"Hayvancılıkta çöküş hızlanacak!"

Dün hükümet tarafından et fiyatlarının yüksek olmasıyla gerekçelendirilen bir karar alındı. Et ve Balık Kurumu'na et ithalatı yapma izni verildi. Veteriner Hekimler Derneği İstanbul Temsilcisi Prof. Dr. Murat Arslan, alınan son kararın hayvancılıkta yaşanan çöküşü hızlandıracağını ve halk sağlığını olumsuz etkileyebileceğini belirtti.

Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın Et ve Balık Kurumu'na (EBK) canlı hayvan ve et ithalatı yapabilmesi için gerekli belgeleri gönderdiğini açıkladı. Hükümet tarafından alınan son kararı soL'a değerlendiren Veteriner Hekimler Derneği İstanbul Temsilcisi Prof. Dr. Murat Arslan, kararın hükümetler tarafından yıllardır izlenen yanlış stratejiler ve özelleştirme politikalarının sonucunda ortaya çıktığını ifade etti.

Prof. Dr. Arslan'ın, konuya ilişkin değerlendirmeleri, alınan kararda hükümete baskı yapan sermaye gruplarının etkisi olduğunu gösterirken, Veterinerlik teşkilatı oldukça zayıflatılmış olan ülkemizde "deli dana" gibi hastalıklara davetiye çıkarılacağına işaret ediyor. Arslan'ın değerlendirmeleri şöyle:

"Hayvancılıkta yıkım süreci yıllardır devam ediyor"
"Alınan karar aslında uzun soluklu bir stratejinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu stratejide bilerek veya bilmeyerek hükümetin ilgili bakanlığı ve uzun zamandır et ithalatı için hükümete baskı yapan sermaye grupları yer almaktadır. Ruminant hayvan (koyun, keçi, sığır) sayımız 1980 den başlayarak 81 milyondan bu gün 40 milyonun altına azalırken, meslek örgütleri, üretici birlikleri ve diğer sivil toplum örgütleri tarafından gerekli uyarılar yapılmış ancak, resmi otorite tarafından gerekli önlemler alınmamıştır. Son zamanlarda sıkça dile getirildiği gibi elbette spekülatif yönlendirmeler et fiyatlarını yükseltmiştir. Ancak sorun bu kadar basit değildir. Asıl sorun Türkiye’de uygulanan teşviklerin üretime yönelik olmaması ve yetersiz olmasıdır. Et ithalatının bu soruna çözüm olamayacağını yaşadığımız acı bir tecrübe göstermiştir. Geçmişte damızlık ithalatına izin verilmiş, ancak ülkeye getirilen damızlık hayvanların sonu mezbaha olmuştur. Bu ithalat için harcanan para adeta zengin Avrupa çiftçisine verilmiş bir teşviktir.

"Gıda stratejik bir konudur"
"Canlı hayvan ve et ithalatı izni, kısa bir süredir ürünü para eden ve nefes alan Türk üreticisine yeni bir darbe olacak, çiftçi elindeki damızlığı kesime sevk edecek, hayvancılığımız topyekün zarar görecektir. Bu ithalatın en yıkıcı ve görülmesi gereken etkisi bu olmalıdır. 3-4 liralık bir indirimle belki geçici olarak tüketiciye hoş görünebilirsiniz, ancak hayvancılığa vereceğiniz zarar 3-4 nesil etkisini sürdürebilir. Hayvancılık ve dolayısıyla gıda bir ülke için en stratejik konudur. Hükümetler özelleştirme yaparken bu noktayı göz önünde bulundurmalı, giderek tükenen gıda kaynaklarını elde tutabilmek için doğru adımlar atmalıdırlar. Gelişmiş ülkeler bile özelleştirme yaparken tek kriterleri kârlılık olmamaktadır. Ülkemizde Et Balık Kurumu bu anlamda üzerinde çok durulması gereken acı bir gerçektir.

"Deli dana geliyor"
"Bu ithalat izninin halk sağlığı açısından da üzerinde durulması gereken tarafları bulunmaktadır. İthalat izni verilen ülkeler arasında AB ülkeleri de bulunmaktadır. Bu ülkelerin çoğunda halk arasında deli dana olarak bilinen BSE hastalığı yakın zamanda birçok insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur. AB ülkeleri kendi içinde bu konuyla ilgili önlemler almışlar Veteriner teşkilatlarını güçlendirmişlerdir. Yapılacak ithalatla özellikle de etle bu hastalığın ülkemize girişi hem toplum sağlığı hem de ekonomik açıdan önemli zararlara neden olabilir. Zira bu hastalık etkeninin tespit edilmesi önümüzdeki yıllarda AB ülkelerine yapılabilecek et veya canlı hayvan ihracatı şansını da ortadan kaldırmaktadır.

"Hayvancılık uzun soluklu düşünmeyi gerektirir, yatırımların ve teşviklerin buna göre planlaması ve uygulanması gerekir. Temel sorunları görmezden gelerek geçici önlemlerle ancak hayvancılıktaki çöküş hızlandırılabilir."

(soL-Haber Merkezi)