Türkiye'de engelli kadın olmak

3 Aralık, 1992 yılından bu yana Birleşmiş Milletler tarafından Uluslararası Engelliler Günü olarak kabul ediliyor. Engelliler her yıl 3 Aralık tarihinde “hatırlanmakta”, o gün hükümetler ve sivil toplum kuruluşları tarafından çeşitli etkinliklerle bu olguya dikkat çekilmeye çalışılıyor.

Türkiye’de de engelli olmanın zorlukları hemen her gün, her alanda can alıcı bir biçimde gözler önüne serilirken, yine bir 3 Aralık’ta devlet erkanından temsilcilerin de katıldığı çeşitli etkinliklerde engelli vatandaşlar bir araya getirilerek, onlara “güzel bir gün” yaşatıldı. 4 Aralık’ta ise bu insanlar yine eski zor yaşam koşullarına geri dönecekler.

Peki, Türkiye’de hem kadın, hem de engelli olmak nasıl bir şey? Bu soruya verilebilecek basit ve kısa yanıtların ötesine geçmek gerekiyor.
Türkiye’de engelli kadınların çoğunluğunu görme engelli kadınlar oluşturuyor. Görme engelli kadınlar, pek çok alanda şiddete maruz kaldıklarına inanırken, kendilerinin şiddete maruz kalmadıklarını ileri sürenlerin sayısı da oldukça fazla. Bu durum, bazı bilimsel araştırmalarda engelli kadının “uğranılan şiddet” öğesini kendisine yakıştıramaması, kendisini suçlu görmesi ile açıklanabiliyor.

Verilere göre görme özürlü kadınların en çok şiddete uğradığı yer Evde yüzd 17,76, sokakta yüzde 21,71, işyerinde yüzde 1,97 olarak belirlenmiş (Kaynak: Türkiye’de Görme Özürlü Kadınlar ve Kadına Yönelik Şiddet, Doç. Dr. Çiğdem Arıkan, http://www.huksam.hacettepe.edu.tr/Turkce/SayfaDosya/turkiyede_gorme_ozu..., 2 Aralık 2010-Arıkan: 2001)

Kadına yönelik sözel şiddet toplumun her alanında ortaya çıkıyor. Türkiye’de kadına yönelik şiddet yaygın olmakla birlikte, “görünür” değil ve toplum tarafından kabul görüyor.
(soL-Kadın)