Venezuela’da bilindik senaryo

ABD yanlısı muhalafet 4 kişinin hayatını kaybettiği olayların ardından daha fazla eylem çağırısı yaptı. Sosyalist hükümet ise gösterilerde ölen hükümet yanlısı ve karşıtı iki gencin de aynı silahla vurulduğunu belirterek Nisan 2002’deki darbe girişimine benzer bir provokasyona dikkat çekiyor.

Özlem Başarır

Venezuela’da ABD destekli sağcı muhalefetin başlattığı hükümet karşıtı eylemler sırasında çıkan çatışmalarda 4 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından, muhalefet liderleri daha fazla gösteri çağrısı yaptı. Öte yandan Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, önceki akşam yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, aralarında devlete ait sağlık merkezlerinin de olduğu birçok yere saldırı düzenlendiğini söyledi. Ulusal diyalog çağrısı yapan Maduro, “birlikte barış içinde yaşama planı” sunacağını duyurdu. Bu plana ilişkin fazla açıklama yapmayan Maduro, sporcular ve şairler gibi önde gelen isimlerin desteğini arayacağını belirtti. Maduro ayrıca özel televizyon kanallarını şiddeti yanlış sunmakla suçlayarak, güvenlik güçlerinin barışçıl gösterilere saldırdığı yönündeki iddiaları reddetti.

Şu ana kadar şiddet içeren gösterilere fazlasıyla sabır gösterdiklerini ancak bu duruma daha fazla hoşgörülü olmayacaklarını kaydeden Maduro, “Onların bu ülkeyi yakmalarına, yıkmalarına izin mi vermeliyim” dedi

Bakan alarm verdi
Maduro’nun bu konuşmasının yayınlandığı sıralarda, ABD destekli muhalifler de yine sokaktaydı. Bir önceki günkü gösterilerde yaşanan ölümlere rağmen sağcı liderlerin yeniden sokağa çıkma çağrısı üzerine başkent Caracas ve Merida kentlerinde, çok sayıda hükümet karşıtı geceyi sokakta geçirdi. Merida’da gösteriler yine şiddete dönüştü. İçişleri Bakanı Miguel Rodriguez, sabaha karşı yaptığı açıklamada, ülke genelindeki şiddet olaylarında şu ana kadar 1’i polis 4 kişinin öldüğünü 66 kişinin yaralandığını söyledi. Rodriguez ayrıca, şiddet olayları nedeniyle şu ana kadar 70’den fazla kişinin gözaltına alındığını belirtti.

Veneuzuelalı Bakan, gözaltına alınanların büyük bir kısmının, polis araçlarını yakmak, polis memurlarına saldırmak ve çok sayıda saldırgan eylemde bulunmakla suçlandığını söyledi. Şiddet olaylarından kimin sorumlu olduğunun bulunması için cezai soruşturma başlatıldığını duyuran Bakan, Veneuzuelalıları “ülkeyi istikrarsızlaştırma planlarına karşı alarmda olmaları” konusunda uyardı. Rodriguez ayrıca, kimi sağcı muhaliflerin Chavista’lar gibi kırmızı giyinerek etrafa saldırdıklarını ve yabancı ülkelerden para aldıklarını iddia etti. Bu arada 2002’de Hugo Chavez’e karşı darbe girişimine de katılan isimlerden biri olan sağcı “Halk İradesi” hareketinin lideri Leopoldo Lopez hakkında cinayete ve şiddete teşvik suçlamasıyla tutuklama kararı çıkarıldı.

İktidardaki Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) Milletvekili Jose Javier Morales, Lopez’in aynı 2002’deki darbe girişim sırasında olduğu gibi ülkede kaos ve kriz ürettiğini savundu. 

Aynı silahla vuruldular
Venezulalı yetkililer, ayrıca, başkent Caracas’ta vurularak öldürülen hükümet karşıtı öğrenci Basil Da Costa ve Barrio 23 de Enero isimli Chavista (Hugo Chavez’i destekleyen hükümet yanlıları) grubun lideri Juan Montoya’nın aynı silahtan çıkan kurşunlarla öldürüldüğünü doğruladı. Maduro, her iki gencinde başından vurularak öldüğünü ve bunun aynı 11 Nisan 2002’deki Chavez karşıtı eylemlerde olduğu gibi keskin nişancıların işi olabileceğini söyledi.

