Doğuş sermayesi AKP'yle servetine servet katıyor

Doğuş Grubu her geçen gün servetini katlıyor. İnşaat ihaleleri, megaprojelerde müteahhitlikler, HES’ler... Doğuş Medya’nın sokaklarda milyonlarca insanın yürüdüğü Haziran Direnişi günlerinde üç maymunu oynamasının ödülü olan projeler de eklenince... Doğuş AKP döneminde kazandıkça kazanıyor, büyüdükçe büyüyor.

Haber Merkezi

Yol ve baraj inşaatlarıyla sırtını devlete yaslayarak ortaya çıkan Doğuş Grubu, enerji, inşaat, otomotiv, turizm, finans sektörlerindeki servetini katlamış durumda. Doğuş Grubu’nun son 15 yılı Türkiye’nin, daha doğrusu sermaye sınıfının, “büyüme hikayesi” ile örtüşüyor: Üretime değil, ticaret ve hizmete dayalı büyüme.

İnşaat (Doğuş İnşaat), finans (Garanti Bankası), otomotiv (Doğuş Otomotiv, TÜRKTÜV araç muayene istasyonları), medya (Doğuş Yayın), enerji (Doğuş Enerji), turizm (DMarine ve oteller), yiyecek-içecek grubun ana faaliyet konuları. İstinyepark Alışveriş Merkezi Doğuş Grubu’nun, yapımı süren Galataport Projesi de yine Doğuş Grubu’nda.

15 MİLYAR DOLAR!

Baba Ayhan Şahenk kamu ihaleleriyle yaptığı servetini finans sektörüne girerek büyütürken oğul Ferit Şahenk döneminde otomotiv ticareti, enerji ve turizm alanında kamuyla iyi ilişkilerin de yardımıyla grup 2000’lerin en çok "kazananları" oldu. 2015 yılında grup cirosu Garanti Bankası hariç 15 milyar dolara ulaştı. Otel, marina, seyahat hizmetleri, mağazacılık, mücevherat gibi alanlarda ise yıllık gelir 2,3 milyar dolar! Son beş yılda gerçekleşen dört kata yakın bir artışın sonucunda...

DOĞUŞ İNŞAAT

Grubun “amiral gemisi” Doğuş İnşaat, hem AKP’ye dönük koşulsuz desteğin semeresini topluyor hem de yine AKP ödüllerinden bolca yararlanılan enerji işlerini de yapıyor. Üsküdar-Çekmeköy Metrosu, Konya Mavi Tünel, çeşitli yol ve liman inşaatlarının yanı sıra yurtdışında da pek çok iş yapılıyor. Doğuş İnşaat’ın cirosu 1 milyar dolar civarında.

Artvin, Boyabat, Aslancık hidroelektrik santrallerine sahip olan grubun enerji cirosu ise 800 milyon dolar. Doğuş Grubu’nun 2012 yılında patron Ferit Şahenk’in hoşuna giden mekanları almaya başlamasıyla girdiği yeme-içme sektöründen elde ettiği gelir ise 650 milyon dolar.

OTOMOTİV 'DOĞUŞ'U UÇURDU

Treyler, damper gibi otomotiv faaliyetlerini destekleyici alanlar sayılmazsa sanayi üretimdeki payı yok denecek kadar düşük olan Doğuş Grubu, otomotivde de karına kar katıyor.

Türkiye’de 2015 yılında 1 milyon adet civarında araç satıldı. Satılan her üç araçtan ikisi ithal araç ve yine satılan her beş araçtan biri de Volkswagen başta olmak üzere Doğuş Otomotiv tarafından ithal edilip satılan markalar. Doğuş Otomotiv’in cirosu 2015 yılında 4 milyar dolar ile Tofaş’ı geçti. 1993 yılında otomotiv sektörüne giren Doğuş, 1994 yılında otomotiv pazarında sadece yüzde 0,5 paya sahipken, 2015 yılında pazar payı 206 bin adet araç satışıyla yüzde 20’yi geçti.

Doğuş Otomotiv, hafif ticari araç da dahil edildiğinde en fazla araç satan şirket durumunda. Tofaş, Renault, Ford iç pazarda Doğuş Otomotiv’in gerisinde kalıyor, üretimlerinin yüzde 60-65’ini ihraç ediyor. Doğuş Otomotiv’in distribütörü olduğu markalar: Volkswagen, Audi, Seat, Skoda, Scania, Bentley, Porsche ve Lamborghini. Türkiye’de satılan lüks segment araç sayısı 2015 yılında 95 bin adet. Bu segmentte Audi, Porsche, Bentley ve Lamborghini ile bulunan Doğuş Otomotiv 22 bin adet satış ile yüzde 23 pazar payına sahip.

Otomotiv sektöründe araç kiralama, ikinci el satışın yanı sıra TÜVTÜRK ile de araç muayene istasyonları Doğuş Grubu’nun elinde bulunuyor. İhale süresi 20 yıl olan TÜVTÜRK’ün yıllık cirosu 750 milyon dolar civarında.

