Yokluğunun 28. Yılında Cigerxwin (Özkan Öztaş)

Eserlerinde yoksulluğu, işçileri, köylüleri, ezilen Kürt halkını işleyen Marksist Kürt şairi Cigerxwin, 1903 yılında Mardin’in Gercüş (bugün Batman’a bağlı) ilçesinde dünyaya gelir.

1. Paylaşım Savaşının başladığı yıllarda Suriye’ye göç etmek zorunda kalan Cigerxwin’in asıl adı Şehmuz Hasan’dır. 1914 yılında Suriye’nin Amude şehrine göç eden Cigerxwin, 1921 yılında Suriye’de İlahiyat Fakültesini bitirerek din görevlisi olarak işe başlar. Kürtlerin din âlimlerine ve dini liderlerine Seyda adını verdiklerinden dolayı, Seyda Cigerxwin olarak da bilinir.

Çocukluk yıllarında ağaların, beylerin yanında ırgatlık, çobanlık yapan Cigerxwin bu süreçte türlü sıkıntılar çekmiş, ağalığa ve beyliğe karşı kin tutmuştur. Hem Suriye hem de Türkiye’de çeşitli yerleri gezen şair, Kürtlerin çektikleri sıkıntıları görmüş ve nedenlerine dair kafa yormuştur.

1. Dünya savaşı sürecinde hayatı değişen ve ülke değiştiren Cigerxwin’in hayata dair bakış açısının ve fikirlerinin değiştiği dönem de 2. Dünya Savaşına denk düşer. Dönemin silahlanma yarışında, açlığı ve yoksulluğu gözlemleyen şair sürece dair sınıfsal araştırmalar yapmış ve Marksizm fikri ile tanışmaya başlamıştır.

1937 yılında Xoybun adındaki Kürt örgütünde yer alan Cigerxwin Hawar adlı dergide Şehmuz Hasan ismi yerine Cigerxwin mahlasını kullanır. Kürtçede ciğeri yaralı, dertli kişi anlamına gelen Cigerxwin, bu mahlasla halkının dertlerini ve çilelerini kaleme almaya çalışmıştır. Şair bununla da kalmamış halkların bu çilelerden kurtulmalarının yollarını sorgulamış ve buna işaret etmiştir.

2. Dünya Savaşı sürerken SSCB’yi takip eden ve Nazi faşizmine karşı nefret bileyen şair, bu dönemde halkların bağımsızlık ve kurtuluş seçeneği olan sosyalizme dair okumalar yapmıştır.

1946 yılında Suriye’de Kürtlerin yoğun yaşadığı bir yer olan Kamışlı iline geçen Cigerxwin, Civata Azadî û Yekîtîye Kurd (Özgürlük meclisi ve Kürt birliği) örgütünü kurar.

1948 yılında Suriye Komünist Partisi’ne üye olan şair siyasi görüşleri ile güçlü kalemini birleştirmiş, işçi sınıfını, köylüleri anlatmaya, aydınlatmaya çalışmıştır.

Kitaplarını Divan olarak derleyen şairin 8 adet divanı vardır. İlk divanı olan Prisk û Peti 1945 yılında basılmıştır. Bu çalışmanın ardından Sewra Azadî (Özgürlük Devrimi 1954, Irak), Kime Ez (Kimim Ben 1973, Suriye), Ronak (1980, İsveç), Zend-Avesta (1981, İsveç), Şefaq (Şafak, 1982), Hevi (Umut, 1983, İsveç), Aşiti (Barış, 1985, İsveç) kitapları okuyucularla buluşmuştur.

Bunların haricinde iki öykü kitabı, sözlük ve Kürdistan Tarihi adında çalışmaları da mevcuttur.

Türk okuyucular Cigerxwin’in eserleriyle ilk kez 1976 yılında tanışır. Gani Bozarslan tarafından Türkçeye çevrilen “Lenin Şafağı” adlı eser sayesinde Türk okuyucular da "Kürtlerin Nazım Hikmet’ini" tanıma fırsatını bulmuşlardır.

