Hakan Kirezci - soL
Sporda Şiddeti Önleme Yasası olarak bilinen 6222 sayılı yasa çıktığında dikkatleri daha çok şiddeti önlemeye dair polisiye önlemler çekmiş, kanun içerisinde yer alan e-bilet uygulamasına dair maddenin üzerinde pek durulmamıştı. Kimsenin tam olarak ne olduğunu bilmediği bu maddenin hayata geçirilebilmesi için “uygun” zaman ve zemin bekleniyordu ki meğer o uygun zaman ve zemin Beşiktaş-Fenerbahçe derbisiymiş anlamış olduk. Burada e-bilet uygulamasıyla ilgili tüm açıklar ve sıkıntıları tekrar etmeyeceğim hepsi sayıldı, döküldü zaten. Şimdi biz bu zamanlama ile ilgili seçime ve kulüplerin tavrına değinelim asıl.
Bu 6222 sayılı kanun taslağı da çok önceleri hazırlanmış olup yine uygun bir zamanlama kollanmıştı hatırlarsak. Öyle olmalıydı ki tepkiler en aza indirgenebilsin, arka planındaki kamuoyu desteği kısmen de olsa sağlanabilsin. Bunun için yine bir Beşiktaş maçı seçilmişti. 2011 yılında İnönü stadındaki Beşiktaş-Bursaspor maçı öncesi yeni bir şey “denenmiş” ve aralarındaki husumetten dolayı birbirlerinin sahalarına gidemeyen her iki takım taraftarının “barışma günü” olarak bu maç seçilmişti. Bursa taraftarının maça gelebileceği açıklamasından sonra yaratılan dezenformasyon ve provokatif haberlerle kışkırtılan Beşiktaş taraftarının arasına maç saatine yakın getirilen Bursa taraftarıyla kaçınılmaz olan gerçekleşmiş ve kanlı olaylar olmuştu. Bunun sıcaklığıyla söz konusu kanun, tepkiler törpülenmiş bir halde geçiverdi meclisten.
İşte bu kanuna bağlı olarak, yeni sezonda uygulamaya sokulabilecek olan bu e-bilet uygulaması için yine Beşiktaş’ın Fenerbahçe’yle oynayacağı hayati maç neden seçildi? Buna bakalım.
Liglerin bitmesine 4-5 hafta kalmış. Daha yeni bir Galatasaray-Fenerbahçe derbisi oynanmış ama orada bu uygulama olmamış da neden bu maç? Muhalif kimliği bilinen Beşiktaş taraftarının bu işe tepki koyacağı bilinmiyor muydu? Buna rağmen Fenerbahçe ve Kasımpaşa’nın 100 bin liralık cezayı bastırıp bu sezon için bu e-bilet sözleşmesine imza koymamasına karşın neden Beşiktaş yönetimi apar topar imzalayıp kendi ayağına sıkmıştır?
Yeni stadının yapımı dolayısıyla federasyona (dolayısıyla iktidara) kelepçelenmiş olan Beşiktaş yönetiminin bir de üstüne federasyon başkanıyla aralarındaki borç alacak ilişkisinden dolayı pek fazla seçeneği olmadığını anlamak zor değil. Hayati maçında Beşiktaş tribün desteğinin darbe yemesinin kimlere yarayacağı hususu da herkesin malumu. Buraya kadar saydıklarımız işin neden yine bir Beşiktaş maçında başlatıldığına dairdi. Gelelim asıl meseleye…
Neden liglerin bitimine 4 hafta kala da yeni sezondan itibaren değil?
Bunun tek nedeni olabilir o da şu: E-bilet uygulamasıyla birlikte, biliyorsunuz kombine olayı ortadan kalkacak. Peki ya tutmazsa ne olacak? İşte o zaman sezon öncesi kombine pazarlaması yapamayan kulüpler sezon başladıktan sonra satamayacakları kombinelerden büyük zarar göreceklerdi. Bunun için bir deneme süresi gerekiyordu ki işte bu sezonun son 4 haftası bu deneme süresidir. Olur da tutmazsa yeni sezonda uygulaması gerçekleşmeyecek, “belirsiz bir tarihe erteliyoruz” bahanesiyle devre dışı bırakılarak ölü doğan bir kanun maddesi haline gelecek. Buradan anladığımız şu: Uygulamacılar ve kanun koyucu bu e-bilet işinin tutmayacağını kendileri de biliyorlar. “Acaba mı ki?” diyerek devreye soktular ve taraftar dik durabilirse aynı hızla devreden çıkarmak zorunda kalacak. Tabii son olarak önümüzde yeni bir 1 Mayıs macerası, Haziran Direnişi yıldönümü, Gezi direnişinde yitirilen çocuklarımızın ölüm yıldönümleri hep bu son 4 haftaya denk geleceğinden olası tribün gösterilerinin Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi asgariye indirilebilmesi çabalarından söz etmeye gerek bile duymuyoruz. Bunun için en sert darbenin neden Beşiktaş tribünlerine indirilmek istenmesini de anlamak zor olmamalı…