Dünya 'kayıp nesil' tehdidi altında

Dünya genelinde milyonlarca genç işsizlik nedeniyle gelecekten korkuyor. ILO ekonomik kriz nedeniyle sadece yoksul ülkelerin değil, Avrupa'nın da "kayıp nesil" tehdidi altında olduğu uyarısında bulunuyor.

Derinleşen ekonomik krizin ağırlığını en çok hisseden kesim gençler. Dünya genelinde milyonlarca genç işsizlik nedeniyle gelecekten korkuyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ekonomik kriz nedeniyle sadece yoksul Afrika ülkelerinde değil, Avrupa'nın da "kayıp nesil" tehdidi altında olduğu uyarısında bulunuyor.

Gelecekten umudunu kesmiş, iş bulmak, geçimini sağlamak ve bir aile kurmak için çok fazla mücadele vermesi gereken, sosyal dışlama tehlikesi altındaki mutsuz bireylerden oluşan jenerasyon anlamında kullanılan “kayıp nesil” olma durumu tüm dünya için ciddi bir tehdit niteliğinde.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), ekonomik kriz nedeniyle Avrupa ülkelerinde artan işsizliğin endişe verici olduğu açıklamasında bulundu.

Örgütün yıllık raporuna göre, dünya genelinde gençlerin yaklaşık yüzde 13'ü işsiz ve bu durum kısa dönemde değişmeyecek.

ILO raporunda gelecek yıl için de umut olmadığını, en az dört yıl daha bir düzelme olmasının beklenmediğini belirtti.

Bunun uzun vadeli toplumsal ve ekonomik sonuçlar doğurabileceği tahmininde bulunan Uluslararası Çalışma Örgütü, iş arama girişimleri başarısızlıkla sonuçlanan gençlerin sosyal dışlanmışlık ve işe yaramama hissine kapıldığına dikkat çekti. Bu nedenle yaklaşık altı milyon gencin iş aramayı bırakacak noktaya geldiği, birçok gencin kendi eğitiminin ve kapasitesinin altında, çoğunlukla vasıfsız işlerde çalışmak sorunda kaldığı da raporda değinilen bir başka realite.

Ayrıca raporda yer alan bilgilere göre, Avrupa Birliği ve gelişmiş diğer sanayi ülkelerinde 2008-2011 yılları arasında 15 ila 24 yaşlarındaki gençler arasında işsizlik oranı yüzde 26,5 oranında yükseldi. ILO'nun 2011 verilerine göre gençlerdeki işsizlik dünya çapında yüzde 12.6 seviyesinde. İşsizliğin 2011'e kadar yüzde 18 arttığı kaydedilen raporda, 2012 yılında da bu artışın devam etmesinin beklendiğinin altı çizildi.

Diğer taraftan, gençler arasındaki işsizliğin endişe verici boyutta arttığı ülke ise borç krizindeki Yunanistan.
Yüzde 46 ile İspanya, yüzde 35,8 ile Hırvatistan ve yüzde 33,6 ile Slovakya da işsizliğin yüksek olduğu Avrupa ülkeleri arasında sıralanıyor.

Türkiye’de de durum pek farklı değil
TÜİK tarafından 18.05.2012 tarafından yayınlanan İstatistiklerle Gençlik 2011 adlı raporda 2011 yılında 15-24 yaş grubunda 12 milyon 542 bin kişi bulunduğu, gençlerde işgücüne katılım oranın % 39,3, işsizlik oranın % 18,4 ve tarım-dışı işsizlik oranın ise % 22,1 düzeyinde gerçekleştiği ifade ediliyor.

Raporda yer alan verilere göre, lise ve dengi meslek lisesi mezunu gençlerde işsizlik oranı % 21,8’dir. Lise ve dengi meslek lisesi mezunu genç erkeklerde işsizlik oranı % 18,6 iken, genç kadınlarda işsizlik oranı % 27,3’tür.

Yükseköğretim görmüş gençlerde ise işsizlik oranı % 30’dur. Yükseköğretim görmüş genç erkeklerde işsizlik oranı % 24 iken, genç kadınlarda işsizlik oranı % 35,6’dır.

Kapitalizm kayıp nesil yaratır
ILO raporu değerlendirildiğinde, uzun dönemli işsizlik, artan güvencesizlik ve sendikasızlaşma, gelecekten umudunu keserek iş aramaktan vazgeçenlerin sayısının yükseldiği gözlenmekte. Bu umutsuzluk kapitalist uygarlığın iflasının işareti niteliğinde.

Aynı şekilde rapor “kemer sıkalım, piyasalara güven gelsin, ekonomik büyüme başlar” denkleminin bir halüsünasyon olduğunun resmi belgesi niteliğinde. Ayrıca rapor emek piyasalarının esnekleştirilmesiyle, yeni iş alanları yaratılması arasında olumlu bir ilişkinin bulmadığını ortaya koymuş ve “sendikalar güçlü, işçilerin çok fazla hakları var ondan işsizlik azalmıyor” argümanını da resmi düzeyde çürütmekte.

Toplumun neredeyse binde birinin, toplam gelirin büyük çoğunluğuna el koymasına izin veren ve yeni yetişen kuşaklarının üretken kapasitesini hatta yaşam hakkını elinden almakta hiçbir mevzubahis görmeyen bir toplumsal düzen olarak kapitalizm 21.yüzyılda kayıp nesillerin olduğu, faşist partilerin güçlendiği, rekabetin arttığı ve totaliter eğilimlerin güç kazandığı bir dünya yarattı.

ILO verileri en temelde refah kapitalizmi çağında yaşayan bir önceki nesil ile yeni nesil arasındaki ciddi uçurumları ancak Büyük Buhran ve ardından yaşanan iki paylaşım savaşındaki nesille ise benzerlikleri gözler önüne sermekte. Bu durumdan refah kapitalizminin iyi ve özlenen bir şey olduğu buna kıyasla ise neo-liberal küresel kapitalizminin kötü olduğu sonucu çıkarılmamalı.

Çünkü bilindiği gibi kapitalizm doğası gereği sürekli olarak krizlere gebe bir sosyo-ekonomik düzendir. Ve bu krizlerin maddi ve manevi yükleri ise her zaman emekçi sınıfların sırtındadır.

(soL-Ekonomi)