'Bina acilen karantinaya alınmalı'

Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Ankara Tabip Odası asbestli Havagazı Fabrikası yıkımı ve sonrasında yaşanan gelişmelere ilişkin basın toplantısı düzenledi. Meslek odaları, mahkeme kararıyla yıkımın durdurulmasının büyük bir adım olduğunu belirtirken, asbest tehlikesinin tamamen bertaraf edilmesi için yapının acilen karantinaya alınması gerektiğini söyledi.

Haber Merkezi

Ankara 7. İdare Mahkemesi yıkımının durdurulmasına karar verdiği Ankara'daki tarihi Havagazı Fabrikası yıkımı ile ilgili Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Ankara Tabip Odası basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Ankara Tabip Odası Başkanı Vedat Bulut ve Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Namık Kemal Kaya katıldı.

Mimarlar Odası Ankara Şube Tezcan Karakuş Candan, yerleşke içindeki kültür mirası yapının korunmasının önemine dikkat çekti.

Candan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nın halkta panik yaratıldığına ilişkin ifadelerini değerlendirerek, “Yetkililerin hiçbir şekilde açıklama yapmaması, kamuoyunu ikna edecek bilimsel bir rapor ve belge sunamaması halkın bir şekliyle infialine neden oldu. Halkın infialine neden olan şey sistemin kendisidir. 24 Kasım’da 350 ton asbestli malzeme olduğunu biliyordunuz. Asbestli yapının nasıl yıkılacağı yönetmelikte çok açık ve ortada. Kültür Bakanlığı bu yapının kültür varlığı olduğunu ve yıkılmaması gerektiğini anlatıyor. Siz 24 Kasım’da bunu biliyorken, 15 Şubat’ta Ankara Tabip Odası ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi kamuoyuna bunu açıklamış ve göreve davet etmişken 22 Şubat’ta suç duyurusunda bulunmuşken, 24 Şubat’ta Büyükşehir Belediyesi’ne ve Kültür Bakanlığına yazı yazmışken, 25 Şubat’ta hangi bilimsel akla hizmetle siz bu yapıyı herhangi bir önlem almadan yıkıyorsunuz ve asbestsiz bölümünü yıktık diyerek gerçek dışı konuşmasın. Önce asbesti temizleyeceksiniz. İstanbul’daki elektrik santrali Santral İstanbul da asbestliydi. Usulünce asbesti söktüler ve bir müzeye dönüştürdüler” diye konuştu.

Alandan alınan yüzey numunelerinin çapraz sorgu için Maden Teknik Aramaya da verildiğini anımsatan Candan, şöyle devam etti:

“Analizlerde dört noktada asbestin en tehlikeli türü olan yüzde 15 ila yüzde 40 arasında amphibole çıktı. Bilimsel olarak asbestin çıktığını ve yetkililerin bir türlü konuya açıklık getirmediğini söyledik. Öğrendiğimiz günden bu yana kamuoyuyla paylaştık ne yapsaydık insanların göz göre göre 350 ton asbestli bir yapının yıkımı sürecinde halkın sağlığını tehdit edecek boyutlarda önlem almayarak yıkılan yapıya ilişkin ne yapsaydık, sussamıydık.  Bizim görevimiz kamuoyunu bilgilendirmek. Sonrasında Büyükşehir gelin binayı ortadan kaldırın yıkın diyor. Ankara Tabip Odası ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin başvurusu üzerine yargı çok duyarlı davranarak yürütmeyi durdurma kararı verdi. Bizim uyarılarımızın ardından hemen brandalar tüller indi. Onlarda usulünce yapılmadı. Ankara Büyükşehir Belediyesi bu süreçte birinci dereceden sorumludur. Kendi alanlarına ilişkin açıklama yapmak durumundalar. Şu saatte yapılması gereken yıkım durmuştur. Binanın acilen karantinaya alınması gerekir. İşçi sağlığı ve halk sağlığı açısından Çalışma ve Sağlık Bakanlığı’nın devreye girmesi gerekiyor. Hem içerdeki hava ölçüm raporlarının işçi sağlığı açısından yayınlanmalı, raporlarla konuşulması gerekiyor. Maden Teknik aramadaki numunelerin analizleri bugün yarın çıkacak kamuoyuyla paylaşacağız. Biz de 7 Marttaki etkinliğe katılarak aslında asbestli yapılara ilişkin halkın nasıl bir süreçle karşı karşıya olduğunu bilim insanlarıyla paylaşarak öğreneceğiz. Suç duyurusu yaptık. BİMER’E 26 Şubat’ta yaptığımız başvuru, halkın yaptığı birçok başvuru, Büyükşehir Belediyesi’nde beklemede diğer kurumlar işlem yapıyor.”

