Gerici yazardan Diyanet İşleri Başkanı'na: Hayatı fuhşiyatla dolu bir adama, nasıl onore edici bir mesaj yollarsınız

Yandaş Akit yazar Ali Karahasanoğlu bugünkü yazısında Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'a "geçmiş olsun" diyen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez için "Hayatı fuhşiyatla dolu bir adama, siz “Diyanet İşleri Başkanı” sıfatı ile.. Nasıl onore edici bir mesaj yollarsınız? " ifadelerini kullandı.

Gerici Akit Gazetesi'nin yazarı Ali Karahasanoğlu bugünkü yazısında Ahmet Hakan'a geçmiş olsun diyen Diyanet İşleri Başkanı Mehmek Görmez'i hedef aldı.

Karahasanoğlu, Akit'te yazdığı "yazıklar olsun" başlıklı yazıda Ahmet Hakan'a "Hayatı fuhşiyatla dolu bir adam" ve "Akılsızlığı zirve yapan adam" şeklinde tanımlamalarda bulunurak "Diyanet işleri Başkanı, 'Geçmiş olsun' derse.. Bu ne anlama gelir? Bunun anlamı, o haramların hepsine..  O ahlaksızlıkların hepsine.. 'Olur' vermek değil midir? 'Ramazan günü oruç tutmayabilirsiniz' fetvası vermek değil midir? 'Şarap içebilirsiniz' demek değil midir? 'Bir gün şu manken ile.. Ertesi günü diğer manken ile.. Evlilik dışında da olsa.. Birliktelik yaşayabilirsiniz..' demek değil midir, bu?" ifadelerini kullandı.

Karahasaoğlu, Ahmet Hakan'a hakaretlerini sıraladığı yazısını ise "Onun saygın birisi gibi görülmesine sebep olacak mesaja nasıl imza atabilir? Nasıl?" sözleriyle sonlandırdı.

Karahasanoğlu'nun yazısı şu şekilde:

Küçücük bir haber..

İki satır.

Ne kadar içimi acıttı, bir bilseniz.

Hani her şeyi bırakıp, kuş uçmaz, kervan geçmez yerlere gidesim geldi..

Herkesten uzak.. Kimsenin yüzünü görmeyeceğim yerlerde, hayatımı tamamlamak isteyeceğim kadar..

Büyük bir hayal kırıklığı yaşadım..

Biz kimlere güveneceğiz?..

Kimlerle yola çıkacağız?..

Kimlerle?.. 

Neydi beni bu kadar üzen o haber?

AK Partili bakanları, milletvekillerini geçiyorum.. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i hiç kaale bile almıyorum.. SP Genel Başkanı Mustafa Kamalak’ı es geçiyorum.. Dindar kimlikli şu ismi, bu ismi anmak bile istemiyorum..

Ama Diyanet İşleri Başkanı denilince..

Orda duruyorum.. 

Hem de.. Kaskatı donmuş durumda..

Hürriyet’in yazdığına göre, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Ahmet Hakan’a “Geçmiş olsun” demiş..

Olur mu böyle bir şey?

Olabilir mi?

Daha 3 ay önce..

Kimsenin orucunun sorgulayıcısı değiliz ama..

Sağda solda, “Esas Müslüman biziz” havaları atıp.. Yaltakçısı bir utanmaza,“Akit’teki İslamcıların ibadetsizliklerini gördüğüm için, ordan ayrıldım”diye iftira attıran..

Ama kendisi, oruç tutmayan..

Tutmadığı da fotoğrafları ile ispatlanan..

Kendisi de bu durumu kabul eden..

Bir adama, Diyanet İşleri Başkanı, “Geçmiş olsun” derse..

Bu ne anlama gelir?

Ramazan günü, oruç tutulmadığını ispat eden sofradaki bardaklarda içki var mıydı, yok muydu tartışmasına hiç girmeyelim..

