Fatsa ve Ünye'de altına hücum

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan Ordu Valiliği'ne, Fatsa Kaymakamlığı'ndan Ordu Büyükşehir Belediyesi'ne kadar devletleşen AKP, arkasına altın şirketini almış, Fatsa ve Ünye'nin köylerine hücum ediyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan Ordu Valiliği'ne, Fatsa Kaymakamlığı'ndan Ordu Büyükşehir Belediyesi'ne kadar devletleşen AKP, arkasına altın şirketini almış, Fatsa ve Ünye'nin köylerine hücum ediyor.

Köylüler sularının firmalar tarafından kesildiğini, yüksek tonajlı araçların doğurduğu heyelanlar sonucunda evlerinin zarar gördüğünü, ağaçların ve doğal yaşamın katledildiğini anlatıyorlar. Son aylarda bu hücuma karşı yükselen bir mücadele var.

Köylerde Haziran Direnişi'ndeki gibi kadınların yine en önde yer aldıkları görülüyor. Köyleri yağmalayan şirket kendini gizlemeyi başarıyor. Araştırdığımızda ana firmanın Londra’da bulunan Stratex International Plc adlı İngiliz firması olduğunu görüyoruz. Fatsa ve Ünye'nin köylerinde ise faaliyet yürüten aracı yerli şirketlerin adlarının Altıntepe Madencilik ve Bahar Madencilik olduğu söyleniyor. Ancak Altıntepe Madenciliğin arkasından yine Bahar Madencilik çıkıyor, onun da 2012 yılından beri web sayfasının yapım aşamasında olduğunu görüyoruz. Biz soL olarak gittik ve eylemleri örgütleyen platform sözcüleriyle ve doğaları katledilen köylülerle görüştük.

'Karadeniz insansızlaştırılacak'
Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) Yürütme Kurulu üyesi Resul Şahin, Karadeniz'de madenler, termik santreller ve hidroelektrik santrallerle bölgenin insansızlaştırılmak istendiğini söylüyor. 'Zonguldak Ereğli’de, Amasra’da, Samsun termik santraller, Sinop'da nükleer santral, Artvin ile Ordu arasında 755 tane Hidroelektrik Santrali (HES), taş ocakları, Giresun’da açılacak olan uranyum madeni, Gümüşhane Murgul'da, Artvin Cerrahtepe'de altın madenleri...' Bu tabloya göre kanserojen maddelerin salınımı bölgeyi yaşanmaz hale getirecek. Ünye ve Fatsa’nın altın maden işletmesi olan köylerinde yaşayan insanların göç edebilecekleri başka bir yer var mı diye soruyoruz, 'yok' yanıtını alıyoruz. 'Çünkü tüm Türkiye genelinde böyle bir katliam var.'

Fatsa'daki direniş son aylarda ulusal basına yansıdı. Oysa Şahin'e göre bunun dört yıllık bir geçmişi var. Her aşamada köylülerin yanıda duran DEKAP iki yıl önce Fatsa’da siyanürün zararlarıyla ilgili halka açık bilgilendirme paneli yapmış. 2013’te de şirketin yaptığı toplantıya köylülerle birlikte katılarak siyanürün zararlarını anlatmış. Ancak toplantı sonrası karşılarına Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu raporu çıkarılmış. Ordu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün nezaretinde köylülerin onayının alınması gereken toplantıda katılanlar altın madenine karşı olduklarını söyledikleri halde halk “evet” demiş gibi gösterilmiş. Ayrıca ÇED olumlu raporunu Ordu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü es geçilerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vermiş.

Şahin bunun 'hukukun katledilmesi' olduğunu söylüyor. Bilgi Edinme Yasası kapsamında talep ettikleri ÇED raporunda hukuksuzluk gözler önüne serilmiş. Yüzün üzerinde köylü dava açmış. İstanbul Metalurji Odası, Avcılar Derneği Federasyonu bu davaya müdahil olmuşlar. 'Davayı çok geniş kapsamlı düşünüyoruz' diyor Şahin, 'İstanbul Barosundan ve Fatsa’dan avukatlar davayı yürütecekler.' Bir haftaya tamamlanacak hukuki girişimde önce ÇED olumlu raporunun iptali, daha sonra verilen ruhsatların-lisansların iptali istenecek.

AKP siyanüre kefil
Sağlık riskine ilişkin daha önce yaşanmış olan deneyimler var. Uşak Eşme'de yağmurdan insanların hastalandığı ve kanlarında arsenik çıktığı tespit edilmiş. Siyanürün buharlaşarak suya karışması hem içme suyunu ve ineklerin etini sütünü etkileyecek hem de bölgenin geçim kaynağı olarak fındığı vuracak. Şahin bölgede 8 milyon fındık üreticisi olduğunu belirterek 'Fındık bu insanlar için giyim kuşam demek, çocukları okutmak demek... Eğer burada bu şirketler faaliyetine devam ederse fındık üreticisi fındığını kime satacak?' diye soruyor.