“Bina yıkılmamalı korunmalı. Yıkılınca asbestle karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Bu lifler uçuşabiliyor nefes aldığınızda da en tehlikeli kanser yapıcı olarak ortaya çıkıyor” diyen Candan, daha sonra basın mensuplarının sorularını cevapladı.

NEDEN YIKTIĞINI AÇIKLASIN

Candan, ölçüm yapan firmayla Büyükşehir’in davalık olduğuna ilişkin soruya, “Firmanın nereyle nasıl davalık olduğunu biz bilemeyiz. Bunu firmaya sorun açıklayacak. Bu konuda analizleri yapmak üzere başvurduğumuz bir firmadan bahsediyoruz. Muhatabı firmadır. Bir davalık süreç varsa kamuoyuna açıklansın. Hangi idari mahkemede nasıl bir süreç yaşanıyor biz bilmiyoruz. Biz sadece analizlere bakarız. Gökçek, firmanın akredite olup olmadığıyla ilgileneceğine kendi yaptığı analizlere ve 24 Kasım 2016 tarihinde, asbetli iş planının nereye verip vermediğini ve 350 tonluk asbestli bir yapıyı neden 25 Şubat’ta böyle yıktığını bilimsel olarak açıklasın diğer muhatap sorularını firmaya sorsun” dedi.

AMAÇ RANT SAĞLAMAK

Candan sürece nasıl dahil olduklarını şöyle anlattı:

“Cumhuriyet’in sanayi yapılarından birisi 66 yıl boyunca hizmet veriyor. Sonra Ankara’ya doğalgaz gelmesiyle birlikte fabrika kapatılıyor. 1990’lı yıllarda fabrikanın yıkılması ve iş merkezi yapılması gündeme geliyor. Bu noktada Mimarlar Odası Ankara Şubesi Koruma Kurulu’na başvurarak 1991 yılında Havagazı yerleşkesinin tescil edilmesine vesile oluyor. Koruma ve kültür varlıkları tarafından tescil ediliyor. 13 Haziran 2006 yılında bir gece Havagazı Fabrikası’nın yıkımı ile meslek odalarının hepsi Havagazı Yerleşkesine gitti. Gazometreleri gözümüzün önünde yıkıldı, hiçbir önlem alınmamıştı. Gazometrelerde kısmında da çok açık ki asbest vardı. 2006 yılından bu yana Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin Havagazı Fabrikası’na ilişkin davası devam ediyor. Danıştay karar verdi itirazlar yapıldı dava süreçleri devam ediyor. Tescilini kaldırıp tekrar bu alanda başkan bir rant alanı işliyor ama davamız devam ediyor. Bu işin birinci boyutu sanayi arkeolojisi açısından dünyanın her yerinde bu tür yapıların korunup müze olduğu bir süreçte yıkılarak o alan rant ilişkisi içine sunulmaya çalışılıyor ki havagazı Yerleşkesi türünün son örneklerinden birisidir. 2010 yılında kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edildi. Onunla ilgili açılan davada iptal edildi. 2012 tekrar Havagazı Yerleşkesi ile ilgili 4,5 emsallik yüksek yoğunluklu süreç te yargıya taşındı. Oda iptal edildi. En son Haziran 2016’da Havagazı yerleşkesinde Ankara Büyükşehir Belediyesi yeniden bir plan değişikliği yaptı. Belli bölümlerde 2,5 emsal belli bölümlerde de 4 emsallik yüksek yoğunluklu yapılaşma süreci tanımladı. Bunu da yargıya taşıdık.”