Kendisi, Ramazan dışında şarap içtiğini zaten ikrar ediyor..

Bu da bir yana.. “Evinde kendi kendine şarap içiyorsa.. Kime ne?” diyebilir, belki görmezden gelebilirsiniz..

Peki.. Zuhal Olcay.. Başak Sayan.. Pelin Batu.. Perihan Ünlücan.. Devin Özgür Çınar..  Nehir Erdoğan.. N. Kübra Akalın.. Dr. Banu Çiftçi.. 

Ve benim Google aramamda atladığım bir dizi kadın ile..

İslam’ın yasak kıldığı gayrimeşru birlikteliği yaşayan..

 Hatta zaman zaman, o birlikteliği sokakta araba içinde bile sergileyecek kadar pervasız bir adama..

Bu yaşadıklarını da, “Kimsenin benim özel hayatıma karışma hakkı yoktur”ukalalığı ile savunan bir adama..

Diyanet işleri Başkanı, “Geçmiş olsun” derse..

Bu ne anlama gelir?

Bunun anlamı, o haramların hepsine.. 

O ahlaksızlıkların hepsine..

“Olur” vermek değil midir?

“Ramazan günü oruç tutmayabilirsiniz” fetvası vermek değil midir?

“Şarap içebilirsiniz” demek değil midir?

“Bir gün şu manken ile.. Ertesi günü diğer manken ile.. Evlilik dışında da olsa.. Birliktelik yaşayabilirsiniz..” demek değil midir, bu?

Çok mu abartıyorum?

Hayır..

Müslümanların ortak derdidir bu..

Belki de en büyük dertlerinden birisidir..

Aşağılık kompleksi..

Sergiledikleri tavra, ne anlamlar yüklenileceğini hiç düşünmeden pervasızca yapılan hareketler..

Müslümanın dik duruşuna zarar veren “Biz radikal değiliz.. Biz de sizdeniz.. Katı değiliz, hoşgörülüyüz” ezikliği..

İslam’ın emirlerine yapılan saygısızlıkları hoşgörmeye, kimin hakkı var?.. 

Diyanet’e çok büyük misyonlar yükleyen, dindar halkımızın nezdinde.. 

Beş para etmez adamları onore etme girişimlerini sergilemeye, Diyanet İşleri Başkanı’nın ne hakkı var?.

Hiç abartmıyorum..

Mütedeyyin insanlar içinde..

En son eleştireceğim bir din görevlisine.. Bugüne kadar hep saygı ile andığım bir insana..

İçim acıyarak bu eleştiriyi yapıyorum..

Kahrolarak, bu yazıyı yazıyorum.

“Geçmiş olsun” dediğiniz kişi..

“Diyanet İşleri Başkanlığı için.

Şahsınız için..

Teşkilatınız için, şu yazıyı yazmıştı, bunu söylemişti” dememe hiç gerek yok.

Şahsınıza hakaret ettiği halde..

Bir gazetecinin başına bir dert geldiğinde..

Nefsinizi yenerek, ona “Geçmiş olsun” demeniz, eleştirilecek değil..

Tam aksine övgü ile bahsedilecek bir tavırdır..

Ama..

Hayatı fuhşiyatla dolu bir adama, siz “Diyanet İşleri Başkanı” sıfatı ile..

Nasıl onore edici bir mesaj yollarsınız? 

Gençliğimize örnek olması gereken bir din görevlisi..

Ahlaksızlığı zirve yapan..

Babası müftü.. Kendisi İHL kaçkını olduğu için.. Dindar camiada tanınan birisinin..  

Gençlerimizin en çok eleştirdiğimiz kız-erkek ilişkilerindeki sululuklarına örneklik teşkil edecek hareketlerini görmezden gelip..

Onun saygın birisi gibi görülmesine sebep olacak mesaja nasıl imza atabilir?

Nasıl?

Nasıl? 

Nasıl?