Günde 5 işçi ölümü meclise yetmedi: İşçilerin hayatı özel şirketlere emanet!

Mecliste “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” görüşmeleri sürerken, meclis bahçesinde taşeron olarak çalışan bir işçinin hayatını kaybettiği Türkiye’de, işçi sağlığı artık özel şirketlerin insafına terk edildi.

AKP’nin işçi sağlığı denetlemelerini özel şirketlere devrettiği yeni “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu”, zaten olmayan işçi sağlığı önlemlerini iyiden iyiye yok edecek.

Meclis Genel Kurulunda “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı” görüşülürken, TBMM'nin atık su gideri çalışması sırasında meydana gelen göçüğün altında kalan işçi hayatını kaybetti.

İş yeri denetimi ve uzmanlar “özelleştirildi”
Görüşmeler sırasında mecliste bir işçinin iş cinayeti sonrasında hayatını kaybettiği “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” Meclis Genel Kurul’da kabul edildi.

Yasa ile birlikte AKP, iş yeri denetimlerini devlet yerine özel şirketlere devrederken, özel şirketlerin yetiştireceği uzmanlar ise artık Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ile Türk Tabipleri Birliği yerine bir şirketin ticaret yasası hükümlerine göre açtığı kurumda eğitim görecek.

"'İş cinayetleri neden olur sorusu' sınıf mücadeleleri ile netlik kazanıyor"
Konuya ilişkin soL’a konuşan İşçi sağlığı konusunda uzman isimlerden Doç. Dr. Emre Gürcanlı, söz konusu yasa tasarısının işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunu yalnızca teknik boyuta indirgediğine dikkat çekti.

“Konunun en önemli boyutları, ancak çalışma yaşamındaki iyileştirmelerle ve özel olarak İş Kanunu’ndaki emekten yana düzenlemelerle çözülebilecekken, bu alanı piyasalaştıran, sorumlulukları “işveren vekilleri” sıfatıyla “iş güvenliği uzman ve yardımcılarına” nasıl yıkarız saikiyle hazırlanmış bir yasa karşımıza çıkarılmıştır” diyen Gürcanlı, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin “teknik” boyutları da olan, ama bu boyutu tali önem arz eden toplumsal bir konu olduğunu dile getirdi.

Hiyerarşinin en üst noktasına sınıf mücadelelerinin konulması durumunda “iş kazaları neden olur?” sorusunun daha da netlik kazanacağını belirten Gürcanlı şöyle konuştu:

“İşçi sınıfının daha az ücretlerle, daha fazla çalıştığı, çalışma saatlerinin belirsiz olduğu, taşeronlaşma, güvencesiz ve güvensiz çalışma yaşamının tali değil, geleneksel üretim yapısının yerini alan asli emek rejimi haline geldiği, bir süreç yaşanmaktadır. Bu sürecin önemli bir boyutu da, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda emekçi sınıfların kazanımlarını kaybetmesi, daha fazla ve daha şiddetli iş kazaları ve meslek hastalıklarının kurbanı olmasıdır.”

“Meclis bahçesinde bir işçi ölürken”
Konuya ilişkin soL’a değerlendirmede bulunan İstanbul İşçi Sağlığı Meclisi üyesi Murat Çakır ise, yasanın meclis bahçesinde ölen taşeron işçi ile birlikte düşünülmesi gerektiğini söyledi.

“İşçilerin hayatını koruyacağım diyen bir meclisin bahçesinde taşeron olarak çalıştırılan bir işçi ölüyorsa yasayı tartışmanın da bir anlamı yoktur” diyen Çakır, yaşanan bu olayın ülkeyi yönetenlerin işçilerin hayatına verdiği değeri de yasanın amacını da gözler önüne serdiğini ifade etti.

(soL – Haber Merkezi)