Turizm çökme noktasında: Geceliği bir milyon dolar ama işçiye beş ay maaş yok

Türkiye'nin en büyük gelir kaynağı 'bacasız sanayi' olarak lanse edilen turizm son dönemde yaşanan gelişmelerle çökme noktasına geldi. Patronların sektörden çekilerek, ücret kesintilerine giderek, teşvikleri kullanarak kapatmaya çalıştığı makasın en ağır faturasını sektörde çalışan işçiler ödüyor.

Cem Boz

Rus uçağının düşürülmesinin ardından Rusya-Türkiye arasında yaşanan kriz, İstanbul’da, Ankara’da birbiri ardına gelen patlamalar. Son dönemde kendini iyiden iyiye gösteren siyasi krizler ve AKP’nin özellikle Ortadoğu politikasının açmaza girmesinin ardından yaşanan istikrarsız dönem, toplumsal yaşamın hemen hemen her noktasının sekteye uğramasına neden oldu. 

Söz konusu gerilimden en fazla etkilenen çalışma alanlarından biri de turizm. Havayolu firmalarından, seyahat şirketlerine ve otel çalışanlarına kadar uzanan geniş bir yelpazenin taşıyıcısı durumunda olan sektör 2016 yılında yaşanan krizlerle çökme noktasına geldi. Büyük şirketlerin şube kapatarak, dev havayolu şirketlerinin uçuş azaltıp uçakları hangara çekerek kendilerini garantiye almalarını sağlayan çıkış yolu bu sektörlerde çalışanlar içinse sonu görünmez bir tünel anlamı taşıyor. 

Nazlı Ece Demirbağ da turizm sektöründe yaşanan daralmadan nasibini çok sevdiği mesleğini terk edip mecburen başka sektöre geçerek alan bir profesyonel turist rehberi. Demirbağ son dönemde yaşanan olayların devamın geleceğini hatta 2016 yılında yaşanan sektör gerilemesinin asıl 2017’de kendini göstereceğini söylüyor. 

Demirbağ’la turizm sektörünü ve söz konusu daralmanın en çok etkilediği turizm emekçilerinin durumunu konuştuk:

Rehberliği bıraktığınız süreçle başlarsak...

Rehberliği bırakma sürecim aslında ülke siyasetiyle paralel bir süreç. Önce Rus uçağının düşürülmesiyle Antalya turizmine büyük darbe vuruldu. Oradaki otellerin özellikle küçük ölçekli otellerin kendilerini devam ettirmesi olanaksız bırakıldı. Akabinde Rusya’yla yaşanan gerginlik siyasi arenadaki gelişmeler sektörü zor duruma düşürdü. Ardından İstanbul Sultanahmet’te meydana gelen patlamayla birlikte İstanbul’daki turist sayısında da korkunç bir düşüş yaşandı. Patlamaların ardından rezervasyonların birçoğu iptal oldu. En son Atatürk Havalimanı’ndaki son saldırı ve 15 Temmuz darbe girişimi dış turizmin halini gözler önüne serdi. 

Sektörde çalışan insanlar her patlamanın her siyasi olayın ardından ‘düzelir’ diyerek işlerine devam etti ama artık siyasi gerginliğin ve patlamaların ülkenin toplumsal yaşamında yer ettiğini anladıklarında iş yerlerini kapatmaya başladılar. Genellikle bunu yapan orta ölçekli işletmeler. Bu kapanma sürecinin ardından oradaki çalışanlar daha büyük otellere yönelmeye başladı. Bu da sömürünün katmerleşmesine neden oldu. 

Büyük işletmeler aslında bu kötü gidişten etkinlenmemesine rağmen ücretleri düşürme yoluna gittiler yani sektör içinde yaşanan bu krizi kendileri için sömürü kapısı haline getirdiler. Çalışanların düşük ücretlere tepki göstermesine ise yanıtları ‘sektörün durumu bu’ şeklinde. 

Şu anda hangi sektördesiniz? 

Şimdi sağlık sektöründe işe başladım. Yaklaşık bir hafta oldu.

Küçük işletmelerin kapanmasının ardından sektör içinde yer değiştirmenin götürüleri nedir?

Küçük sermayedarın altında çalışıp büyük ölçekli otele geçmek çok zor aslında. İşçinin bunu başarabildiğini varsayarsak eğer, ilk olarak karşılaştığı durum maaşının azalması büyük sermayedarın kazancının çok daha fazla olmasına rağmen…

'GECELİK BİR MİLYON DOLAR ALIP, İŞÇİLERE 5 AY MAAŞ VERMEDİLER'

G-20 zamanında Mardan Palace'ı Suudi Arabistan kralı gecelik bir milyon dolara kiraladı. Fakat Mardan Palace 5 ay boyunca işçilerine maaş vermedi. İşçiler buna karşı tepkilerini ortaya koyunca da toplu halde işten çıkarıldılar. 