ABD’nin sosyalist hükümete karşı ilk girişimi bu değil
Veneuzela’daki sağcı muhalefet, Hugo Chavez’in 1999’da seçimlerle iktidara gelmesinin ardından ülkedeki sosyalist yönetimi devirmek için ABD’nin de desteğiyle daha önce de pek çok girişimde bulundu. Bunlardan ilki 11 Nisan 2002’deki CIA destekli başarısız darbe girişimiydi. 9 Nisan’da işveren sendikası Fedecamaras, muhalif siyasi partiler, Katolik Kilisesi ve özel televizyon kanalları genel grev çağrısı yapmış, grevin üçüncü gününde Chavez yanlıları ve karşıtları arasında çatışmalar başlamıştı. Miraflores’e doğru yürüyüşe başlayan Chavez yanlısı gruba keskin nişancıların ateş etmesiyle çıkan olaylar sırasında Chavez karşıtı 7 kişi, Chavez destekçisi 7 kişi, o sırada oradan geçmekte olan ve olayları izleyen 5 kişi olmak üzere, 19 kişi hayatını kaybetmişti. Yaklaşık 60 kişi de yaralanmıştı. Geçici hükümet yönetime el koymuş Chavez, Karayipler’de bir askeri üsse hapsedilmişti. Darbe girişimi Chavez’in Başkanlık binasından çıkarılıp esir alınmasından 37 saat sonra Chavez’in makamına getirilmesi ile sona ermişti.

Daha sonra 2002-3 genel grevi sırasında da bir kadın bir Ulusal Muhafız’a fiziksel saldırıda bulunmuş ve muhalefet bu görüntülerin yalnızca muhafızın kadını yere ittiği kısmını göstermişti. Bu olay uluslararası medyada Venezuela’yı karalama kampanyalarından biri olarak kullanılmıştı. Ancak sosyalist yönetim, zenginlerin genel grevini yoksulların kararlılığı ve direnişiyle boşa çıkarmıştı.

2004’te imzalarla Chavez’i devirmeye çalışan sermaye, ABD’nin desteğiyle referandumun önünü açmış ve bir kez daha yenilgiye uğramıştı.

Hugo Chavez’in ölümünün ardından da geçen yıl Nisan ayında yapılan yeni devlet başkanlığı seçimlerinde, sağcı muhalafet yenilgiyi kabul edememiş ve yine sokağa çıkmıştı. Devlete ait sağlık merkezlerine, PSUV ve hükümet binalarına saldıran gruplar, 7 Chavista’nın da ölümüne neden olmuştu. Bu süreçlerin tamamında özel medya yaşananları çarpıtmaya çalışmıştı.

Ancak medyanın tüm çarpıtmalarına rağmen sonuç değişmedi. 1999’dan bu yana, tüm seçim ve referandumlarda Chavista’lar galip geldi.

ABD yanlıları hep kaybeden taraf oldu
Medyanın tüm karalama kampanyalarına rağmen 1999’da sağcı rakibi Henrique Salas Römer’e karşı yüzde 56,20 oyla iktidara gelen Chavez, bir daha hiçbir seçimi kaybetmedi. 2000’de Anayasa’da yaptığı değişikliğin ardından yeniden devlet başkanlığı seçimleri düzenleyen Chavez, bu sefer oy oranını artırarak, oyların yüzde 59,76’sını aldı. Sağcu muhalafetin oyları ise yüzde 37,52’de kaldı. ABD’nin Chavez’i devirme girişimlerinden biri olan 2004 referandumunda da yüzde 58’lik Chavez’in lehine oy kullandı. 2006’daki seçimlerde oyları 62,84’e çıkan Chavez, 2012’de katıldığı son seçimlerde de yüzde 55 oy aldı. Chavez’in ölümünün ardından düzenlenen Nisan 2013’teki seçimlerde ise halefi Maduro, yüzde 50,6’lık bir oy oranıyla yine galip geldi.

Venezuelalı komünistler: Eylemlerin arkasında ABD var
Venezuela Komünist Gençliği (JCV) Genel Sekreteri Héctor Rodríguez Montaño, açık bir faşist karaktere sahip kaos ve istikrarsızlık yaratmak için ülke genelinde eylem yapıldığını belirterek, kendilerinin “bağımsızlık mirasına ve sosyalizm bayrağına sadık biçimde, daha üstün bir toplumun kurulması için mücadelelerini sürdüreceklerini” söyledi.

Rodríguez, eylemlerin arkasında ABD emperyalizminin olduğunu ve hedeflerinin, Bolivarcı dönüşüm sürecine darbe vurmak ve kıtadaki egemenliklerini güçlendirmek olduğunu ifade etti.

JCV, Venezuela gençliğini olayları izlemekten ve siyaset dışında durmaktan kaçınmaya çağırdı ve ülkede süren siyasi kuruluş sürecine omuz verilmesi çağrısında bulundu.

Latin Amerika’dan Maduro’ya destek
Veneuzela’daki hükümet karşıtı gösteriler devam ederken, Küba, Ekvador, Bolivya ve Arjantin gibi Latin Amerika ülkelerinden, bu ülkedeki şiddeti kınayan açıklamalar geldi.

Ekvador Dışişleri Bakanlığı, “Ekvador hükümeti, muhalefet tarafından organize edilen bu şiddet eylemlerine karşı Devlet Başkanı Nicolas Maduro’ya tam desteğini ifade etmektedir” şeklinde bir mesaj yayımlarken, Bolivya Dışişleri Bakanı David Choquehuanca, “Venezuela’yı istikrarsızlaştırma girişimini tamamen reddettiklerini” duyurdu. Arjantin “sorumluların belirlenmesi için bir soruşturma başlatılması” çağrısında bulundu.