Aydın Doğan 2 yıl sonra konuştu: Penguen belgeseli şapşallıktı

Aydın Doğan yaptığı açıklamada, Haziran Direnişi'nin ilk günlerinde penguen belgeseli yayınlayan kanalı CNNTürk'ün yaptığının 'şapşallık' olduğunu söyledi.

Aydın Doğan, Haziran Direnişi başladığı sırada Doğan grubu yayınlarından CNNTürk'te penguenlerle ilgili belgesel gösterilmesi konusunda ilk kez konuştu. Doğan, "O tamamen bir şapşallık. Yani bir kasıt falan değil" dedi. Doğan, protestolara neden olan belgesel yayını konusunda Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı olan kızı Begümhan Doğan Faralyalı'nın "Ne yapıyorsunuz siz? Belgesel yayınlıyorsunuz" diyerek kendisini uyardığını söyledi.

T24'den Sinem Babul'un haberine göre Aydın Doğan bu açıklamayı, görüşleri nedeniyle işsiz bırakılan gazetecileri ve bu bağlamda medyaya yapılan baskıları ele alan "Persona Non Grata" adlı belgeselde dile getirdi. Belgeselde, görüş, haber ve yazıları nedeniyle işsiz bırakılan gazetecilerin hikâyeleri, kendi anlatımlarıyla dile getiriliyor.

Aydın Doğan'ın T24'teki açıklamalar şöyle:

(Gezi olayları sırasında CNN Türk'te penguen belgeseli gösterilmesini değerlendiriyor) O tamamen bir şapşallık. Yani bir kasıt falan değil. Gece 12’den sonra yahut gece yarısından sonra tam saati bilmiyorum, otomatiğe bağlıyorlar. Geceye bir kişi kalıyor. Ötekiler programı otomatiğe bağlamış gitmişler. Sabahleyin benim en küçük kızım holdingin Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan da geldi "Ne yapıyorsunuz siz" dedi, "Ne yapıyoruz" dedim. "Belgesel yayınlıyorsunuz" dedi. Ondan sonra, erken saatte bunu söyledi. Biz oradan fark ettik. Meslek kazası olmuştur. Hiçbir kasıt yoktur. Hükümet bunu o dönemde kasten yaptılar dediler. Hayır biz öyle şeyde değil, tamamen mesleki bir hatadır.

36 yıldır gazete sahipliği yapıyorum. Ne 28 Şubat döneminde, ne de bu siyasi iktidar döneminde, ne de bundan önceki siyasi iktidarlar döneminde ben grubumdan hiçbir gazeteciyi  baskıyla ya da başkalarının isteğiyle kurumumdan atmadım. 2007 yılından sonra bizim grubumuz, hepinizin bildiği gibi o konuda fazla şey yapmayacağım, bir vergi belasıyla fazla haksız yere, hiç olmadık yere fazla sıkıştırıldı. Biz de küçülelim diye başladık ve gazetelerimi satmak istedim. Milliyet ile Vatan’ı ve Star’ı sattım. Zamanın ruhu diyeyim buna.

Bir önemli ölçüde yandaş diyorlar ama ben onu sevmiyorum.  Hükümet yanlısı yayın organları çıkt. Reklamların bizim gruplar tarafından alınmasını mesele etmeye başladılar. Biz bu endişeyle ekonomiye gidelim malesef gazetelerde ve televizyonlarda ekominin birinci yolu da insan tasrrufundan geçiyor. Biz de o bakımdan epeyce arkadaşımızla istemeyerek yollarımızı ayırdık. Zaman zaman bağrımıza taş basarak kırgınlıklar küskünlükler oluyor. Çok sevdiğimiz arkadaşlarla yollarımızı ayırmak durumunda kalıyoruz. Bu da bizi üzüyor ama ne yapalım. Çoğunluğun  geleceği için bazı azınlıklardan fedakârlık ediyoruz. Bütün bunların sonunda ben 36 yıldır hiç hata yapmadım demiyorum. Ben de sütten çıkmış ak kaşık değilim. Ne hataları yaptık. Gazetelerimde de ne hatalar vardır. Mutlaka.

Vergiyi hiçbir şart altında bana haklıdır dedirttiremezsiniz ama vergiyi de daha fazla konuşmak istemiyorum. Çünkü yine ah çekeceğim o zaman bütün her şey dökülecek, onu yapmak istemiyorum. Şu an ister kes, ister kesme. Sen de beni bu vergi işinde fazla sıkıştırma. Tuluhan şekerim sen de beni çok sıkıştırıyorsun. Hadi git.