Doğuş Grubu’nun Rixos oteli var mesela. Antalya’da bu otelin imarı sürdürülüyordu. En büyük eğlence parkı temalı ve sektörde kriz var denilirken bu otel şu an Antalya’da açıldı fahiş fiyatlardan oda kiralamayla. Arap turizmine yönelik hamlelerle ayakta kalmaya çalışıyorlar. 

Rehberler açısından da durum farklı değil aslında birikimi olanlar bekleyelim düşüncesiyle ellerindeki değerleri paraya çevirerek sektörün düzelmesini umuyor. 

Tabii bir de sığınmacı sorunu var. Bu sizi nasıl etkiledi?

İstanbul özelinde konuşursak burada ayakta kalmaya çalışan sığınmacılar Arap turizmine yönelimin ardından otellerde sigortasız karın tokluğuna denk gelecek ücretlerle çalıştırıyorlar. Burada temel sorun patronların hem otelinde çalışan bu işin eğitimini almış personeli işten çıkarmaları ve sığınmacıları iş güvencesiz, sigortasız ve çok düşük ücretlerle çalıştırmaları. Tabii bunu yapan oteller denetlemeden kaçmak için de sırtını AKP’li birilerine yaslıyor. Maliye gelip kontrol ettiğinde bu işletmeciler herhangi bir yaptırım almadan yollarına devam ediyorlar. 

Acentelerin durumu da aynı. Tüm acenteler rehberlere ‘Şu an sektörün hali malum siz bizden çıkacağınız bir turun ücretini almayın ilerde sektör toparlayınca konuşuruz’ gibi tekliflerle geliyor. Kendi bünyesinde sürekli tur yazdığı 30-40 rehber varsa buradan kazancı inanılmaz oluyor acentenin. Rehberin günlük taban yevmiyesi 326 TL olarak belirlenmiş. Rehberlerin sözleşme zorunluluğu var bu parayı aldığına dahil. Fakat bu uygulamada da rehbere sözleşmeyi imzalatıp 100-150 TL civarında tura çıkarıyorlar. İtiraz ettiğinizde ‘Ben nasıl olsa rehber bulurum. İşine geliyorsa’ cevabını alıyorsunuz. Bunu kabul etmeyen rehberler iş alamaz hale geldi. Sığınmacıların komik ücretlerle çalıştırılması rehberlik mesleğinde de kendini gösterdi. Arap turist sayısının artmasından sonra, Arapça bilen rehberler yerine Türkiye'de yaşayan sığınmacılar tercih edilmeye başlandı. Burada da temel sebep sığınmacıya verilen ücretlerin çok düşük olması. 

'MESLEĞİNİ YAPAMAYAN GENÇLERDEN BİRİYİM' 

Sektör değiştirdiğinizi söylediniz bunun ne gibi zorlukları oldu?

Rehberlik mesleğini hiç bırakmak istemedim. Başka bir sektöre girip girmeme konusunda hep ikilemde kaldım. 'Girersem yapabilir miyim?' diye düşündüm açıkçası. Ama şunu biliyorum ki bu sistemde, piyasanın içinde dönen oyunlar öyle bir boyuta erişti ki ‘Bu sistemde rehberlik yapmasam da olur’ durumuna geldim. Yine de kolay olmadı. Sistemin mesleğini yapamayan gençlerinden biri oldum sonuç olarak. Ânı kurtarmak için birşeyler yapmak zorunda hissediyorsun. Buna karşı olarak da güvenceli bir yaşam için bu sistemin değişmesi gerektiğinin bilincinde olmak gerekiyor. 

2017'de turzim canlanacağına dair söylentiler var. Gerçeği yansıyor mu bunlar?

Şimdi herkes ‘düzelir’ diyerek sektörü ayakta tutmaya çalışıyor fakat gerçek böyle değil. Birincisi bahsettiğimiz bombalı saldırılar ve siyasi olaylar sonrası azalan turist sayısı tam rakamı yansıtmıyordu. Çünkü o tarihe kadar rezervasyon yaptırıp parasını geri alamayacağı için tatile gelen insan sayısı fazlaydı. Bu da sektörde az da olsa bir hareketlilik olduğunu gösteriyordu. Fakat 2017 verilerinde bunlar olmayacak, şu an Avrupa’dan gelecek turist sayısının bir önceki yıla göre yüzde 70-80 civarında azalacağı biliniyor. Buna karşı hükümet yetkilileri ‘Turizmde işler düzeliyor’ mesajı vermeye devam ediyor fakat onlar da krizin kapıda olduğunun bilincinde. 

'TEŞVİKLER GÖZ BOYAMA AMAÇLI'

Darbe girişiminin ardından patronlara yönelik çıkarılan teşvik paketi zengini daha zenginleştirmekten başka bir işe yaramıyor. 'Kriz kapıda, turist yok' diyerek tur fiyatlarını öyle seviyelere çektiler ki bunu işçinin maaşından kesmeden; rehbere, kaptana ücretini ödemeden yapmaya başladılar. Cevapları ise aynı ‘sektörün durumu belli mecburuz.’