Şişli Etfal emekçileri: Hastaneyi neden taşımak istediklerini anlamak için haritaya bakmak yeterli

Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi apar topar alınan bir kararla iki ayrı hastaneye taşınıyor. Şişli Etfal Dayanışması bugün hastane önünde bir eylem yapacak. Aynı saatlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da hastanenin bir bölümünün taşınmasının planlandığı Sarıyer’deki binanın açılışını yapacağı belirtiliyor. soL Haber Şişli Etfal Hastanesi’nde çalışan iki sağlık emekçisiyle konuştu.

soL - İstanbul

Dünya Bankası’nın yönlendiriciliği, AKP iktidarı döneminde hız kazanan uygulamalarla Türkiye’de sağlık alanında büyük bir dönüşüm yaşandı. 20-25 yıl önce büyük oranda kamu tarafından verilen sağlık hizmetinin artık neredeyse üçte biri özel sektöre devredildi. Sadece özel hastaneler, özel sağlık kuruluşları değil, kamu denetimindeki hastanelerde özel sektöre devredilen hizmetlerle de devir hızlandırıldı. Şehir merkezlerindeki hastanelerin taşınması ve yeni şehir hastaneleriyle bu süreçte bir sıçrama daha hedefleniyor. Şehir hastaneleri kamu-özel işbirliği projesi olarak başlıbaşına özel sektörün alana dahil edilmesini amaçlarken şehir merkezlerindeki eski hastanelerin yerleri de ya AVM ya da başka ticari projelere devrediliyor ya da “özel sağlık zincirleri” bu boşlukları dolduruyor. Ani bir taşınma planıyla gündemde olan Şişli Etfal Hastanesi de en güncel örnek. Hastanenin yerine “sağlık turizmi” tesisi yapılması ya da İstanbul’daki büyük özel hastane zincirlerinden birine verilmesi gibi planlardan söz ediliyor.

Şişli Etfal Dayanışması, Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi’nin apar topar bölünerek taşınması karşısında mücadelesine devam ediyor. Hastanenin Sarıyer-Çayırbaşı ve Seyrantepe’deki iki ayrı hastaneye taşınması planlanıyor. 1 Haziran Cuma günü saat 12.30’da hastane önünde yapılacak olan eylemlerine tüm bölge hakkını çağıran Dayanışma basın açıklaması ve konuşmaların ardından şimdiye kadar toplanmış olan imzaları Sağlık Müdürlüğü’ne götürerek hastanenin taşınmasını istemediklerini beyan edecekler. Bu süreçte başından beri yer almış olan iki sağlık emekçisi İ. ve A. ile hem bu konuyu hem de ülkenin sağlık sistemindeki dönüşümü konuştuk. 

Hastanenin neden bölündüğü ve taşındığıyla başlayalım isterseniz? Neden tamamı tek bir yere gitmeyip bazı bölümler farklı bir binaya alınıyor?  

A: Aslında tamamı Seyrantepe’ye gidecekti. Fakat Seyrantepe’nin bir kısmının Galatasaray Stadı’na kaptırıldığı yönünde şüphemiz var. Bu araştırılması gereken, net bilgimizin olmadığı ama talebimizin olduğu bir konu. Niye yapılmıyor bu yer?

İ: Şimdiye kadar Seyrantepe’de Kadın Doğum ve Çocuk için de yer vardı. Birdenbire kayboldu o yer.

A: İlk başta vardı. 3-4 sefer proje değişti.

‘TURİZM İŞLETMESİ MANTIĞIYLA HASTANE YÖNETMEK İSTİYORLAR’

Süreç nasıl başladı ve bugüne nasıl geldi? Genel olarak sizin bilgilendirilmenizden şu ana kadar neler oldu?

