eksiği, okulların fiziki yetersizliği gibi sorunlarla boğuşan eğitim camiası şon olarak sıra dışı bir skandal ile çalkalandı. İzmir’de Çiğli Sasalı İlkokulu Müdür Yardımcısı S.A.’nın öğretmenler odasına dinleme cihazı yerleştirdiği ortaya çıktı.

Olayın açığa çıkması üzerine, öğretmenler durumu üyesi oldukları sendikaya bildirdi. Eğitim-İş Sendikası 3 No’lu Şubesi de durumu yargıya taşıdı. Yapılan inceleme sonucunda Müdür Yardımcısı S.A. hakkında Karşıyaka 5. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Gizli ses kaydı yapma suçlaması ile hakim karşısına çıkan S.A. "Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları rıza olmaksızın ses alma cihazı ile kaydetme" suçlamasıyla 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, sanığın eylemi birden fazla kişiye karşı yaptığı gerekçesiyle, cezayı 2 yıl 8 aya çıkardı. Hakim, daha sonra bu cezayı sanığın duruşmaları takibi ve davranışları nedeniyle 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezasına indirdi.

ŞANTAJ DA YAPTI

Gazete 9 Eylül'den Umut Karakoyun'un haberine göre, Eğitim-İş İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Hüseyin Çalışkan, durumun son derece vahim olduğunu söyledi. Öğretmen odalarına kamera takacak kadar ileri gidildiğini açıklayan Çalışkan, yapılanı sert ifadelerle eleştirdi. Olayı, kendilerine iletildikten sonra yargıya taşıdıklarını kaydeden Çalışkan, ses kaydı alan müdür yardımcısının daha sonra bu kayıtları öğretmenler aleyhine kullanmaya çalıştığını ileri sürdü ve “S.A. öğretmenlere giderek ‘siz bunları konuştunuz’ demiş. Öğretmenlere her şeyden haberi olduğunu belirtmiş. Bunun üzerine arkadaşlarımız bize durumu anlattı” dedi. Olayın sendikaya yansıması üzerine yargıya taşındığını ve ilgili kişiye hapis cezası verildiğini kaydeden Başkan Çalışkan, “Ben her şeyi yaparım, sesi de dinlerim, görüntüyü de alırım diyenler için emsal bir karar” dedi. Bu tür olayların sık sık yaşandığını vurgulayarak öğretmenlerin üzerinde ciddi baskıların olduğunu dile getiren Çalışkan, “Öğretmenlere, tarihte olmadığı kadar büyük bir baskı var. Bu baskı, siyasal iktidarın kendi yöntemleri ile ve de hiçbir liyakat esasına dayanmadan atadığı yöneticiler üzerinden yapılıyor. Bu insanlar sözle yetmezmiş gibi ses kaydediyor, belki bilmediğimiz görüntüler bile alıyor” açıklamasında bulundu.

ÖĞRETMENLER BASKI ALTINDA

Öğretmenlerin bu şekilde baskı altında tutulmaya çalışıldığını ileri süren Hüseyin Çalışkan sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Bazen bunları öğrenci ve velilere de yaptırıyorlar. Öğretmenleri baskı altında tutmak istiyorlar. Onları konuşamaz, kıpırdayamaz hale getiriyorlar. Bir çeşit şantaj yaparak onları korkutma, sindirme ve istedikleri noktaya getirme eyleminin en somut hali bu. Bu olaylar bayağı da yaygın. Liyakat esasına göre atanmayan, sadece yandaş sendikanın üyesi diye ataması yapılan ve yönetici niteliği bulunmayan bu kişiler, okullarda otorite kurmak için bu tip teslim alma yöntemlerini kullanıyorlar.”