Şirketin Afrika'da beş projesi varken neden Türkiye'de dokuz projeye birden giriştiğini soruyoruz. Acaba AKP'nin devletçe sağladığı olanaklar daha mı fazla? Şahin, Tayyip Erdoğan'ın 2003’te madencilerle yaptığı toplantıyı hatırlatıyor. 'Madenciler maden aramada-çıkarmada yaşadıkları zorluklardan şikayet ettiler, bu zorlukların da burada ticaret yapmasını engellediğini ifade ettiler. Başbakan onlara şu cevabı verdi. “Sizin önünüzdeki bürokratik engelleri kaldıracağım” dedi. Nedir bunlar? SİT alanları, doğa koruma alanları, milli parklar gibi alanları ortadan kaldıracağım dedi ve kaldırdı da.' Yaban yaşamın olduğu yerde bir tane bile ağaç kesilmemesi gerekirken Orman İşletme Şefliği binlerce ağaç kesmiş ve karşılığında 'üç milyon lira' gelir elde ettiklerinden övünerek bahsediyormuş.

Şirket: 'Arkamızda devlet var...'
Ünye-Erenyurt Köyü'nden Ramiz Uçar, köylülerin yaptıkları yolu şirketin kullanmaya başlaması üzerine kadınların yol kestiklerini anlatıyor. Birkaç gün nöbet tutulmuş, jandarma ilk gece baskınında direniş karşısında geri çekilmiş. Fakat muhtara baskı yaparak yolları tekrar açtırmışlar. Jandarmanın eylemlere müdahale ederken “Burası özel mülkiyet, burayı terk edin, yoksa ceza keseceğim” dediği aktarılıyor. Oysaki madenin kullandığı arazi kamu mülkiyetinde ve şirkete kiralanmış durumda. Jandarma baskısı karşısında köylüler her yasal yolu kullanacaklarını söylüyorlar.

'Köylülerde firma ile işbirliği yapan var mı?' sorumuza Erenyurt Köyü'nden Cevat Aksu, 'Bazı muhtarların para yedikleri, başka yerde yedirilip-içirildikleri söyleniyor. Ama birkaç muhtarın dışındakilerin tamamı halkın yanında' diye yanıt veriyor. Fatsa-Ünye Doğa Koruma Platformu'ndan Ali Demirci, istihdam vaadiyle köylülerin kandırılmaya çalışıldığını ancak direnişin herkesi etkilemesi üzerine şirkette çalışanların da kendilerini sorgulamaya başladığından söz ediyor.

Platform şirkete resmen muhatap olmamış fakat Demirci'nin anlattığına göre şirket, “Bizim elimizde belgeler var, biz arkamıza devleti aldık, 49 sene daha buradayız, diğer yörelerden toprak getireceğiz, onları da burada işleyeceğiz, bizi Giresun’dan kovdular, Erzurum’dan kovdular, İzmir’den kovdular, buradan kovamayacaksınız” diyormuş.

İmam 'Bu daha başlangıç' sloganı attırdığında...
Demirci Köyü Doğa Platformu Sözcüsü Gülizar Şendur, HES’lere karşı mücadele yürütürken gelen haber üzerine bu mücadeleye katılmış. Yürüyüş kararı vermişler ve yürüyüşe katılan maden alanına girerken Rize-Pazar'da görevli bir imamın “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganını attırması çok etkilemiş. Şendur, HES’lere karşı mücadelede bu kadar büyük kalabalıkları yörede göremedikleri için üç yüz-dört yüz kişilik ilk yürüyüşün önemli olduğunu belirtiyor. Şantiyenin bulunduğu köyün komşu köylerinden kadınlar 'yarın bizim de suyumuz kesilecek' diye örgütlenerek gelmişler. Daha sonra düzenlenen mitinge birkaç bin kişi katılmış ve devamında kadınlar ellerinde sopalarla jandarmanın karşısına dikilmişler.

Şendur, Kurban Bayramı'nın üçüncü günü Fatsa merkezde büyük bir miting düzenleyeceklerini soL okurlarına iletmemizi istiyor. AKP ve MHP dışındaki tüm örgütlerin destek verdiği mitinge çağrıda bulunuyor: 'Bu mücadelede tüm kadınların özellikle, çocukların ve gençlerin bulunmasını çok istiyorum. 6 Ekim’de saat 12’de Fatsa Kaymakamlığı önünde konser ve miting olacak. Toplanma yeri saat 11’de Avrasya Hastanesi'nin karşısı.'