A: Aslında AKP’nin sağlık alanında yaptığı bu projeler temel olarak kentsel dönüşüm konusu üzerinden hastanelerin de dönüştürülmesi hedefleniyor.  Tabii burada şehir hastaneleri gibi bir konu da var, buna hiç girmeyelim bile. O çok sıkıntı yaratacak bir başlık sağlık alanında. Temel olarak bir hastane modeli yenileme olayı var. Eski hastane modelleri koğuş sistemi modelidir. Bunları oda sistemi modeline geçirmek veya AKP’nin deyimiyle “turizm ve otel yönetme” mantığıyla hastane yönetme modeline geçirmek istiyorlar. O başka bir tartışma konusu ama şunu söyleyebiliriz ki kapalı alanları daha fazla olan sağlıksız hastaneler üretiliyor burada. 

Yeniden yapılandırmada bir gerçeklik payı var. Şişli merkezde Şişli Etfal deprem bölgesinde ve çok eski bir hastane, yıkılma tehlikesi var. Zaten hepimizin de kabul ettiği ve kesinlikle yıkılsın dediğimiz bir bina. Çok uzun süredir bununla ilgili Seyrantepe’de bir planlama var. Hatta daha sonra 3-4 ayrı girişim var ama her seferinde gündeme gelen projenin çöpe gitmesi nedeniyle iptal oluyor. En son bu süreçte orası tekrardan canlanıyor. Bu canlanma süreciyle birlikte İl Sağlık Müdürlüğü ve başhekimin ataklarıyla birlikte hiç kimsenin haberi olmadan bir anda bu karar veriliyor. Yani klinik şefleri de dahil hastane çalışanlarından kimseye haber verilmiyor.

Bu süreç bekleniyor gibiydi yani, öyle mi?

A: Evet. Birkaç sene önce gündeme gelmişti.

İ: Evet. 10 yıldır böyle bir konu vardı.

A: Her başhekimle görüşüyoruz neredeyse. Her başhekimin bir taşınma planı var. Yerinde yenileme planı olan başhekimler de var.

Başhekimin inisiyatifinde midir yerinde mi olacak, taşınma mı olacak kararı?  

A: O işi birlikte yürütürler ama planlama ve taşınma bölümünü başhekim yönetir. Daha önceki başhekimlerin de tabii teklifleri var.

İ: Hepsinin böyle bir girişimi olmuş yerinde yapılandırmak için. Bizzat kendi ağızlarından yerinde yapılandırmak için alan olduğunu söylediler. Sonuçta hiç kimse depreme dayanıklı olmayan bir binada çalışmak istemez veya hastalar da öyle yerlerde yatmak istemez. Çünkü gerçekten bir şey olsa çok kötü sonuçlara yol açabilir ama çok açık ve net, bu işin içinde olmanıza gerek yok bunu anlamanız için, orada alan var yerinde yapılandırma için. Yıllardır böyle taşınacak, taşınmayacak diye bilgi kirliliği bilerek yaratılıyor bence. Unutturuluyor. En son iki ay önce sadece ikiye bölünüp taşınılacağını duyduk. Sarıyer’e kadın doğum ve çocuk bölümlerinin taşınacağını ve bunun 11 Haziran’da olacağını. Fakat apar topar yapılan, o kadar hızlı bir çalışma ki bu.

Çalışanlar neden başka bir hastaneye gitmek istemiyor?

İ: Çünkü insanlar iyi puanlar alıp Etfal’e geliyorlar, iyi bir eğitim alacaklar ve gittikleri yerlere bunu taşıyacaklar zaten. Bölünmüş hastanede şimdi oraya gidecek, nöbete tekrar buraya gelecek falan. Sağlık çalışanlarının ekstra çektikleri şeyleri kimse görmüyor. Bilemez de haklı olarak ama bu sağlık alanında çok ciddi sonuçlara yol açacak zamanla. En son şunu söylediler. 11 Haziran taşınma ama şimdi de konuşulan 1 Haziran’da kurdele kesme.

‘GOOGLE MAPS’İ AÇIP YERE BAKTIĞINIZDA ASIL İSTEDİKLERİNİN NE OLDUĞUNU ANLIYORSUNUZ’

Yapılmak istenen, kimse istemeden bir oldubittiye getirmek, hem de aslında herhalde buradaki sağlık emekçilerinin biraz ağzını kapatmak diyebilir miyiz?