Gümrük Birliği ile birlikte Türkiye, otomotivde Avrupa Birliği’ne düşük teknolojili ürünler ihraç etme “imtiyazı” karşılığında iç pazarını da sonunda Avrupalı üreticilere açtı. Doğrudan ve dolaylı kamu politikalarıyla da desteklenen bu süreçten en fazla yararlanan Alman Volkswagen ve Doğuş Otomotiv oldu.

GARANTİ

Gelelim Garanti Bankası'na... 1990'lı yıllarda Garanti Bankası'nda sendikalı olmak isteyen işçilere dönük saldırılar halen hafızalarda. 1994'te bilindiği kadarıyla 71 kişiyi "sendika üyesi olduğu" gerekçesiyle kovan, çalışanlarını sendikadan vazgeçirmek için baskı kuran Garanti Bankası, 2015 yılında 5,5 milyar dolarlık hisselerini İspanyol bankasına satınca "sendika" sayfası yeniden açıldı. Şöyle ki, İspanyol Bankası BBVA’da örgütlü olan CCOO adlı İspanyol sendikası banka yönetimine bir mektup yazdı ve 19 bin çalışanının sendikalaşma hakkının verilmesini istedi.

Ancak “İspanyol ortak sayesinde sendikalaşma mümkün oldu” sanılmasın. Sonuçta, İspanya’daki sendika ile birlikte çalışma yapan yerli sendika BASİSEN’di. Koç’ların Yapı Kredi’sinde, CHP ortaklı İş Bankası’nda “patron sendikası” olarak bilinen BASİSEN, Garanti çalışanlarını örgütlemekle uğraşmıyordu. Patronları, “iyi huylu” bir sendikanın bankanın prestijini de yükselteceğine ikna eden bir sarı sendika aracılığıyla "sendikalaşma" tekrar gündeme gelmiş oldu.

GALATAPORT

İstanbul’un yağmasında önemli bir halka olan Galataport projesinde de Doğuş Holding çıkıyor karşımıza. İstanbul’un tarihi silueti ve inşaatın tarihi dokuya verdiği zarar dikkate alınmadan tam gaz devam eden Karaköy’deki Galataport Projesi, Doğuş Grubu’na, özellikle de Doğuş Yayıncılık’a, Haziran Direnişi boyunca verdiği hizmetler karşılığında AKP tarafından bahşedilmiş durumda.

'HAZİRAN' GÜNLERİ

Tüm Türkiye’de milyonlarca insanın katılımıyla büyüyen Haziran Direnişi eylemleri her yere girmiş ama bazı televizyon kanallarına girememişti hatırlanacağı üzere. Halkın “Penguen medyası” adını taktığı, büyük holdinglerin kontrolündeki televizyon devleri arasında Doğuş grubunun NTV’si de vardı. Ancak o günlerde NTV'nin önünde yapılan büyük eylem sonrası kanal yönetimi geri adım atmış, kanalı protesto edenleri birkaç dakika canlı yayına almak zorunda kalmıştı.

Haziran Direnişi sırasında NTV ekranlarında beş dakikalık bir yayınla seslerini duyurmak için saatler süren bir eylem yapanlar sonraki günlerde Doğuş Yayın Grubu CEO’su Cem Aydın’ın özür dilemesini de sağladı. 300 grup çalışanını toplayan Cem Aydın, eleştirilerin büyük oranda haklı olduğunu söyledi ve “Dengesizlikler içinde denge arayışı tüm medyayı olduğu gibi bizi de etkiledi. İzleyicilerimiz ihanete uğramış gibi hissetti, bu konuda onları haksız bulmak mümkün değil” diyerek NTV’ye dönük tepkileri değerlendirdi ve çalışanlardan özür diledi.

Cem Aydın bundan 10 gün sonra Doğuş Yayın Grubu’ndaki işinden istifa etmek zorunda kaldı. Bu istifadan sonra Şahenkler, Erdoğan ve AKP ile ilişkilerini tekrar yoluna koyarken, Cem Aydın da birkaç ay sonra zengin Mermerci ailesine damat gitti. Haziran’da dilenen özrün de özrü dileyenin de özrün dilendiği kurumun da hiçbir hükmü yoktu. Hükmeden paraydı.

Bir yıl sonra yayınlanan bir röportajda 2008’de NTV’nin yayın yönetmeni olan Cem Aydın’ın telefonda konuştuğu Akif Beki’ye (Erdoğan’ın basın danışmanı) şu sözleri söylediği Mustafa Alp Dağıstanlı tarafından aktarılıyordu: "Zaten hükümet yanlısı yayın yapıyoruz, artık neredeyse babam bile izlemiyor bizi. Sadece tarafsız görünmeye çalışıyoruz. Tarafsız görünmemiz sizin daha çok işinize yarar. N’olur bunu anlayın."