2012 Türkiye ekonomisinde daralma yılı olacak

Bu yılın ilk yarısına ait veriler, 2012'nin daralma yılı olacağının ve yavaşlamanın devam edeceğinin işareti niteliğinde. Ayrıca kapitalizmin krizinin giderek derinleşmesi, Avrupa'daki durgunluğun kalıcı hale gelmesi, Amerika'ya ilişkin kaygıların sürmesi ise Türkiye ekonomisine ilişkin riskleri arttırmakta.

Kapitalizmin krizinin dünya genelinde yaygınlaşmasıyla Türkiye ekonomisinin de 2012 yılının ikinci yarısında daha düşük bir büyüme performansı göstermesi bekleniyor. Ayrıca ihracatın büyümeye katkısı giderek zayıflarken, Avrupa’daki durgunluğun merkez ülkelere yayılması da Türkiye ekonomisine ilişkin risklerin artmakta olduğuna işaret ediyor.

Cumhuriyet Gazetesi'nden Şehriban Kıraç'ın haberine göre, Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörleri olarak kabul edilen otomotiv, inşaat, tekstil, turizm ve beyaz eşya 2012’yi daralma yılı olarak değerlendiriyor. 2012 yılının ilk yedi ayını küçülme ile geçiren Türkiye ekonomisi, orta vadeli programa göre seneyi yüzde 4’lük büyümeyle kapatmayı planlarken bazı sektörlerde bırakın büyümeyi küçülme yüzde 20’lere varmış durumda.

Otomotiv sektörü ilk yarıda yüzde 19’luk bir küçülme yaşarken, inşaat ve tekstil sektörlerinde ciddi düşüş söz konusu. Beyaz eşya sektöründe ilk yarıda yüzde 1’lik bir daralma yaşanırken turizmde ise bu yılın yüzde 1’lik kayıpla bitirilmesine başarı gözüyle bakılıyor.

İstanbul Sanayi Odasının (İSO) Ekonomik Durum Tespit Anketi'ne göre, 2011 yılının ikinci yarıya kıyasla daha olumsuz sonuçlandığı görüldü. Ankete göre, 2012 yılının ilk yarısında zarar ettiğini belirten işletmelerin oranının 1.4 puanlık artışla 35.7'ye yükselmesi, işletmelerin üçte birinden fazlasının kaynak yaratmakta zorluk çektiğinin kanıtı niteliğinde.

Darboğazda olan işletmelerin oranı 2011’in ikinci yarısında yüzde 76.4 olurken, 2012 ilk yarıda 5.5 puan azalarak yüzde 70.9’a geriledi. Bu gerilemeye karşın işletmelerin 2/3’ünden fazlası finansman sorunu ile karşı karşıya. Orta vadeli programa paralel olarak işletmelerin, 2012 yıl sonunda büyüme beklentisi yüzde 4.1 olurken, ÜFE yüzde 8.5, TÜFE yüzde 8.6, dolar kuru 1,86 TL, euro ise 2.35 TL olarak tahmin edildi.

İSO Başkanı Tanıl Küçük, anket çalışmasının 2012’nin ilk yarısında, ekonomideki yumuşak inişi teyit eder şekilde sonuçlandığını ifade etti.

Veriler iç talepteki durgunluğu gösteriyor
Bu yılın ilk yarısında artış bildiren işletmelerin oranı üretimde yüzde 53.5'den yüzde 49'a, iç satışlarda yüzde 52'den yüzde 46.1'e, yeni siparişlerde yüzde 48.8'den yüzde 46.9'a, istihdamda ise yüzde 42.5'ten yüzde 38.9'a geriledi.

Azalış gerçekleştiğini bildiren işletmelerin oranı ise üretimde yüzde 18.1'den yüzde 26.3'e, iç satışlarda yüzde 17.3'ten yüzde 27.7'ye, dış satışlarda yüzde 23.2'den yüzde 30.8'e, yeni siparişlerde yüzde 16.9'dan yüzde 25.1'e, istihdamda yüzde 17.3'ten yüzde 25.2'ye yükseldi.

Böylelikle 2012’nin ilk yarısında, bir önceki yılın aynı dönemine göre tüm temel göstergelerde sorun yaşayan işletmelerin oranı önemli ölçüde artarken, özellikle iç satışlarda sorun yaşayan işletmeler oranında 10.4 puanlık artış iç talepteki durgunluğu göstermesi açısından dikkat çekici bulundu.

Kâr oranlarında düşüş olduğunu belirten işletmelerin sayısı yüzde 29.3
Anket verileri kârlılık konusunda incelendiğinde, işletmelerin yüzde 31.8'i bu yılın ilk yarısında, geçen yılın aynı dönemine göre kâr oranlarının daha yüksek olduğunu bildirdi. Bu oranın 2011'in ikinci yarısında yüzde 34.2 olduğu ve dolayısıyla kâr oranlarının daha yüksek olduğunu belirtenlerin oranında yüzde 2.4 puanlık bir düşüş söz konusu olduğuna dikkat çekildi.

Bu yılın ilk yarısında, geçen yılın aynı dönemine göre kâr oranlarında düşüş yaşadığını belirten işletmelerin oranı yüzde 25.3'ten yüzde 29.3'e yükselirken, zarar ettiğini belirten işletmelerin oranı ise yüzde 35.7 olarak gerçekleşti. Bu oran, 2011 ikinci yarıdaki yüzde 34.3'e göre, 1.4 puan artış gösterirken, bu durum işletmelerin üçte birinden fazlasının kaynak yaratmakta zorluk çektiğinin kanıtı niteliğinde.