İ: Bir yöntem de şu: Yavaş yavaş taşıyacağız diyorlar. Hem Şişli halkının tepkisini engellemek amaçlı hem de bizim. Diyorlar ki 2019’a kadar klinik klinik, neresi biterse orası taşınacak.

A: Google maps’i açıp, Şişli Etfal’i yerinden kaldırdığınızda anlıyorsunuz planlarının ne olduğunu. Çünkü hastane taşımak aslında çok planlı programlı olması gereken, aslında çok önemli bir konu. Çünkü hem klinikleri taşıyorsunuz, hem de burada klinikleri taşırken cerrahi ayrı, dahili branşlar ayrı ve taşıdığınız yerde buraların birlikte çalışması gereken yerler var. Bunun ulaşımının planlanması lazım, binanın tesisatının olup olmadığı konularının planlı programlı şekilde yapılması gerekiyor. Tek başına bunların bir aksaklığı, bir anlamda o hastanenin başlamadan bitmesi demek. Bunun yapılış tarzına bakıyoruz. Klinik şefleri dediğimiz, temel planlamayı yapması gereken kişilerin bile haberi yok. Nerede çalışacağını bilmiyor. Böyle plansız programsız olması bizde şüphe uyandırıyor. Bu taşıma aslında sağlık hakkı için değil de politik amaçlarla yapılıyormuş gibi, “Hastane açtık!” deme mantığıyla yapılmış gibi geliyor. Seçimlerle ilgili de bir kaygı taşıyorlar aslında. 

Ayrıyeten bu Seyrantepe’deki taşınmadan, oradaki çocuk bölümünü almakla birlikte Sarıyer’e çocuk bölümüyle birlikte kadın doğum da taşınıyor. Yani ufak tefek bölümleri de rahatsız edecekler. Yani bazı klinikleri de böleceklermiş. Orada çalışan asistan arkadaşların durumu meçhul. Nasıl bir çalışma sistemi olacak. Hiçbir şey yeterli değil zaten şu an. Yani hekim sayısı, hemşire sayısı çalışan sağlık bölümü sayısı.

İ: Şu da var ki bir bütün, tam teşekküllü hastane olmanın şöyle bir güzelliği var: Çocuk bölümü vardır mesela ama düşme geldiği zaman, düşmeye direkt beyin cerrahisi bakar, çocuk bölümü bakmaz. Şimdi bunu nasıl yapacaklar?

A: Sağlık sisteminde başvurulan yerler 1. 2. ve 3. basamak olarak nitelendirilir. Şişli Etfal 3. basamak bir hastane. Hem eğitimin olduğu, hem de multidisipliner yaklaşımların olduğu bir hastane. Şişli bölgesi açısından –buna Beşiktaş ve Beyoğlu’nu da katmamız gerekiyor- baktığımız zaman, devlet hastanesi sadece Şişli, 1 tane. Taksim İlk Yardım açılacak. Üstüne bir de Okmeydanı 3. basamağı kalıyor. Bu nüfusun toplamı 700 bin. Ayrıyeten Şişli, Beyoğlu ve Beşiktaş’a günlük gelen insan sayısı 4-5 milyon civarında. Bu bölgenin yaşantı biçimine baktığımız zaman bu hastaneler zaten ciddi anlamda dolmak üzere. Bu hastaneler şu anki koşullarıyla bile zaten yetmiyor. Tam ortadan stratejik bir konumdaki 3. basamak bir hastaneyi çekerek ve 3. basamak bir hastaneyi bölerek –hiçbir nedeni anlaşılamıyor- hastaneyi mahvediyor, dağıtıyorlar.  Geriye kalan Beşiktaş Sait Çiftçi, Okmeydanı üzerinden 3. basamağı ve Taksim İlk Yardım’ı da alacağı bir süreç yaşanıyor. Okmeydanı’nda çocuk cerrahisi bakımı alan tüm hastalar Şişli Etfal’e giderdi, şimdi Sarıyer’e gidecek. Ambulanslar şuradan işleme girdiği zaman Levent trafiğine girecekler. Orada bir acil hastası olmak, hasta yakını olmak ister miydiniz diye soruyoruz.

