Cumhuriyet Gazetesi davası sürüyor: Pide siparişi vermek suç!

Cumhuriyet Gazetesi davasına iddianamede yer alan suçlamaların temelsizliği damga vurdu. Akın Atalay, parkecisinin yemek yediği restoranın şirketiyle ilgili MASAK raporunun yer alması ile ilişkilendirilmeye çalışılırken Güray Öz de "Pideciye ettiğim telefon dosyaya giriyor. Pideci FETÖ'den bile soruşturulmamış" diyerek yapılan skandal suçlamaları anlattı.

Hafta başı başlayan Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerinin yargılandığı davanın duruşmaları devam ederken aylardır tutukluluklarına gerekçe olan delillerin trajedi içerdiği bir bir ortaya çıkıyor. 7,5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezası istenen 436 sayfalık iddianamede yer alan delillerin tuhaflığı duruşmalara damga vurdu.

Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci ve Cumhuriyet Savcısı Yasemin Baba tarafından hazırlanan iddianamede sosyal medya hesapları üzerinden yapılan paylaşımlar, köşe yazıları, hatta yemek siparişi vermek için yapılan telefon görüşmeleri bile delil olarak yer alması nasıl bir akıl tutulması yaşandığını ortaya çıktı. 

Duruşmada, İddianamede "FETÖ" şüphelisi bir kişiyle iletişim kurmakla suçlanan Cumhuriyet Gazetesi Ombudsmanı Güray Öz, suçlamaların temelsizliğini “Pideciye ettiğim telefon dosyaya giriyor. Pideci FETÖ'den bile soruşturulmamış" şeklinde anlattı.

Öz, yaşadıklarını şöyle paylaştı:

'SİPARİŞ VERDİĞİ PİDECİ...'

"İletişim kurduğum iddia edilen kişi Çankaya’da bir pidecidir. Ben arada bir pide ısmarladığım pidecinin, hakkında soruşturma yürütülen bir kişi olduğunu bilme şansına nasıl sahip olayım ki... Arada bir, en son da doğum günümde bir pide ısmarlamışız. Yine son edindiğim bilgi ise söz konusu kişinin FETÖ'den değil başka bir olay nedeniyle soruşturulduğunu ve olay hakkında takipsizlik kararı verildiğini gösteriyor. Demek ki savcının iddialarının en başına yazdığı bu iddia da boş çıkmış durumdadır. Peki savcılar, mahkemelere sundukları iddianamelerde hiç araştırmadan bu türden iddialara nasıl yer verebiliyorlar?”

'PARKECİNİN YEMEK YEDİĞİ RESTORAN...'

Bir benzer skandal suçlamayla karşılaşan da Akın Atalay oldu. Parkecisinin oğlunun yemek yediği restoran üzerinden "FETÖ" ile ilişkilendirilen Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay durumu "Fantastik bir irtibatlandırma çalışması" olarak nitelendirdi.

"28 Mart 2011'de EFT yoluyla 2 bin 500 TL gönderdiğim Hüseyin Aktaş bir parkeci. Oturduğum evin salonundaki parkeyi yenileme işinin karşılığı olarak kendisine yapılan bir ödeme söz konusu. İşte bundan yola çıkan savcı mealen ve mecazen diyor ki; “Ey Akın Atalay, bundan 6 buçuk yıl önce evindeki parke işlerini yaptırıp karşılığında 2.500.-TL ödediğin Hüseyin Aktaş'ın bir oğlu var. Oğlunun adı Atilla. İşte bu Atilla bir gün Bursa'daki bir restoranda yemek yiyor. Yemek yediği restoranı işleten Boğaziçi Tic. Ltd. Şirketi ile bu şirketin sahibi olan Şaban Aydın hakkında MASAK’ın raporu var. Ver bakalım hesabını!..” Ne desem?" şeklinde anlattı.

Benzer şekilde, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Önder Çelik'in muhasebecisiyle yaptığı görüşmeler ve oto tamircisine gönderdiği tamir bedeli de iddianamede suç sayılıyor.

'BYLOCK KULLANDIKLARINI NEREDEN BİLEYİM'

Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Kadri Gürsel ise ByLock kullanan şahıslarla iletişim kaydı bulunduğu gerekçesiyle suçlanırken, iletişim kaydı bulunduğu iddia edilen 112 kişiden sadece 8'i ile karşılıklı iletişimi olduğunu ve bu isimlerin "köşe yazarlığından ileri gelen mesleki saiklerle, meşru zeminde görüştüğü" insanlar olduğunu belirterek, "Tabii ki, söz konusu karşılıklı iletişimin kurulduğu 2015 yılında bu kişilerin, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra FETÖ üyeliğinin başlıca kanıtı olarak gösterilecek olan kriptolu haberleşme sistemi ByLock’un kullanıcılarından olduklarını bilmem ya da tahmin etmem mümkün değildir" dedi.