ÇHD duruşmasında gerilim: Tüm avukatlar salondan çıkarıldı

Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın ve beraberindeki avukatların yargılandığı duruşmada, mütalaaya karşı sözlerini söyleyen avukatlar salondan dışarı çıkarıldı. Halkın Hukuk Bürosu avukatlarının da aralarında bulunduğu avukatlar ‘adil yargılanma’ talebiyle başladıkları açlık grevinin 54'üncü gününde Silivri Cezaevi kampüsü içerindeki mahkeme salonunda bir kez daha…

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyesi altısı tutuklu 20 avukatın “terör örgütü yöneticiliği” ve “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davanın üçüncü duruşması dün Silivri Cezaevi Kampüsünde görüldü.

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasını, bazı CHP'li milletvekilleri, 16 baro başkanı, Avrupa Demokrat Avukatlar Birliği (AED), Dünyada İnsan Hakları ve Demokrasi İçin Avrupalı Avukatlar Birliği’nden (ELDH) avukatların da bulunduğu çok sayıda kişi izledi.

Mahkeme başkanı Akın Gürlek, sanıklara ve avukatlarına esasa ilişkin savunmalarını sordu. Bunun üzerine İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel söz alarak usule ilişkin beyanda bulundu.

Gazete Duvar'da yer alan habere göre, heyet duruşmaya başladıktan sonra iki sanık salona alındı. Savcılığın mütalaası üzerine sözleri sorulan avukatlar "reddi hakim" talebinde bulundu.

Teker teker söz alan sanık avukatlar, hakimin reddini istemelerinin nedenini açıkladı. Söz alan Selçuk Kozağaçlı şunları söyledi: 

  • Kişisel olarak hiçbir problemim yok, sizinle tanıştığıma çok memnunum, çünkü sizi birisi anlatsa, gözümle görmesem inanmazdım. Karşılıklı biz hiçbir şey değiliz, arkadaş değiliz, meslektaş değiliz. Kişisel olarak size hiçbir şey demeyeceğim ancak suç işliyorsunuz. Ben buraya sizi itham etmek için çıktım, bu sebeple bana 'beni itham etmeyin' demeyin. Suç itham etmem başkanın şahsınadır ancak siz diğer üyeler, Akın Beyi maşa gibi kullanıyorsunuz oysa siz bu suçları iştirak halinde işliyorsunuz. Bu sebeple başkan hakkında söylenen her şey size de söylenmiş sayılır. Dün bir grup yargıç, savcı, adli kolluk hakkında hüküm kuruldu. Bu grubun adı 17-25 Aralık grubu. Sizin dosyanızın yüzde 50’sini oluşturan evrak kısmını hazırlayanlar. Şimdi o yargıçlar yan komşum. Onlardan bir tanesi dedi ki: Selçuk Bey, sen benim hakkımda hep kötü düşünürdün, bunlar daha kötü değil mi? Ben de ‘Hayır, hepiniz hep aynısınız, sadece kürsüde değilsiniz’ dedim.
  • Mahkeme Başkanı Akın Gürlek’in; Berk Ercan’ın devşirilişine katıldığını düşünüyorum, kollukla birlikte bu tanığa yalan beyanda bulunması için parasal ve manevi destek olduğunu düşünüyorum. Adalet Bakanlığı Teftiş Kuruluna, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuyorum. Mahkeme başkanı olan sizin, bir örgüt üyesi olduğunuzu düşünüyorum.Bütün meslek hayatımı gözden geçirdim, acaba hiç bir hakim mütalaa için bir savcıyı zorlamış mıdır, diye, yok. Sadece bir tane örnek var, o da kadın hakim hamile imiş, o şekilde olmuş, cumhuriyet tarihinde yok.
  • Bu yaptıklarınız hukukta asılı kalacak mı, bir beş yıl sonra sizin bu yaptıklarınızı nasıl temizleyeceğiz, diye konuşuyoruz. C. Savcısı da siz olun, İstinaf Başkanı da siz olun, var mı böyle bir şenlik. Yok mu İstanbul’da başka bir mahkeme başkanı, Sulh Ceza’dan beri bizi takip ediyorsunuz.

BU SÖZLERDEN SONRA KOZAĞAÇLI DIŞARI ÇIKARILDI

Mahkeme Kozağaçlı’yı bu sözlerden sonra karar alarak salondan çıkardı. Salonda oluşan tepkilerin ardından yargılanan tüm avukatlar salonu terk etti. Tepkiler üzerine heyet sanık avukatlarının ve seyircilerin de salondan çıkartılmasına karar verdi. Duruşmaya verilen ara sırasında salondan çıkartılan Kozağaçlı heyete “Sadece sizi değil, sizi ve temsil ettiğiniz her şeyi, ahlakınızı reddediyorum” diye seslendi.

141 DOSYADA TANIK

Sanık Ebru Timtik’in avukatı Several Ballıkaya tanıklara ilişkin beyanda bulundu. Açık tanık olmasına rağmen İ.Ö.’nün de SEGBİS ile dinlendiğini ve “Ben çok mahkemede tanığım, bu hangi mahkeme bilmiyorum” dediğini anımsatan Ballıkaya, “Kendisi 141 DHKP-C dosyasında tanık, ayrıca bazı FETÖ davalarında da tanıklık yapıyor. İ.Ö. 1995’ten 2005’e kadar istihbarat görevlisi olarak örgütte çalıştığını beyan etti. Ancak bu dosyada suç tarihi 2013 ve sonrası. Ayrıca bu kişi silahlı yağma, kişiyi özgürlüğünden alıkoyma, bıçaklı saldırı gibi adli suçlardan hükümlü ve bu 10 yıl içerisinde hapiste ve askerde olmadığı süre toplam 2-3 ay. Bu kadar sürede bir örgütte üst düzey görevli olmayı nasıl başardı?” diye sordu.

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu da duruşmada söz alarak, “16 Baro olarak buradayız. Bir önceki duruşmada tevsii tahkikat talepleri alınacağı karara bağlanmış olup celse arasında zorla mütalaa alınmıştır. Burada bulunan sanıkların yargılandıkları, tutuklandıkları için değil ama adil yargılanmadıkları için açlık grevindeler. Almış olduğunuz kararlardan vazgeçilmiştir” dedi.