İ: Seyrantepe de aynı şey. Seyrantepe stadın dibinde. Bir maç olsa –ki yılda kaç tane maç oluyor– kimse gidemeyecek oraya. Mesela metro yaptık falan diyorlar. Ben de diyorum ki karnı ağrıyan insanı bile metroya indiremezsiniz. Metro benim için, çalışan için ulaşım aracı, hasta için olamaz. İkincisi, taksi bu çevrede Etfal’e 10 lira falan tutuyor ama şimdi Sarıyer’e, Seyrantepe’ye gidecekler. 

A: Aslına bakarsanız, veri hiçbir planı yansıtmıyor.

‘YENİDEN SAĞLIK TESİSİ OLACAK DENİYOR AMA HASTANE DENMİYOR’

Peki geri dönülüp dönülmeyeceğini biliyor musunuz?

İ: Hayır dönmeyecek.

Dönülmeyecek deniyor mu?

İ: İl Sağlık Müdürü iki hafta önce yaptığı bir toplantıda ısrarla “Burası yeniden yapılacak” dedi. Doktorlardan birisi “Neden ısrarla ‘Burada yine hastane olacak’ demiyorsunuz?” diye sordu. Onu da yuvarladı, cevaplamadı. Orada hayat kurmuş, ev almış, çocuğunu kreşe vermiş okula vermiş birçok insan var. Zaten gaz almaya yönelik bir toplantıydı. Ama bir işe yaramadı. Sonrasında gazetede çıkan haberde de “Şişli Etfal’i kültür olarak aynı şekilde devam ettireceğiz, sağlık hizmeti vermeye devam edeceğiz” diyor ama hastane yapacağız demiyor. 

A: AKP’nin son seçim çalışmalarına baktığımız zaman sağlık turizmi önemli bir yer kaplıyor. Bölgede lokasyon olarak baktığımızda en uygun yerlere bakan biri için Şişli Etfal’in yeri ciddi bir “fırsat”. İddiaları şöyle: Bu eski bir mimari. Onun mimarisine uygun bir şekilde sağlık tesisi yapılacak. Ama tam olarak içinde ne olacak, sağlık hakkı üzerinden insanların kullanacağı bir şey mi olacak, bunu bilmiyoruz. İl Sağlık Müdürlüğü’nün sitesinde de hastanenin neden taşındığıyla, neden yerinde yenilenemeyeceğiyle iligili bir rapor da yok. Hastaneyi ben şu nedenle yerinde yapamıyorum diye bir neden yok.  Ne yapacaklarına dair şüphelerimiz var.

Çalışan boyutu da üzerinde konuşulması gereken bir konu. Biraz bahsettik ama. Bir uzaklaşma var. Servis kaldıracaklarını iddia ediyorlar son duraktan.

İ: İl Sağlık Müdürü çok kısa değindi ona. Sarıyer’deki hastanede lojman var, kreş yapıyoruz diye ballandıra ballandıra anlattı. Mesela Etfal’in de kreşi var ama bir hak talep ettiğimizde bize direkt şunu söylüyorlar: “Kreş bize bağlı değil, Etfal’e bağlı bir vakıf var, orası ilgileniyor.” Bir muhatap bulamıyoruz.

Yani çocukları kreşe götüremiyor musunuz?

İ: Hayır götürüyoruz ama bizde 7/24 çalışma sistemi var. Hemşire nöbeti 4’te 5’te alıyor, eşi o sırada işte oluyor, diyelim ki 7’de çıktı ama kreş 5’te kapanıyor.

A: Eşi olmayabilir, eşi de nöbette olabilir... 

İ: O durumda çocuklar, klinikte annelerini, babalarını ya da akrabalarını bekliyorlar. Biz de 7/24 olsun diye çabalıyoruz ama muhatap bulamıyoruz. Şimdi yeni yer için de ballandıra ballandıra kreş var diye anlatıyorlar ama biz ne kadar süreceğini biliyoruz ballandıra ballandıra anlattıkları şeylerin. Başta veriyorlar, sonra kırpa kırpa alıyorlar.

