Adana'dan notlar

Adana’nın sorunlarını ve Belediye Başkanı Aytaç Durak’ın icraatlarını, sokaktakiler ile konuştuk…

soL (HABER MERKEZİ) Kentin ana caddelerinde dolaşan insanlardan bazıları Aytaç Durak'ın yaptığı parklardan bahçelerden bahsederken bazıları da çarpık kentleşmenin sonuçlarından, yıllar süren metro inşaatından yakındı.

Adana'da gelecek ay başlayacak olan tiyatro etkinliklerinin oyun biletlerinin dağıtılması sırasında Hacı Sabancı Kültür Merkezi gişelerinin önünde uzun kuyruklar oluşturan insanlar, kentte bir tiyatro seyredebilmek için bile saatlerce kuyrukta bekletildiklerini söyledi.

Kuyrukta tanıştığımız emekli öğretmen Filiz Günilay, Adana'da ciddi bir trafik sorununun olduğunu ve aynı zamanda da kentin merkezinde bulunan tarihi Tepebağ Mahallesi'nin de sahipsiz bırakıldığını ifade etti. Krizin herkesi etkilediğini belirten Günilay, bir emekli maaşıyla geçindiklerini ve eşine ait işyerini de kriz nedeniyle kapatmak zorunda kalacaklarını anlattı.

Adana'da bu devirde hâlâ bir metronun olmadığını, açılışı yapılan metronun geçtiği güzergahın da hatalı olduğunu belirten kamu emekçisi Yusuf Tan, seçim nedeniyle 8.5 km'si açılan metro ile çarşıya gidilemediğini söyledi.

"Simit satarken kimden memnun olabilirim"
30 yıldır Adana'da yaşayan ve geçimini simit satarak sağlayan bir emekçi ise kentteki en büyük sorunun işsizlik olduğunu ve kendisinin de bir meslek sahibi olmasına rağmen iş bulamadığını söyledi. Aytaç Durak'tan memnun musunuz dediğimiz zaman "Ben hiç kimseden memnun değilim, ben simit satarken kimden memnun olabilirim, benim yerimde olsanız siz memnun olur musunuz" diyen emekçi, kimsenin kendisine yardım etmediğini, yeşil karta başvurmasına rağmen yeşil kart alamadığını anlattı.

Newroz kutlamalarının yapıldığı alana gelen Kürt emekçileriyle yaptığımız sohbet sırasında işsiz ve dört çocuk sahibi olan Baran Akgün de, Adana'daki en büyük sorununun işsizlik olduğunu ifade etti. Belediyenin Eski Adana olarak bilinen Güney Adana'ya hiçbir şekilde hizmet vermediğini, sadece seçim dönemlerinde hatırladığını, kendilerinin insan yerine bile konmadığını belirterek, evlerini bazen atık suların bastığını anlattı.

Çukurova Üniversitesi öğrencisi olan Azad Ardahan da, AKP'nin ve Aytaç Durak'ın Adana'yı babalarının çiftliği gibi kullandığını ifade etti. Azad, Adana'nın güney ve kuzey bölgeleri arasında ciddi bir uçurumun olduğunu ve güney halkının büyük çoğunluğunun CHP, AKP, MHP gibi birçok partiden bıktığını vurguladı. Adana Valisi İlhan Atış ile ilgili olarak da Azad, üniversitede muhalif gençlerin baskı altına alındığı ve gözaltılara maruz kaldığına değindi. Adana Valisi'nin eylem yapan Kürt çocukların ailelerinin yeşil kartlarının iptal edilmesi konusundaki açıklaması konusunda, valinin bu düşüncesinin devletin bir anlayışı olduğunu, yıllardır Kürtleri açlıkla terbiye etmeye çalıştığını, insanları yokluk içinde bıraktığını, parayla satın almak için paketlerin hazırlandığını vurguladı. Devletin, işine gelmeyen insanların yeşil kartına, sağlığına müdahale edecek kadar pervasızlaştığını ifade eden Azad, son olarak haklı olanın, doğru olanın bu kadar acımasız, bu kadar pervasız olamayacağını da sözlerine ekledi.

Yoksullara uyuşturucu
Adana'da özellikle yoksul halkın kaldığı güney bölgelerinde yayılan uyuşturucu ticareti ve çeteler ciddi boyutlara ulaşmış durumda. İşsizliğin yüzde 70'lere ulaştığı bu bölgede özellikle genç nüfusun kendisini bu ağın içinde bulması çok kolay oluyor.

Çetelerin ve uyuşturucunun en yoğun gözlendiği yer olan Narlıca Mahallesi'nden kereste işçisi Münir Avras, uyuşturucunun emniyetin bilgisi ile ve bazı durumlarda direkt onun eliyle mahalleye sokulduğunu anlatıyor. Avras, Narlıca Mahallesi'nin geçmişte solun önemli mevzilerinden biri olduğunu ve bu nedenle solcu ve ilerici insanlara karşı bilinçli olarak buraların yozlaştırıldığını söylüyor.

25 yaşlarında genç bir işçi olan Özgür ise, uyuşturucu kullanımının Narlıca'da 12, 13 yaşlarına kadar düştüğünü ve buna polisin izin verdiğini, uyuşturucunun dışında işsizlik nedeniyle 10 TL'ye adam vurulduğunu belirtirken sırf adının Özgür olmasından dolayı kimsenin kendisine iş vermediğini anlatıyor.

Kürt nüfusunun yoğun olduğu Barbaros, Dağlıoğlu ve Bey Mahalleleri'nde dinci tarikat örgütlenmeleri, uyuşturucu ticareti ve çeteleşmenin topyekün saldırısına maruz kalan emekçiler ve gençler, bunun nedeninin işsizlik ve yoksulluk olduğunu söylüyor.