Kaynak ustası kadın anlatıyor: Korkmazsak her şeyin üstesinden geliriz

soL bu 8 Mart’ta, Rize'de kaynak ustası olarak fabrikada çalışan bir kadınla konuştu. 12 yıldır kaynakçılık yapan Karakaş, mesleğini gururla anlatırken aslında şunu söylüyordu: İşçi kadınlar güçlüdür!

Evrim Gökçe

Kadınlar tarih boyunca, üretim sürecine katıldı. Burjuva devrimlerinin ardından, kadının emek gücü hep sahnedeydi ancak sermayenin talepleri rüzgarın yönünü zaman zaman değiştiriyordu. Hanenin içi ya da dışı, burjuvazinin ihtiyaçları nereye işaret ediyorsa, kadın emeğinin fiili varlığının daha ağırlıklı olarak boy gösterdiği yer haline geliyordu.

Öte yandan “kadın işi” olarak görülen alanların dışında, statüko dirençle varlığını sürdürdü. Nüfusun istihdam yüzdeleri içinde payı artsa da, bugün halen kadınların daha az yer aldığı meslekler olduğu bir sır değil. Metal sektörü de o alanlardan biri.

37 yaşındaki Sema Karakaş, endüstri meslek lisesinin metal işleri bölümünden mezun olmuş ve 12 yıldır kaynakçılık yapıyor. Yaşadığı kent Rize, dinci gericiliğin kıskacında, değil metal işlerinde, belli bir saatten sonra dahi sokakta kadın görmenin pek mümkün olmadığı bir yer. Ama Karakaş, bir fabrikada usta olarak çalışıyor.

'TEMİZ KIYAFETLERLE ÇALIŞACAĞIN BİR MESLEK SEÇ DİYENLERE ALDIRIŞ ETMEDİM'

Yakınlarının mesleğiyle ilgili fikrini sorduğumuzda Karakaş; “Ailemden hiç kimse istemedi ama ben kendi isteğimle, becerime güvenerek bu bölümü okudum. ‘İleride ne yapacaksın, ne olacaksın sana yakışan bir meslek değil, temiz kıyafetlerle çalışabileceğin bir meslek seç’ diyenlere hiç aldırış etmedim. Önemli olan benim ne istediğimdi” diyor.

Mesleğinin bedensel olarak da yorucu olduğunu söyleyen kaynak ustası; “Hiç kimse bu sektörde çalışmak istemiyor. Bedensel ve zihinsel yorgunluk birleşince haliyle yorucu olması nedeniyle. Gelecekte makineden anlayan, kaynaktan anlayan bir tane usta kalmayacak, bu konuda çok endişeliyim. Çünkü bu bölümden mezun olan çoğu kişi mesleğini yapmıyor” diye anlatıyor.

Metal işleri bölümünde okuyan gençlerin aile baskısıyla, meslek sahibi olsun diye okuduğunu söyleyen Karakaş, ücretlerin düşük olması ve iş güvenliği zaafı, ağır iş koşulları nedeniyle sektörün tercih edilmediğini aktarıyor.

‘NEREYE GİDERSEM GİDEYİM BİR MESLEĞİM VAR DİYE DÜŞÜNDÜM’

Mezun olduktan sonra 8 yıl boyunca Ankara’da çalışan Karakaş, tatil için gittiği Rize’ye yerleşme kararı almış; “Bir mesleğim var, nereye gidersem gideyim aç kalmam diye düşündüm” diyor.

Ankara’da çalıştığı yıllarda, sadece kadın olduğu için kendisiyle konuşmayanlar olduğunu anlatan Karakaş, “O kadar erkeğin içinde çalışıyor” diyerek kendisine sırtını dönenlere aldırmamış.

Sektörde çalışan başka kadınlar olup olmadığını sorduğumuzda “Bu meslekte şu ana kadar görmedim benden başka, ama illa ki vardır” diyor.

“Beni kaynak yaparken ya da diğer makinelerin başında çalışırken görenler gerçekten çok şaşırıyorlar. Birçok kişi tebrik ediyor. Saygı duyuyorlar” diyen Karakaş, bir seferinde yaşça epey büyük bir teyzenin kendisine gelip "oğlumla evlenir misin" dediğini gülerek anlatıyor.

Karakaş, kendisinin bütün kadınları, kadınların yapabileceklerini temsil ettiğini söylüyor ve ekliyor: “Bu sektörde veya başka sektörlerde ne kadar çalışan kadın varsa, ben onların alnından öpüyorum. Hepsi emekçi, hepsinin önünde saygıyla eğiliyorum.”

‘KADINLAR KORKMASIN, TEDİRGİNLİKLE YAŞAMASIN’

İş sahasında kadın olmasından kaynaklanan bir tedirginlik hissetmediğini vurgulayan Karakaş; “Hiç kimse korkmasın, tedirgin olmasın. Kadınlar tedirginlikle yaşamasın. Çalışma arkadaşlarınız kadın da olabilir erkek de. Benim işyerinde kadın arkadaşım yok, tek kadınım” ifadelerini kullanıyor.

Sektörde çalışmaya başladığı ilk yıllarda, yalnız iş arkadaşlarının değil hizmet alan kişilerin de kendisini yadırgadığını söyleyen Karakaş, “Bu ne anlar, bu yapamaz, gücü yetmez” diyenler olduğunu belirtiyor: “Bir iş verirler, mesela teleferik diyelim ya da soba. İşin sahibi önce bana uzun uzun bakıyor, zaten ben anlıyorum düşüncelerini. Sonra dile getiriyor ‘Bu kaynak tutar mı? Ya koparsa? Ya bir şey olursa’ diye…” 

“Kadınsın, sen yapamazsın” bakışına asla teslim olmadığının altını çizen Karakaş; “O güveni kazandım. Şimdi herkes alıştı, erkekleri kötülemek istemiyorum ama kadınlar yaptığı her işi erkeklerden daha özenli bir şekilde yapar, ben öyle yapıyorum, özenerek kendi evime yapar gibi yapıyorum” diyor.

“Kadının yeri genelde evidir. Evde otursun, çocuk büyütsün, yemek yapsın, çamaşır yıkasın diye düşünülüyor” ifadelerini kullanan Karakaş; “Ben de bir çalışan kadın olarak sabah işe gidip, mesai bittikten sonra da eve gelip, evde de çalışıyorum” diyor. 

"Yemek, bulaşık, çamaşır, temizlik her şeyi, evde bakım, onarım, tamir işlerini de kendim yapıyorum” diyen Karakaş: “Bizim memlekette bir söz var, ‘El’in ustası Ev’in hastası derler, ben o hastalardan olmadım. Elin de, evin de ustasıyım” ifadelerini kullanıyor.

Karakaş bu 8 Mart’ta da çalışıyor olacak. Ama gelecekte bugünün tatil olacağına inanıyor ve şöyle diyor: “Günümüz kutlu olsun. Korkmazsak, her şeyin üstesinden geliriz.”