‘AYDA 700 BİN HASTA BAKIYORUZ’

Yavaş yavaş yaparak karşılarında direnç oluşturacak kişilerin sayısını azaltıp oluşacak direnci zayıflatmaya mı çalışıyorlar?

A: Ülkece her konuda bu noktaya getirildik aslında. Korkunç bir umursamazlık. Bilimsel hiçbir veriye dayanmadan böyle bir karar alınıyor. Demek ki bu ülkenin bu konuda rapor hazırlayabilecek, konuyu inceleyebilecek yetkinlikte bir uzmanı yok. O zaman bu kişiler gidip başka kişiler gelse onların ağzından çıkan söze muhtacız. Türkiye’de gerçekten kamusal alanın nasıl çöktüğünün net göstergesidir bu olay.

İ: Bir de bizim de çok şikayet ettiğimiz şey var hastaneyle ilgili. Ama bir gerçek var ki hastane, yoksulun hastanesi. Biz ayda 700 bin hasta bakıyoruz. O kadar yükü Okmeydanı ve Taksim İlk Yardım kaldırmaya yetmeyecek.

Şu ana kadar yeterli miydi peki çalışan sayısı?

İ: Hayır ama sağlıkta şöyle oluyor: Ben bir saat bile az çalışamam ama 140 saat fazla çalışabilirim. O mantık bir şekilde böyle çeviriyor kendini.

A: Bizim meslekte bir de sağlık hakkı esas olduğu için gelen hastaya bakıyoruz, git bakamam demiyoruz. Etiğe aykırı geliyor. Bir yandan talebini de söylüyorsun ama bir yandan işini de yapıyorsun. Yöneticiler de bu gerçeği biliyor.

Sağlık sisteminin sorunu şu: Hiçbir sağlık kurumunun birbirinden haberi yok. Üçüncü basamak ayrı bir sorun kümesi, 2. basamak ayrı, 1. basamak ayrı, 112 ayrı. Gerçekten hepsi bir şeyler yapmaya çalışıyor. Hepsi kendi içindeki sorunlarla cebelleşiyor.

‘SAĞLIK ALANINDA DÖNÜŞÜMÜN MİMARI DÜNYA BANKASI, AKP UYGULAYICI’

Çok doğru bir konuya işaret ettiniz. Çünkü galiba hiç topluca sağlık sistemini konuşamıyoruz. AKP’nin dayattığı bir sağlık sistemi var ve bunu bütün olarak konuşamıyoruz. Mesela aile hekimliği meselesinde bunu sadece pratisyen hekimler konuştu, bu konuda da böyle. Herhalde en iyi yapabildikleri şeylerden biri de bu. Siyasi olarak da öyle. Çok akıllıca şeyler söylemiyor ama karşı tarafı öyle bir bölüyor ki karşı taraf birlikte hareket edemez oluyor.

A: Aslında bu sadece AKP’nin yaptığı bir şey dersek haksızlık olur. Özellikle aile hekimliği modelinden konuşacak olursak... Aslında 90’lardan sonra dünyanın birçok yerinde Dünya Bankası üzerinden planlanan projeler. Hatta burada ülkelerde muhalefet edeceklere karşı nasıl direneceklerine dair çalışmaları da vardır Dünya Bankası’nın. Karşı tarafın görüşlerini nasıl çökertirsiniz, nasıl üstten alırsınız gibi. AKP bu konuda gerçekten bayağı iyi çalıştı. Recep Akdağ çok başarılıydı bu çalışmalara uygun hareket etmek konusunda.

Modellemede çok ciddi tehlikeler var şu an. Mesela, konu biraz dağılıyor ama, aşılar konusu da ciddi bir sorun. Türkiye’nin kurulmasından itibaren emek vermiş insanlar var. Türkan Saylan örneği gibi. Bu kişilerin emeğiyle birçok hastalık yenildi. Şu an AKP’nin kararları yüzünden 25 bin kızamık aşısı olmamış çocuk var. Ayrıyeten bu ülkedeki aile hekimliğinde kayıtlı hasta üzerinden hesaplama yapılır. Kayıtsız hasta olduğu kabul edilmez ama mevsimsel işçiler bu kayıtlı hastalara dahil değildir, Suriyeli çocuklar zaten hiç sayılmıyor, bu hesaplamalara dahil değil.

