Meğer Türk-İş emekçi düşmanı yasanın yalnızca iki maddesine takılmış

Türk-İş, Cumhurbaşkanı'nın onayına sunulan emekçi düşmanı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası'nın iadesini talep etti. Ancak bütünüyle değerlendirildiğinde işçi sınıfına yönelik ciddi saldırıları bünyesinde taşıyan bu yasaya Türk-İş'in yalnızca iki maddeden dolayı itiraz etmesi dikkatlerden kaçmadı.

Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, Meclis'te kabul edilerek Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'na ilişkin, Cumhurbaşkanı’na iade çağrısında bulundu.

Tes-İş Genel Merkezi'nde düzenlenen IndustriALL Küresel Sendika Federasyonu Nükleer Enerji ve Elektrik Enerjisi Sektör Toplantısı'nda konuşan Kumlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den sendikal tazminat ve kuruculuk şartları ile ilgili maddelerin yeniden görüşülmesi için yasanın TBMM’ye geri iade edilmesini talep etti.

Meğer Türk-İş yalnızca iki maddeye itiraz ediyormuş
TBMM'de kabul edilerek onay için Cumhurbaşkanlığına gönderilen Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun Üçlü Danışma Kurulu'nda tarafların asgari müştereklerde birleştiği kanun metni olmadığını ileri süren Kumlu, metnin Bakanlar Kurulu'nda ve komisyonlarda değişikliğe uğradığını savundu.

Yasanın bu şekilde onaylanmasının ciddi hak kayıplarına ve kaosa yol açacağını iddia ederek, buna ilişkin itirazlarını Cumhurbaşkanlığına taşıdıklarını anlatan Kumlu, "Dileğimiz Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kanunun sendika kuruculuğunda 'Sendikanın kurulacağı iş kolunda çalışır olmak' ve 'Türkçe okuryazar olmak' zorunluluğunu kaldıran maddesiyle 30 ve daha az işçi çalıştıran iş yerlerinde sendikal tazminat hakkını kaldıran maddesini yeniden görüşülmek üzere TBMM'ye iade etmesidir" şeklinde konuştu.

Türk-İş’in kısmi itirazının aksine saldırı daha büyük
Söz konusu bu iki maddenin dışında bütünü itibariyle bakıldığında sendikal hak ve özgürlüklere yeni barajlar ve engeller getiren, emekçilerin pek çok hakkını gasp eden AKP’nin işçi düşmanı yeni yasasına, Türk-İş’in yalnızca bu iki başlıkta itiraz etmesi dikkatlerden kaçmadı.

Hâlbuki Türk-iş’in kısmi itirazının ötesinde yeni yasayla birlikte Türkiye’deki çalışma ilişkilerinin bir gerçeği olan ve fiilen uygulandığı bilinen taşeron, güvencesiz, esnek ve geçici çalışma biçimine dayalı olan esneklik paradigması doğrultusunda toplu iş ilişkileri alanı yeni bir yasal düzenlemeye tabi kılınmakta.

Dolayısıyla Türk-İş’in kısa vadede hesapladığı çıkarlarının aksine AKP eliyle hegemonyasını arttıran sermaye, işçi sınıfına çok daha ciddi boyutlarda saldırmakta. Türk-İş’in takındığı bu kısır tavır ise söz konusu yasanın gerisindeki zihniyet algısının ve işçi sınıfına karşı yapılan ciddi saldırıların bütünlüklü değerlendirilmesini engellemekten öteye gitmiyor.

(soL- Haber Merkezi)