Genel olarak edebiyat dünyasında Kürtlerin Nazım’ı olarak tanınan Cigerxwin’in eserleri Nazım, Lorca ve Neruda gibi “sosyalist gerçekçi” eserlerdir.

Yazdığı şiirleri dünyanın yoksullarına adayan şairin Lenin’e ve Stalin’e yazdığı şiirleri de mevcuttur. Savaşların tek galiplerinin zenginler olduğunu ifade eden şair savaşa karşı barışı diretir. Yazdığı aşk temalı şiirlerinde de Nazım gibi aşk teması ile toplumun gerçeklerini, sıkıntılarını buluşturan şairin Ezop tarzı fabl şiirleri de vardır.

Şiirlerinde özgürlüğün ancak sömürünün, ağaların ve beylerin olmadığı bir dünyada mümkün olabileceğini, bunun için de dünyayı emekçilerin yönetmesi gerektiğini dile getirir (Egemen olacağız demire/ Tanıyacağız birbirimizi/ Biz tüm yaşayanlar/ Toprağı deşip çıkartacağız içinden/ Gizli olan ne varsa./ O zaman ey güzel su, duru su!/ Herkes için mülk, mal olursun/ Zulüm ve zorbalığın kalmaz hiç).

Dünyaca ünlü bu Marksist Kürt şair, siyasi olarak yaşadığı sıkıntılı süreçlerin birinde -1963 yılında- Şam’da tutuklandı. Bunu izleyen yıllarda sürekli başka ülkelerde yaşamak zorunda kalan Cigerxwin Irak, Lübnan ve İsveç’te bulundu.

22 Ekim 1984 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yaşama veda eden şair ardında tam 16 tane Kürtçe eser bıraktı. Ölümünün ardından Suriye’nin Kamışlı vilayetine gömülen Cigerxwin yaşamını dünya halklarının kardeşliğine adamıştır. Bugün Kürtlere ve dünya halklarına yaptığı “Sömürenlere ve savaş çığırtkanlarına karşı birleşin” çağrısı hala geçerliliğini korumaktadır. Bu nedenle bugün Cigerxwin, ölümünün 28. yılında hala aynı canlılıkta ve heyecanla okunuyor. Hala işçiler ve köylüler için yazdığı şiirler bir bayrak gibi önümüzde duruyor.

Yazının son sözünü Cigerxwin’e bırakarak bitirelim…

Pamuk
Gözyaşlarımızla sularız seni ey pamuk,
Bu eller açtırır, bu adamlar güzelleştirir seni,
Elde kazma, elde kürek bütün işlerin bizim omuzlarımızda,
Türküler çağırarak üretiriz seni,
Altın babalarına varırsın sonunda,
Pamuk! Bizim toprağın ürünüsün sen,
Oysa biz meteliksiz ve çıplağız,
Ne kadar yüksekmiş kıymetin bilememişiz,
Cahil ve köylü olduğumuz içindir bu yoksulluğumuz,
Yüzde bir kadarını da kazandık mı, razı geliriz!
-------------------------------
Kürdler ve Acemler kardeştirler,
Düşmanlar yalnız kölecilerdir
Türkler ve Araplar arkadaştır.
Düşmanlar Seyit ve Bayar’dır.
Biz satılmışız, sopa ve dolar`a
Onların başı koparılmalıdır
İşçi ve köylüler tarafından
(İkinci Divan , Özgürlük Devrimi – 1954)
---------------------------
Ey Robson yoldaş
Benimle senin derdin dertlerin en ağırı,
Egemenlik başlayalı dünyada,
Kimi insanlar derebeyi, hanedan oldular,
Kimisi de yoksul, perişan boyunduruk altında.
Marks ile Engels dertlerimize derman oldular.
İki bilge insan işçi sınıfına önder oldular.
Onlar ki ölümsüzdürler, bize yol gösterdiler,
Onların yolunda kavga verilince uyandı işçiler
Gün doğdu, gün doğdu
(İkinci Divan – Özgürlük Devrimi – 1954)

[email protected]