Yani aslında gerçek sayı 25 binin de üzerinde?

A: Aynen öyle. Kayıtlı hastaların üzerinden yüzde 90’lık bir aşı başarısı var ama dediğim gibi hesaplara dahil edilmeyenler çok yüksek. Şimdi aşı sistemimiz çöktü mesela. Bunun getireceği sonuçlar olacak. Salgınlara neden olacak, salgınlar aile sağlık politikalarına sebep olacak, o politikalar yavaş yavaş çökertecek. Yıllardır kurulmuş bu koruyucu sağlık hizmeti çökecek. AKP’nin sağlık politikalarına baktığınızda koruyucu hekimliğe önem verileceği maddesi en altta, sanki sonradan akıllarına gelmiş de bunu da yazmadan olmaz deyip eklemişler gibi bir madde olarak durur.

Peki bunu mu tartışmaya açmak nasıl olabilir? Şimdilerde çok söylemiyorlar ama başlarda şunu çok konuşuyorlardı. Ben eskiden hastaneye gidemiyordum, sıra bekliyordum, şimdi gidebiliyorum ve beklemiyorum diyor ama sağlık hizmeti alamadığının farkında değil galiba insanlar.

A: Şu anki sistem MHRS sistemi, randevu sistemidir. Şişli bölgesinde, Okmeydanı ve Şişli Etfal hastanelerinde kardiyoloji bölümüne bir ay sıra yok. Hastalarım bugün itibariyle bir ay sonrasına sıra alabildi. Nöroloji yok. Bunlar bana denk gelen hastalar sadece.

İ: Sıra beklemiyoruz, özel hastaneye gidebiliyoruz gibi konulardan da bahsediliyor ama orada da para alınıyor. Eczane senden para alıyor. Orada hastayı doktorla değil eczacıyla muhatap ediyorlar.

A: 21 kalemden katkı payı alınıyor bir hastadan. Bunların içinde haraçlar da var mesela. Diyelim 4 kutu ilaç alacaksın, 3 kutu ilaç verir, 3’ten sonraki her kutu için ekstra haraç alır. Bu sadece bir örnek. Bunun gibi ufak ufak 21 kalem var.

‘SAĞLIK İNSANLARIN CEBİNDEN PARA ALMANIN EN KOLAY YOLU’

Yavaş yavaş insanlarda sağlık hizmetinin paralı verilen bir hizmet olduğu düşüncesini yerleştiriyorlar. O sağlık tesisi her neyse, git paranı ver, hizmeti al alışkanlığı yaratılıyor diyebilir miyiz?

A: Geçmişten gelen kazanımlar olduğu için bu tam o şekilde değil bizde. Genel vergiler üzerinden de sağlık harcamalarının desteklenmesi kısmı da var ama bu hizmeti uluslararası sermayeye açtığın zaman bu onu yer, yiyor da zaten. Genel bütçeden sağlığa aktarılan pay da giderek azalacak. Bu artık genel bütçe üzerinden karşılanacak seviyeyi geçti. Bireylerin kendi cebinden ödediği sağlık harcaması miktarı her sene artıyor. En büyük tehditlerden biri de bu sağlık alanında. Bir de üstüne merkezi bir yerden hastaneyi kaldırdıklarında hastalar bir de ulaşım parası verecekler. Sağlık insanların cebinden parayı almanın en kolay yoludur.

İ: Bir de sağlık hizmetine ulaşmak zorlaştıkça insanların öfkesi artacak ve sağlıkta şiddet artacak. Yine bununla sağlık emekçileri olarak biz karşı karşıya kalacağız.

A: Şu konuya da değinmek gerekir. 100 yıllık bir birikim var Şişli Etfal’de. İyi eğitim veriliyor. Bu bölünme ve taşınma, buna da zarar verecek.

