İslam emperyalizmi tartışılıyor

Nuray Mert bugünkü köşe yazısında, son dönemde gündeme getirilen "İslam Barış Gücü"nü tartıştı. Mert, "güçlü müslüman ülkelerin" başı çekeceği bu oluşum için "Bu neo-Osmanlı hayali değilse nedir" diye sordu.

Nuray Mert Milliyet'teki köşe yazısında bugün "İslam emperyalizmi" kavramını tartıştı. Arap dünyasındaki gelişmeler çerçevesinde bir "İslam Barış Gücü" oluşturulmak istendiğini hatırlatan Mert, bu girişimin yeni Osmanlıcılık'la bağlantısı üzerinde durdu.

Mert yazısında, Batılı ülkelerin Ortadoğu'ya doğrudan müdahale etmeye çekinir hale geldiğinden ve bu nedenle bölge ülkelerini ve İslam'ı yeni müdahaleleri için daha fazla kullanmak istediklerinden söz etti. Libya'ya NATO müdahalesinin önünü açan Birleşmiş Milletler kararının çağrısını Arap Birliği'nin yapmasına özen gösterildiğini yazan Mert, Suriye'de de başrolü Türkiye'nin oynamasının istendiğini dile getirdi.

Müdahale meşru değil
Nuray Mert, müslüman ülkelerin askerlerinden kurulacak bir uluslararası gücün ya da çeşitli ülkelere başka bölge ülkelerinin müdahalesinin gayrimeşru olacağını şu sözlerle ifade etti:

"Müdahale edilen ülkelerde, sorunların, kendi toplumlarının demokratik işleyişi içinde çözülmeyip, İslam adına müdahale edenler tarafından çözülmesi nasıl bir anlayıştır? Böyle bir oluşumun, ‘ülkelerin iç işlerinde çıkan anlaşmazlıklar için de devreye girmesi’ni düşünenler bile olduğuna göre, demokrasi tamamen rafa kalkacak demektir. Hangi İslam ülkeleri, hangi meşruiyetle, hangi İslam anlayışı adına birbirlerinin işlerine karışacak?"

Son günlerde İkinci Cumhuriyet ordusunun kuruluşunu coşkulu bir biçimde kutlayan liberal ve islamcı yazarların "sivilleşme" söylemine karşın, İslam emperyalizmi yöneliminin yeni bir militaristleşme dalgasını beraberinde getireceği saptamasını yapan Mert, yazısını şu cümlelerle sürdürdü:

"Türkiye’de muhafazakar kesimin militarizmle mücadele ettiği hayaline kapılanların, bu çevrenin, ordunun laiklik eksenli vesayet anlayışından uzaklaşması durumunda, militarizmle sorunları olmadığını görmeleri gerekiyor. Başı secde gören bir Genelkurmay Başkanı ve böylece milletin değerleri ile barışık bir ordunun gücünü desteklemek anlayışı açıkça ifade ediliyor. Zaten emperyal heveslere kapılan bir ülkede, militarizmle baş edilmez. Bir militarist anlayışın yerini bir başkası alır o kadar."

Devletin yeni söylemi
Emperyal yönelimlerin, on yıllardır süregelen "milli menfaatler" söyleminin yerine "uluslararası görevlerimiz" söylemini geçireceğini belirten Mert, artık "Zaten etrafımız düşmanlar ile çevrili, birlik ve beraberliğimizi bozmayalım" söyleminin yerini, "müslüman dostlarımıza karşı bunca vazifemiz varken, çatlak ses çıkmasın" söyleminin alacağını yazdı. Başka bir ifadeyle, emperyal hayaller "milli çıkarlar"ın yerine "tüm İslam aleminin çıkarları" söyleminin geçirilmesinden beslenecek.

"İslam kardeşliği" gündemden düşmüyor
Nuray Mert'in yazısında işaret ettiği söylemin bir örneği, başka bir bağlamda, Ali Bulaç'ın bugünkü köşe yazısında bir kez daha yer buldu. "İslam Kardeşliği" başlığını taşıyan yazı, "Türk ve Kürt milliyetçilerinin 'Bize İslam kardeşliğinden bahsetmeyin, kardeşlik sorunu çözmüyor' dediği bir dönemden geçiyoruz" cümlesiyle başlıyor. Daha ilk cümlesiyle, cemaatçilik-ümmetçilik kavramları yerine toplumculuk ve yurttaşlık kavramlarından hareket edenleri "milliyetçilik"le suçlayan Bulaç, yazının geri kalanında islam kardeşliğinin Kuran'daki temellerini tartışıyor.

Dünya Barış Günü'nde yayımlanan bu makalede Bulaç'ın şu sözlerinin, Mert'in altını çizdiği İslam emperyalizmi arayışlarıyla uyumluluğu da dikkat çekici:

"Müslümanlar barışı, kardeşlik ve dayanışmayı tesis etmeyecek olurlarsa, kardeşlikleri sahici olmayacağından kendilerini dış düşmana karşı koruyacak mukavemet güçleri de kalmaz. İnkâra, ahlaki dejenerasyona, hak ve hukuk ihlallerine karşı mücadele edemezler. Bu da onların Allah'ın azabına müstahak olmalarına sebep olur."

(soL - Haber Merkezi)