İşletmelerin satış hedefi ise yılın ilk yarısında yüzde 72.8'e geriledi. Bu oran 2011'in ilk altı aylık döneminde yüzde 75 olmuştu. Karşılıksız çek ve protestolu senetlerin satışlara oranı, 2011 ikinci yarıda yüzde 2.5 oranında gerçekleşirken, 2012 ilk yarıda yüzde 2.7’ye yükseldi.

Oran: AKP’nin “Süper teşvik” sosu ekonomiye tat vermedi
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, “AKP’nin ‘Süper teşvik’ sosunun ekonomiye tat vermediğini, yatırımlarda sert düşüşün sürdüğünü ifade etti.

Oran, Türkiye’yi neredeyse tüm komşularıyla sorunlu hale getiren ve örtülü bir savaşın içine sokan, tutarsız politikalarıyla çatışmaları artıran AKP’nin ekonomi politikalarının da iflas ettiğini dile getirdi. Konjonktürün de etkisiyle belirsizliklerin arttığına dikkat çeken Oran, bu dönemde sanayici, yatırımcı ve diğer kesimler önünü göremediği için hem üretim, hem tüketim hem de yatırımda frene basıldığını, ekonomide daralma sürecinin önüne geçilemediğini belirtti. Oran, hükümetin bu süreçte yatırımlardaki düşüşü durdurma amacıyla çıkardığı iddialı yeni teşvik paketinin de bir işe yaramadığını sözlerine ekledi.

“Teşvik belgesi sayısı yüzde 24.4 düştü”
Umut Oran yaptığı yazılı açıklamada sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çalışmaları 2011’de başlayan, bu yıl Nisan ayında açıklanan yeni teşvik sistemi, yılbaşından geçerli olmak üzere 19 Haziran’da yürürlüğe girdi. Ancak, paketin yürürlüğe girmesiyle birlikte düğmeye basılacağı beklenen “birikmiş teşvik başvurularında patlama” gerçekleşmedi. Önceki dönemde, yatırımlarda, aylardır süren yeni paket beklentisinin yol açtığı erteleme eğilimine bağlanan düşüş trendi, paketin yürürlüğe girmesinden sonra da devam etti.

Sıfır noktasından devralıp tepe noktaya çıkardığı terör karşısında aciz kalan, ülkede huzur, barış ve güveni sağlayamayan AKP’nin Doğu ve Güneydoğu’daki 15 ile verdiği “süper” teşvikler de işe yaramadı. Sağlanan cazip teşviklerle “Yeni teşvik sisteminin yıldızları” olacağı söylenen bu illere yönelik yatırım eğiliminde bir hareketlenme olmazken, en gelişmiş 8 il yeni dönemin de “yıldızı” olmaya devam etti.

Ocak-Haziran döneminde alınan teşvik belgesi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24.4 düşüşle 1.965, öngörülen yatırım tutarı yüzde 31.3 düşüşle 21.5 milyar, istihdam da yüzde 22.4 düşüşle 57 bin 33 kişi oldu. İlk yarıda sadece hizmetlere yönelik yatırımda küçük bir artış olurken, diğer sektörlerde sert düşüşler yaşandı. En hızlı düşüş yüzde 66 ile tarım yatırımlarında görüldü.”

Başbakan Erdoğan’a seslenen Oran, “iç siyaset, dış politika ve ekonomide ülkeyi getirdiğiniz bu noktada izlediğiniz tutarsız, kaypak, ikiyüzlü politikalarla, sıfırdan aldığınız terörü tepe noktaya çıkardınız. İktidarınız döneminde sizin, bakanlarınızın, partililerinizin çocukları adeta “girişimcilik dehası” sergileyerek “gemicik”, şirket, fabrika sahibi büyük işadamları oldular. Getirdiğiniz cazip teşviklere rağmen sizin çocuklarınız gidip Doğu-Güneydoğu’da yatırım yapar mı? AKP olarak 9.5 yılda 4 teşvik paketi çıkardığınız ama ülkeyi doğru yönetemediğiniz için yatırım iklimini yaratamadınız” şeklinde konuştu.

Kriz Türkiye’de belirginleşiyor
Beşinci yılını dolduran ve daha ne kadar süreceği öngörülemeyen mali krizin özellikle AB ülkelerini etkisi altına alması nedeniyle kimi zaman Euro krizi olarak tanımlanan bu kaotik yapı, 2010’da Yunanistan’da ortaya çıkan bugün ise İrlanda, Portekiz, İspanya, İtalya ve son olarak Güney Kıbrıs’a yayılarak devam ediyor.

Diğer taraftan hatırlanacağı üzere Uluslararası Para Fonu (IMF) ise iktisadi kriz üzerine yayınladığı raporda (Spillover Report) krizin etkilerinin dünyanın geri kalanına yayılacağı uyarısında bulunmuştu. Raporda, Avrupa borç krizinin birçok önlem alınmasına rağmen artık Avrupa’yı aşan bir sorun haline geldiği tespit edilmişti. IMF, bu durumun devam etmesi halinde Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde de krizin etkisinin artacağını vurgulamıştı.

Dolayısıyla tüm bu gelişmeler ve bu yılın ilk yarısına ait iktisadi veriler, dünya kapitalist sistemin bir parçası olan Türkiye’nin de 2012 yılında krizin etkilerini daha çok hissedeceğinin işareti niteliğinde.

(soL-Ekonomi)