İ: Şişli Etfal’de yenidoğan ölüm oranı çok düşüktür mesela. Başarısı çok yüksektir. Çünkü hemşireler de çok iyi eğitim alıyor, asistanlar da öyle. Bu iyi sağlık eğitimi tüm meslek grupları için geçerli. Şimdi bunu kaldırdıkları zaman bu eğitim aksayacaktır. Dolaylı olarak bu hastayı etkileyecek. Çünkü iyi eğitim alan bir doktor ülkenin neresine giderse taşıyacak bu aldığı eğitimi.

Şişli Etfal’de özel nitelikli çok bölüm var. Başka hastanelerde olmayan bölümler. Etfal’de çocukla ilgili tüm yan dallar vardır mesela. Acil bir sağlık sorununu her hastanede çözebilirsiniz ama örneğin tanı konmayan hastalıklar her hastanede çözülemez. Şişli Etfal’e çok sayıda tanısı konmamış hastalar, başka hastanede çözülememiş sorunlarla gelen hastalar var.

A: Bir de çocukla ilgili hastalıkların kiminde, örneğin metabolizma hastalıklarında ya da endokrin hastalıklarında, çok uzun yıllar boyunca takibin aynı branşta aynı dosyada toplanıp takip edilmesi çok önemlidir. Bu hastanenin taşınmasının çok ufak bir pencereden baksanız bile zararları büyük. Bireyin sağlığa harcayacağı maliyetin ne kadar artacağı ortada.

‘YERİNDE YAPILANDIRMA İSTİYORUZ’

Peki taleplerinizden bahseder misiniz? Ne istiyorsunuz?

A: En temel taleplerimizden biri hastanenin yerinde yapılandırılması. Hastanenin aynı nitelikte, aynı hizmeti verebilecek şekilde yerinde dönüştürülmesi.

Okmeydanı’nda yapılan da bu muydu?

A: Okmeydanı’nda koğuş sisteminden oda sistemine geçildi. Yani otelcilik yaklaşımını eleştiriyoruz, çok ciddi bir sıkıntı. Ancak hastane yerinde dönüştürülebildi ama Etfal bölünerek taşınıyor. Sağlık hakkı, sağlık hizmeti konusunda ciddi sorunlar var. O yüzden bizim temel talebimiz hastane yerinde dönüştürülsün. Diğer konu, hastanenin yerine kesinlikle bir hastane yapılması. Örneğin oranın bir AVM’ye dönüştürülmesini asla kabul edemeyiz. Hastanenin taşınarak yapılandırılması gerektiğine dair yeterli bilimsel kanıtları varsa bile orada yeniden yapılacak olan binanın kesinlikle insanların sağlık hakkını kullanabileceği bir yer olmasını talep ediyoruz. Kısa vadede Seyrantepe ve Sarıyer’e bölünerek gitmeyi kesinlikle istemiyoruz. Seyrantepe’de ne olduğunu anlamadan yok edilen o çocuk bölümü bizi şüphelendiriyor.

İ: Yıllardır taşınacağı konuşuluyor ama  hep bütün halinde taşınacağı söylendi. Son iki ayda, ne hikmetse Seyrantepe’de kadın doğum ve çocuk için ayrılan yer kayboldu. O alana bir şey oldu.

Daha önce projeyi görmüş müydünüz?

İ: Eski başhekimler söyledi.

A: Şişli Etfal tüm niteliğiyle bayağı yayılmış durumda. Gümüşsuyu ek binasıyla, Bomonti’deki binasıyla. O niteliği oradan kaldırmanın çok ağır sonuçları olacak.

O binalar ne olacak peki?

İ: Gümüşsuyu’nun Taksim İlk Yardım’a bağlanacağı söyleniyor ama Etfal’e bağlı birimler taşınacak.

‘SAĞLIK HAKKINA SAHİP ÇIKMAK İSTEYENLER BİZE DESTEK OLSUNLAR’

Peki, sağlık hakkına sahip çıkmak isteyen halka neyi önerirsiniz? En yakın tarih olarak 1 Haziran’daki eyleme çağırıyorsunuz insanları, imzalar topluyorsunuz ve bunları Sağlık Müdürlüğü’ne götüreceksiniz. Ondan sonraki süreçte onların da bu mücadelenin ucundan kıyısından tutabilecekleri neler olabilir?

