KESK-AR: 'AKP ekonomisinin sonucu kaçınılmaz krizdir!'

AKP hükümetinin siyasi propaganda aracı haline dönüştürdüğü, “kalkınma” ve “refah” iddialarını merkezine aldığı “ekonomik büyüme” politikalarının sonuna gelindiği bu günlerde KESK-AR, hazırladığı bir raporla AKP’nin ekonomi politikalarını değerlendirdi.

KESK-AR raporda, sözde büyüyen ekonominin giderek dış gelişmelere karşı daha bağımlı hale geldiğini, ülkeyi krizlere karşı edilgen bir konuma ittiğini ve emekçi halkların ödediği bedellerin ise giderek ağırlaştığını ifade etti.

“Ekonomik büyüme toplumsal refah yaratmadı”
TÜİK tarafından açıklanan büyüme oranları kapsamında 2012 yılının ilk yarısında yüzde 2,9 ekonomik büyüme sağlandığının ve gayri safi yurtiçi hasılanın 2012 yılı ikinci üç aylık döneminde yüzde 10,3′lük artışla 349 milyar 630 milyon TL olduğunun hatırlatıldığı raporda, söz konusu büyümenin toplumsal bir refah yaratmadığı sadece sayısal bir şişkinlik yarattığı ifade edildi.

Raporda, yurt dışı sıcak para akımlarınca sürüklenen ve dış borçlanmaya dayalı, kırılgan ve çarpık bir sanayileşmenin ürünü olarak ekonomik büyümenin, hayatın her alanının ticarileştirildiği neoliberal bir süreçte, halkın giderek artan çoğunluğunu refaha kavuşturmak bir yana, hızla yoksulluğun derinlerine ittiği belirtildi.

“Emekçiler arasında kesintisiz bir kriz yaşanıyor”
Büyümenin istikrarsız ve refah yaratmayan yapısı bugün AKP hükümetince sürdürülmekte, Türkiye ekonomisinin giderek daha fazla dışa bağımlı ve kırılgan bir nitelik kazanmasının oluşturduğu tehdit, geniş halk kitlelerinin gelecekleri üzerinde daha da büyüdüğünün vurgulandığı raporda, şunlar dile getirildi:

“Harcamalar yöntemi ile hesaplanmış gayri safi milli hâsıla rakamlarının, yukarıdaki tabloda da işaret ettiği bir durum, bugün yaratılan büyümenin ana kaynaklarından birinin iç talepteki artış olduğu ve buradaki bir yavaşlamanın da büyüme hızını yakından etkilediğidir.

Türkiye’deki çarpık sanayileşme stratejisinin de bir ürünü olan ithalata bağımlı üretim yapısı, iç talebin canlandığı dönemlerde oldukça yüksek bir artış göstermekte, bu da yüksek bir cari açık ile sonuçlanmaktadır. Cari açık yükseldikçe, AKP hükümeti ülkeye dış kaynağı daha fazla çekebilmenin yollarını aramakta, bu çözümü de çoğunlukla para politikası araçlarında bulmaktadır. Türkiye uzun yıllardır yüksek reel faizlerin sunulduğu bir ülke olup, bugün de aynı çizgide yer almaktadır.

AKP hükümetinin cari açığı daraltma stratejilerinden bir diğeri de uluslararası sermayenin ülkeye doğrudan yatırımlarını arttıracak zeminlerin oluşturulmasıdır. Bugün hızlandırılan özelleştirmelerin yanı sıra, kentsel dönüşümden doğan rant fırsatları ve 3. Köprü, Galataport, Haydarpaşa Port gibi projelerin sermayeye sunduğu avantajlar bu zeminde önemli birer araç haline gelmektedir.

Reel ücretlerin artmadığı, emekçilerin her yıl enflasyon karşısında biraz daha refah kaybına uğradığı günümüzde, iç talep ise borçlandırmayla ve yeni tüketim alışkanlıklarının kazandırılması ile arttırılmaya çalışılmaktadır. Gelirin artmadığı, borçların ise sürekli katlandığı dikkate alınırsa, başta ekonomik ve sosyal sorunlar olmak üzere kesintisiz bir krizin geniş halk kitleleri arasında zaten yaşanıyor olduğu gerçeği ortaya çıkacaktır.”

“Gerçek işsizlik oranının yüzde 20’lerin üzerinde”
Hükümetin emek aleyhine uyguladığı ücret, gelir ve vergi politikaları ile gelir adaletsizliği arttıkça, gelirin bölüşümünde emekçilere düşen payın da sürekli azalacağı kaydedilen raporda, derinleşen yoksulluğu ve işsizliği sürdürülebilir bir hale getirmeyi hedefleyen AKP’nin işsizliği azaltmak gerekçesiyle sermayenin bugünkü birikim ihtiyaçlarına göre düşük maliyetli, ucuz işçiler yaratmak olduğu dile getirildi.

AKP’nin istihdam politikalarının deşifre olduğu bu süreçte, işsizliğin çeşitli hesaplama yöntemleri ile nasıl gerçek hayattan koparıldığının vurgulandığı raporda, “En son açıklanan Haziran ayı işsizlik verilerinde sunulan ve kamuoyunda öne çıkarılan işsizlik oranı yüzde 8’dir. Tarım çalışanlarının kısa dönemli, mevsimlik çalışanlar olduğu gerçeği hesaba katılarak, tarım dışı işsizlik verileri dikkate alınırsa, Haziran ayı işsizlik oranı yüzde 10,2’dir. Bu rakamı daha gerçekçi kılabilmek üzere, TÜİK’in “umudu kırık” olarak nitelediği, hükümet politikaları ile uzun süredir iş arayan nüfus eklenir ve iş işgücüne katılım oranının sadece yüzde 50’lerde olduğu hesaba katılırsa, bugün gerçek işsizlik oranının yüzde 20’lerin üzerinde olduğu açıkça ortaya çıkacaktır” ifadelerine yer verildi.

(soL- Haber Merkezi)