Hapsi istenen akademisyen: Yobazlığın iktidarında böyle bir yozlaşma şaşırtıcı değil

​Niğde Üniversitesi’nde Araştırma Görevlisi olan Yasin Durak’a Cumhurbaşkanı’na hakaret iddiasıyla açılan soruşturmadan “lüzum-u muhakeme” kararı çıktı. Kararda Durak’ın “Ejderhaya Meydan Okumadan Kahraman Olunmaz” başlıklı yazısındaki ifadeleri nedeniyle 1 ila 4 yıl arasında hapsi talep edildi.

Haber Merkezi

Yasin Durak ÖYP kapsamında Ankara Üniversitesi’nde görevliyken “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriye imza attığı için Niğde Üniversitesi tarafından geri çağrılmıştı. Üniversiteye çağrılmasının ardından sistematik bir mobbing uygulamasına maruz kalan akademisyenin en temel personel haklarından mahrum bırakıldığı belirtiliyor. Göreve başlamasının üzerinden dört ay geçmesine rağmen kendisine personel kimlik kartının dahi verilmediğini belirten Durak, yazdığı dilekçelerin bilinçli bir şekilde işleme konmadığını, araştırma ve yıllık izin taleplerinin de geri çevrildiğini ifade etti.

Üniversite yönetiminin Durak’a yönelik bu keyfi ve hukuksuz uygulamalarına bir dizi idari ve cezai soruşturma süreci eşlik etti. Son olarak, Durak’ın Birgün gazetesinde yayınlanan “Ejderhaya Meydan Okumadan Kahraman Olunmaz” yazısının hemen ardından açılan soruşturmada komisyon Durak’a önce uyarı cezası verdi, ardından da “Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği sabit olduğu” iddiasıyla kendi öğretim görevlisi hakkında adli kovuşturma talebinde bulundu.

Konuyla ilgili soL’a konuşan Yasin Durak, kendilerini Saray’a ispat etmek isteyen yobaz yöneticiler tarafından hedef tahtasına konulduğunu ancak bu tür baskılardan korkmadığını ve yılmayacağını dile getirdi. Durak’ın açıklaması şu şekilde:

“Üniversite yönetiminin hakkımda çıkardığı karara hiç şaşırmıyorum. Zaten varlık kategorisi olarak bile eline aldığı mühürden ve oturduğu makamdan başka bir karşılığı olmayan, yardakçılığı fazilet, yobazlığı ahlak sanan yaratıklar bunlar. Dilekçeleri işleme koymuyor, torpille, kayırıcılıkla, dalkavuklukla iş görüyorlar. Yobazlığın iktidarında kamuda böylesi bir yozlaşma olmasına şaşmamak gerekir elbette. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıp “yönetmeliği kenara koyun” derse olacağı budur. Aydın düşmanlığı iliklerine işlemiş faşistler her türlü hukuksuzluğu kendilerinde hak görüyorlar. Şu an aralarında popülerlik kazanan en küçük hesap ise kendilerini saraya ispat etmek. İşin özü sağcı idareciler, çoğunlukla da geçmişte Fethullah’la ilişkisi olanlar, bugün kendilerini aklamak için solculara saldırıyorlar. İmzacı akademisyenler ise en açık hedef. Yaftalamalar, yalnızlaştırmalar, bürokratik baskılar, deli saçması soruşturmalar, uzaklaştırmalar, işten atmalar, hapse atmalar derken her türlü yıldırma operasyonunun nesnesi olduk. Buzdağının görünmeyen kısmında ise tehditler, faşistlerin tacizleri ve günaşırı linç edilme tehlikesiyle işe gidip gelmek var. Fakat ne yaparlarsa yapsınlar, memleketin her köşesinde en okunaklı çehremizle barışı ve eşitliği savunmaya devam edeceğiz! Korkarsak yüreğimiz kurusun! Çünkü onların tek başa çıkamadığı şey cesaretimizdir!”