İ: İmza kampanyamız, ilk toplanan imzaları teslim ettikten sonra da devam edecek. İmza versinler, yeni imzalar toplanmasına yardım etsinler. Sokak sokak dolaşıp insanlara gerçeğin ne olduğunu anlatmak konusunda desteğe ihtiyacımız var.

A: Biz masalarda en çok şu konuda zorlanıyoruz. İnsanlar alışkanlıkları sonucu hızlı hızlı bir yerlere yetişmeye, gitmeye çalışıyorlar. Biz “Şişli Etfal kapatılmasın!” diye bağırdığımızda aniden duruyorlar afallayarak. Yani kimseye duyurulmadan, ani bir şekilde yapıldığı için insanların bundan haberi yok. Bu bilginin yaygınlaşması konusunda destek olsunlar. Çünkü 11 Haziran’da şokla karşılaşacaklar. Hastaneye gelip, kapandığı gerçeğiyle karşılaşacaklar. Tabii taşınma planını hiç bilmiyoruz şu an. Yatan hastalar mı taşınacak, klinikler mi taşınacak. Ama en nihayetinde 11 Haziran’da gelen birçok insan almak istediği hizmet için başka bir yere yönlendirildiğinde yaşayacakları şokla öğrenecekler. Dahası oradaki sağlıkçı arkadaşımızı şiddetten kim koruyacak.

Peki imzaların sadece Beşiktaş, Beyoğlu ve Şişli’de yaşayanlardan alınması gerekiyor mu?

A: Hayır, hastaneyi kullanan herkes. Herkes her hastaneye gidebildiği için aslında her yerden imza atılabilir.

İ: Bize tüm Türkiye’den hasta geliyor.

’28 HAZİRAN’DA FORUM YAPACAĞIZ’

Peki şimdiden sonra ne olacak?

A: Bizim ilk yaptığımız haberin duyulmasını sağlayıp, ilk eylemi yapıp imza toplamak oldu. 1 Haziran’da bir başka eylemle, toplanan imzaları götüreceğiz ama imza toplanmasına devam edeceğiz. Ayın 1’inde yapacağımız şey aslında karşı taraftan hiçbir gerekçeli kararın olmamasından kaynaklı hastane yerinde yapılsın talebini belirtmek. Buna bağlı olarak TMMOB’dan TTB’den bir çalışma yapılmasını istiyoruz. Madem onlar yapmıyor, hastanenin yerinde dönüştürülüp dönüştürülemeyeceğine dair bir çalışma yapılmasını istiyoruz. Yerinde yapılamayacaksa gittiği zaman geri dönecek şekilde planlanabilir mi ya da bu süreçte Seyrantepe ulaşımı nasıl olacak, insanların sağlık hakkına ulaşımı nasıl olacak gibi konuları kapsayan bir çalışma istiyoruz. Daha sonrasında da Şişli halkına bırakacağımız, Şişli halkının kendi taleplerini yaratacağı bir forum yapmayı planlıyoruz. Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde yapacağımız etkinlik böyle bir etkinlik olacak. Aslında bu forumu 20 Haziran’da yapmayı istedik ama 24’ünde seçim olacağı için 28’inde yapacağız. Genelde bu tip çalışmalarda en kötü şey bir basın açıklaması yapmaktan ileri gidemeyişimiz oluyor. O yüzden bu çalışmayı çok önemsiyoruz, umarız altından kalkabiliriz. Bunun neticesinde bir kazanım elde etmek için gerekeni yapmak istiyoruz.

İ: Örneğin Taksim İlk Yardım’ın taşınması çok büyük tepki toplamıştı. O tepkiler sonucunda geri dönüyor. Gerçekten kalmayacaktı yoksa. Ben şu an insanların gidip hastanenin önünde çadır kurmalarını beklediğimi söylüyorum hep.