Zamanımız daralıyor (Nevzat Evrim Önal)

Bu ülkenin aydın, ilerici halkının, Haziran'da ayağa kalkmış olan halkın kısa sürede çok güçlü bir tepki göstermesi gerekiyor, zira AKP'nin yekpare yapısının dağılacağı ve daha parçalı, dolayısıyla daha esnek bir düzenin kurulacağı, siyasetin de muhtemelen bir süre boyunca koalisyonlarla yapılacağı bir döneme giriyoruz.

Esneklik ve verimlilik arasında her zaman bir "trade-off" vardır. Birinde ilerlemek için diğerinden feda edersiniz. AKP çok verimli, çok amaca yönelik, uzmanlaşmış diğer yandan çok rijit, farklı işlerde kullanılma becerisinden tamamen yoksun bir aletti. Burjuvazinin çıkarlarını ilerletmek ve işçin sınıfına her alanda, devletin tüm güçleriyle saldırmak için dizayn edilmişti. Dolayısıyla halkın ayaklandığı, düzene topyekûn karşı çıktığı bir durumu yönetemezdi. Dizaynı buna müsait değildi.

Haziran'ı bu yüzden yönetemedi. Erdoğan bir manyak, etrafındakiler de ondan tırsmış emir kulları olduğu için değil. Dizaynı buna müsait olmadığı için, salt amaç odaklı ve rijit olduğu için.

Şimdi bu ülkede siyaset ve devlet yeniden yapılandırılıyor. Öznenin Amerikan emperyalizmi olması kimseyi şaşırtmasın ve özel olarak, kendinde ve sadece buna odaklı bir öfke yaratmasın. Bu ülkede hep böyle oldu. Bütün darbeler, Özal'ın yükselişi, Derviş dönemi ve AKP'nin yükselişi... ABD hepsinde bir, çoğunda baş aktördü. Şimdi de olacak? Ne demişti İstanbul'un görevden alınan emniyet müdürü Çapkın, hani şu Haziran'ı gaza boğmaya çalışan katiller sürüsünün saha komutanı Çapkın? "Nasıl geldiysek öyle gidiyoruz."

Evet, nasıl geldilerse öyle gidiyorlar. ABD'nin belirgin derecede müdahil olduğu çirkin siyaset oyunlarıyla.

Halkın ilerici, aydınlık, bağımsızlıktan yana kesimi 2001-2002 döneminde AKP'nin önlenebilir yükselişini krizin getirdiği altüst oluş yüzünden paralize olmuş bir halde izlemişti. Şimdi de bu adamların şirazesinden çıkmış gericiliği karşısında paralize olmuş halde, başka gericiler ve emperyalizm tarafından tasfiye edilmelerini izliyor.

Bu durumun devamı, Haziran'da ayağa kalkan ilericiliğin salt seyirci kalması, büyük bir başarısızlık manasına gelir. Büyük bir fırsat kaçar, çünkü mücadele edilmeden hiçbir şey kazanılmaz.

Düzen yeniden yapılandırılırken oluşacak olan çatlaklar, ortaya çıkacak fırsatlar ilerici, aydınlıktan ve bağımsızlıktan yana olan halkımızca değerlendirilmelidir. Dediğim gibi, daha esnek, parçaları daha kolay değiştirilen bir makine kurulacak. Bu makinenin daha kuruluşunda istikrarsız olması sağına soluna, veya sağına değil soluna, yarın öbürgün makineyi kırıma uğratacak parçalar sıkışmış halde inşa edilmek zorunda kalınması halkımızın elindedir.

Üstelik bu yeniden yapılandırma örgütsüz bir insan için çok sarsıcı bir biçimde yaşanabilir. Eğer AKP'nin izleyeceği siyasi hattın ideolojik çerçevesi bugün Star, Akit, Yeni Şafak ve Akşam gazetelerinin attığı manşetlerde sergilenen çerçeve olursa yani Erdoğan arkasında olduğunu varsaydığı seçmen kitlesiyle bu kez ABD'ye Van Minüt çekmeye kalkarsa da tasfiye olmaktan kurtulamaz. Ama tasfiyesinde şu an yedekte tutulan bütün yöntemler de kullanılabilir hale gelir. Sermaye düzeninde en korkunç sonlar, emperyalizm eliyle güçlenen ve sonra onunla itiş-kakışlı pazarlıklara oturmaya çalışan tek adamların sonlarıdır. Son yirmi yıllık tarih Miloşeviç'ten Saddam'a böyle örneklerle doludur.

Böyle uç olasılıklarda Haziran'da ayağa kalkmış olan halkımızın, salt AKP'yi tasfiye ediyor olduğu için Amerikan emperyalizmine hayırhah bakar, hatta taraftar olur hale gelmesi Türkiye için bir felaket olur. Unutulmamalı ki, şu ana dalaşa tutuşmuş gerici kanatların her ikisi de son tahlilde Amerikan beslemesidir.

Bu yüzden Haziran'da ayağa kalkmış olan halkımız derhal ve bütün gücüyle siyasette bir taraf olduğunu, herhangi bir burjuva partinin seçmeni değil, basbayağı kendi başına bir taraf olduğunu göstermelidir. Bunun ilk fırsatı yarın Kadıköy'de yapılacak mitingden yükselecek olan Hükümet İstifa sesidir muhtaç duyacağı örgütlülük için ise Sol Cephe mevcuttur.