2016'nın ilk 8 ayında en az 70 kadın işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi!

İş sağlığı İşçi Güvenliği (İSİG) Meclisi tarafından yayınlanan rapora göre 2016'nın ilk 8 ayında çeşitli iş cinayetlerinde en az 70 kadın işçi yaşamını yitirdi.

Haber Merkezi

İş sağlığı İşçi Güvenliği (İSİG) Meclisi tarafından yayınlanan rapora göre 2016'nın ilk 8 ayında çeşitli iş cinayetlerinde en az 70 kadın işçi yaşamını yitirdi.  

İSİG Meclisi'nce periyodik olarak yayınlanan raporlar dizisine bir yenisi daha eklendi.

İSİG Meclisi'nin yazılı, görsel ve dijital basından takip ederek ve emek-meslek örgütlerinden gelen bilgilerle olıuşturduğu ve her gün güncellenen bilgiler ışığında 2013’ten bu yana yaşanan kadın işçi ölüm istatistikleri şöyle:

2013 yılında en az 103 kadın işçi, 

2014 yılında en az 131 kadın işçi,

2015 yılında en az 120 kadın işçi ve

2016 yılının ilk sekiz ayında en az 70 kadın işçi yaşamını yitirdi.

KADIN İŞÇİ ÖLÜMLERİNİN ŞEHİRLERE GÖRE DAĞILIMI

 

KADIN İŞÇİ CİNAYETLERİNİN İSTİHDAM BİÇİMLERİNE GÖRE DAĞILIMI

KADIN İŞÇİ CİNAYETLERİNİN YAŞ GRUPLARINA GÖRE DAĞILIMI

"KADIN CİNAYETLERİ VE İŞE BAĞLI ÖLÜMLE POLİTİKTİR"

İSİG Raporu'nda şu tespitlere de yer verildi: 

"2016 yılının ilk sekiz ayındaki işçi ölümlerini incelediğimizde, bu ölümlerin iş kollarına göre dağılımında yüzde 48’lik bir oranla tarım, ormancılık sektörünün ağırlık taşıdığını görmekteyiz. Kadın işçilerin birçoğu tarım işçisi ve mevsimlik işçi olarak çalışmaktadır. İşçiler ya çalışırken araziye uygun olmayan araçlarla emek harcadıkları için ya da uygunsuz koşullarda taşındıkları için yollarda yaşamlarını yitirmektedirler. Kadın emeği, ev içi emeğin doğallaştırılması ve görünmemesi sebebiyle, kamusal alanda tamamlayıcı bir faktör olarak görülmekte bu sebeple ucuz ve kayıt dışı çalıştırılması meşruiyet kazanmaktadır.

Kadının ev içi görünmeyen emeği ile çalışma hayatındaki emeği niçin bu kadar ilintili diye düşündüğümüzde bunu kamusal açıklamaların izini takip ederek de bulabiliriz. Bundan yaklaşık bir sene önce, kadına uygulanan şiddet hakkında açıklama yapma gereği hisseden Sare Davutoğlu 'Kadın' ve 'Şiddet' kelimeleri yanyana geldiğinde bunun toplumsal infial yarattığını, bu yolla şiddetin artmasına sebebiyet verdiğini beyan etmişti. Toplumsal cinsiyet açısından bir sorun teşkil eden bu açıklamanın hemen akabinde ise işe bağlı ölümlerde adı geçen kadınların ölümlerini de 'iş cinayeti' olarak tanımlamak yerine bunun 'anne ölümleri' ile bağdaştırılabilecek, doğal bir olgu olduğu kanısına varmıştı. Halbuki bir kadın toplum içerisinde ona atfedilen 'annelik' mefhumu ile dahi ölümü hak edemez ve bu vesileyle işçi ölümlerinin sebeplerine ilişkin sorular bu denli cevapsız bırakılamazdı.

Evet, kadınlar ölüyor ve öldürülüyor. Bu ülkedeki toplumsal cinsiyet rejimi sebebiyle bu şekilde konumlandırılmış kadınlar, günlük yaşamlarında ve emek süreçleri içerisinde ucuz ve kayıt dışı çalıştırılarak 'eve katkı' sağlayan birer mesai artığı olarak görülüyor.

Bu yüzden iş cinayetlerinin toplumsal cinsiyet temelli bu sömürü çarkını üstüne basa basa belirtiyoruz: Kadın cinayetleri ve işe bağlı ölümler politiktir!”