İstanbul Beyoğlu'ndaki Hazzopulo Pasajı, AKP'li Beyoğlu Belediyesi'ne bağlı zabıtaların yaptığı "mühürleme" baskınının ardından soL'un yaptığı haberle gündeme gelmişti. Beyoğlu'nun en eski pasajlarından Hazzopulo'da yeni bir gelişme oldu. Beyoğlu'nun bu güzel pasajının harabeye dönmesinin asıl nedeni olan veraset davası çözüldü. Hazzopulo 36 yıldır kayyum elindeydi ve yıllardır çeşitli veraset davaları sürüyordu. Son olarak 2003 yılında ortaya çıkan ve Hazzopulo'nun mirasçısı olduğunu söyleyen İtalya vatandaşı Domenico Serra, veraset davasını kazandı. Hazzopulo için yeni dönem açılmış oldu.
Sahipsizlik durumu yüzünden yıllardır tadilat izinlerinin çıkmaması ve bir yandan da yanlış tadilatların yapılması pasaj sakinlerini canından bezdirmişti. Atanan kayyumlar pasajın tadilat ve bakım işleriyle şimdiye kadar ilgilenmemişti. Pasaj sakinleri ve esnafı muhatap bulamamaktan şikayet ediyordu. Serra 2009 yılında da veraset davasını kazanmış ama karar Yargıtay'da bozulmuştu. Pasajdaki kaynaklardan alınan bilgiye göre, Domenico Serra tekrar açtığı davayı da kazandı. Söz şimdi yeniden Yargıtay'da.
BELEDİYE SUSKUN, PASAJIN GELECEĞİ BELİRSİZ
Pasajın sahiplik sorunun çözülmesi yıllardır çeşitli sıkıntılar yaşayan pasaj sakinleri tarafından heyecanla karşılandı. Ancak davanın sonuçlanması ve mirasçının resmi olarak belirlenmesi, AKP'nin Beyoğlu'nu dönüştürme ve insansızlaştırma planları göz önüne alındığında yeni sorunları da beraberinde getirebilir. AKP'li Beyoğlu Belediyesi soL'un gündeme taşıdığı haber üzerine ne bir açıklama yaptı, ne de soL'un görüşme taleplerine yanıt verdi. Bu anlamda belediyenin amacına dair kimsenin elinde resmi bir bilgi yok. Ancak belediyenin orta alandaki kafe ve oturma yerlerine dönük rahatsızlığı biliniyor. Orta alandaki kafelerin kaldırılması da zaten pasajın insansızlaştırılması anlamına geliyor. Yargıtay'ın mahkeme kararını onaması durumunda pasajın sahibi belli olacak ve pasaj yeniden alınıp atılabilir mülk haline gelecek. Oysa Hazzopulo kentin belleğini oluşturan mekanlardan biri. Öte yandan da, öğrencilerin ve sanatçıların uğrak mekanı...
PASAJIN VERASET TARİHİ
Hazzopulo'nun veraset davaları yıllardır sürüyor. Pasajdaki sahiplik sorunu 1980 yılında başladı. Yapılan bir ihbarla pasajın son varisinin 1976'da İtalya'da öldüğü tespit edildi. Bu tespitle birlikte pasaja hemen kayyum atandı.
Pasajı inşa ettiren ve ilk sahibi olan Hacopulo’nun kızı Eleni Kimpriti 1956 yılında ölünce miras, bu kez kızı Elisavet Kimpriti'ye geçti. Elisavet Kimpriti, yurtdışına çıkarken pasajın vekaletini İstanbullu avukat Nikolay Yurla'ya bıraktı. İlerleyen yıllarda Elisavet Kimpriti de hayatını kaybedince, çocuğu olmadığı için miras eşinin kardeşi olan Amallia Glanzmann’a geçti. Amallia Glanzmann sahipliğinde de vekalet Nikolay Yurla'da olmaya devam etti. Amallia Glanzmann 1976'da İtalya'da öldü ancak bu durum Türkiye tarafından, yapılan bir ihbarla 1980'de fark edildi. Bunun üzerine pasaja ilk kayyum atandı. Bir yandan da veraset davaları süreci başladı.
Amallia Glanzmann'ın pasajı avukat Nikolay Yurla'ya bıraktığı da iddia edildi. Bu iddiaya kanıt olarak da Glanzmann'ın vasiyetnamesini gösterdi. Bu süreçte çeşitli davalar ve karşı davalar açıldı. Nikolay Yurla da 2003 yılında ölünce vesaret sürecinde yeni bir perde açıldı. Bu kez de Yurla'nın vasiyetnamesi üzerinden süreç ilerledi, bu vasiyetnamede de Hazzopulo'nun, pasajın avukatları olan Faruk Dereli ve Ahmet Cambazoğlu’na bırakıldığı yazıyordu. Aynı yıl İtalya'da bir mirasçı daha ortaya çıktı. Domenico Serra isimli bu mirasçının 2003 yılında açtığı dava 6 yıl sürdü. 2009 yılında karar verildi ve Serra pasajın resmi mirasçısı olarak kabul edildi. Ancak karar Yargıtay'da bozuldu ve böylece pasaja son kayyumu da atanmış oldu.
HAZZOPULO TARİHİ
Hazzopulo, 1871 yılında dönemin ünlü bankerlerinden Rum Hacopulo tarafından yaptırıldı. Ticaretin yanısıra, bu pasajda Namık Kemal İbret gazetesini çıkardı. Dolayısıyla o dönem Osmanlı'nın aydınlarının uğrak mekanı haline geldi. Namık Kemal ve arkadaşları, bu anlamda politik tarihte de önemli bir yere sahip olan pasajda tutuklanarak yine buradan sürgüne gönderilmişlerdi.
