Taranta Babu, bugün yazılmış kadar güncel!

Nâzım Hikmet'in eserinden sahneye uyarlanan Taranta Babu, 29 Ocak Salı 20.30'da Caddebostan Kültür Merkezi/Büyük Salon'da seyircilerle buluşuyor. Tek kişilik oyunu sahneleyen Cansu Fırıncı'yla Taranta Babu'yu konuştuk...

soL-Kültür Sanat

Cansu Fırıncı ile Nâzım Hikmet'in eserinden sahneye uyarlanan Taranta Babu oyunu üzerine, Nâzım'ın doğum günü anısına Ocak ayı boyunca düzenlenen etkinlikler vesilesiyle söyleştik.

Taranta Babu 29 Ocak Salı 20.30'da Caddebostan Kültür Merkezi/Büyük Salon'da seyircilerle buluşacak.

Şubat ayında Cansu Fırıncı'nın yer aldığı sinema filmi çekimleri dolayısıyla oynanamayacak olan oyun Mart ayından itibaren sahnelenmeye devam edecek.

Seni Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'ndeki çalışmalarından, tiyatro oyunlarından dolayı yakından tanıyoruz aslında. Yine de hemen soralım; neden tek kişilik bir tiyatro oyunu ve neden Nâzım Hikmet'in metni?

Evet, yıllardır gerek Ankara gerek İstanbul'da Nâzım Hikmet Kültür Merkezleri'ndeki kültür sanat çalışmalarının içinde bulundum, bulunuyorum.

Tek kişilik tiyatro oyun oynama hayalim de yıllar öncesine dayanıyor. Müşfik Kenter, Genco Erkal, Zafer Diper gibi ustaların tek başlarına sahnede sergiledikleri olağanüstü performans etkilemiş olmalı beni. Bir de meslek hayatımda hep bir çıtaya gelip dayandığımda çıtayı zorlamak gibi bir huyum var. Hem ustalarla, hem yaştaşım tiyatrocularla pek çok farklı ekipte bir çok oyunda yer aldım. Tek kişilik oyun oynamaya uzun zaman cesaret edemedim. Hep erteledim. Nihayetinde içimde duyduğum heyecan, coşku galebe çaldı ve kolları sıvadım.

Neden Nâzım Hikmet'in metnini seçtiğime gelince... Onun adını taşıyan bir kültür merkezinde yıllardır üreten birine başka türlüsü yakışmazdı. Zaten her sene onun tiyatro oyunlarını okuma tiyatrosu olarak oynuyoruz. Dünyanın en büyük şairlerinden biri. Şiirleri de tiyatro sahnesinde oynanmaya çok uygun. Ayrıca dünyaya onun baktığı gibi bakıyorum. Eşit, sınıfsız, sömürüsüz bir dünya hayal ediyorum. Bu görüşe sahip olmamı onun şiirlerine, duruşuna borçluyum en çok da.

Bir de ilk tek kişilik oyunumda adı önümde dağ gibi duracaktı. Onun yamacında başlamak istedim. O komünist şair Nâzım Hikmet!

Peki, neden Taranta Babu'ya Mektupları seçtiniz?

Bu seçimin öznel tarafı benim bu şiiri çok seviyor olmam. Nesnel tarafı Mussolini İtalya'sında geçiyor olması! Şiirin kurgusunda Asya ve Afrika dillerine merak saran biri bir otel odasına yerleşiyor, odadaki komodininin çekmecelerinde Habeşli bir delikanlının Taranta Babu adındaki karısına yazdığı, fakat gönderemediği mektupları buluyor ve bu mektupları İtalya'da asla yayınlayamayacağı için bir başka ülkedeki arkadaşlarına gönderiyor. Bu mektuplarda faşizm resmediliyor, sömürgecilik hicvediliyor ama yalnızca bundan ibaret değil, aşk da var, kavuşamamanın verdiği hasret de balıklar kahve içerken süt bulamayan çocukların yaşadığı dünyaya duyulan öfke de! O kadar zenginki mektuplarda anlatılanlar, insan insanı yoksulluğa mahkûm eden bu düzenden bir kat daha nefret ediyor.

Nâzım Hikmet şiiri sanki bugün Türkiye'den dünyaya bakarak yazmış gibi. Eşit-özgür bir dünya kurulana kadar da öyle kalacak.

Siz de zaten mektupları Türkiye'de sirklerde çalışan bir palyaçonun (clown) eline geçirmişsiniz. Bu seçimdeki amaç ne? Nâzım Hikmet'in metniyle sirki, palyaçoyu bir araya getirmek sıradışı ve riskli bir tercih?

Bu fikir yönetmenim Harun Güzeloğlu'na ait. Metinde faşizm hicvediliyor, gülünç tarafları resmediliyor. Şiir metninin içinde grotesk doku, ironi, mizah bolca var. Harun'un rejisi bu dokuyu köpürttü. Elbette riskliydi. Zaten seyircili genel provaya kadar uykularımız kaçtı. Seyircili genel provada rejinin işlediğini görünce derin bir nefes aldık. Bu tercihteki dayanağımız da Nâzım Hikmet'in kendi mirasıydı. Nâzım Hikmet eserlerinde biçimsel olarak tutucu değil yenilikçi ve cesurdu. Biz de onun yolundan gittik.


Seyircinin ilgisi, tepkisi nasıl?

Elbette şiiri bilenlerle bilmeyenlerin oyunu seyrederkenki kavrayışları farklı boyutlarda oluyor. Ancak metni hiç bilmeyenlerle de bağ kurabiliyor oyun. Oyunla ilgili geri dönüşler genel olarak oldukça olumlu. Bazen az sayıda da olsa Nâzım Hikmet metni ile palyaço fikrinin yan yana gelmesinden hoşlanmayanlar oluyor. Bu onların Nâzım sevgisiyle alakalı elbette ama sanatta tutucu olmayan Nâzım'ı anlayamadıklarını gösteriyor bence.

Taranta Babu dışında yine tek kişilik bir tiyatro oyunu olan Furuğ Ferruhzâd'ı sahneliyorsunuz Oyun Sandalı ekibi olarak. Neden Furuğ?

Değil mi ki bugün kadınlara adab-ı muaşeret dersi veriliyor, madem dondurma tahrik etmeden nasıl yenir öğretiliyor, madem kadınlar sahneden indiriliyor, kadının diz kapağı tahrik edici bulunuyor madem, madem tecavüze uğrayan çocuk gelinler için 'küçüğün rızası vardı' deniliyor, madem kız çocukları gece dışarıya çıkmaları ayıp olduğu için üzerlerine kitlenen kapıların ardında can veriyor, madem kadınlara şiddet, taciz, tecavüz yüzde bin dört yüz artmış, değil mi ki kötüler kadı olmuş kadına... O zaman biz de boyun eğmeyen bir kadını şiirleri ve hayatıyla çıkarırız elbette sahneye. Bu kadar sade!

Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?

Faşizme inat Taranta Babu 29 Ocak Salı 20.30'da Caddebostan Kültür Merkezi'nde, kadına yönelik sistematik saldırıya karşı boyun eğmeyen bir kadın; Furuğ Ferruhzâd 30 Ocak Çarşamba Kadıköy Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nde. Tüm tiyatro severleri, aydınlıktan, çağdaşlıktan, emekten yana insanları bekleriz. Gelsinler ki sesimiz gür çıksın.