Bir milyar insan aç!

Bir milyarın üzerinde insanın aç olduğu dünyamızda, her 5 saniyede bir çocuk ölüyor. Kapitalizm insanlığı ölüme terk ediyor...

İtalya'nın başkenti Roma'da yapılan Dünya Gıda Güvenliği zirvesinde çok çarpıcı veriler dile getirilirken, bu tablonun asıl sorumlularının bunları dinlemeye tenezzül etmemesi dikkat çekti. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agriculture Organization - FAO) tarafından organize edilen zirvede, dünyada yaşanan gıda sorunu ve çözümü için alınması gereken önlemler tartışıldı. Zengin ülkelerin çoğu zirvede yoktu.

1 milyarı aştı
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün, 1970'de hesaplamaya başladığı dünyada aç insan sayısı bu yıl ilk kez 1 milyarı aştı. 1990-1992 arasında 842 milyon olan aç insan sayısı, 2003-2005'te 848 milyona çıktı, bu sayı geçen yıl yaklaşık 915 milyona yükseldi. Bugün gelinen noktada da aç insan sayısının 1 milyar 20 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor.

Her 5 saniyede bir çocuk ölüyor
BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, üç gün sürecek zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, dünyada 1 milyar insanın açlık sorunuyla boğuşmasına seyirci kalınamayacağını belirterek, "Sadece bugün itibarıyla 17 bin çocuk açlıktan ölecek: Her 5 saniyede bir çocuk, yılda ise 6 milyon çocuk açlık yüzünden can veriyor" dedi.

"Zenginler nerede?"
Zirvenin ilk gününde söz alan isimlerden Libya lideri Muammer Kaddafi, "Daha önceki zirvelerde verilen sözler fos çıktı. Sömürgeci ülkeler, kalkınmakta olan ülkelere tazminat ödemeli" dedi. Kaddafi, zengin ülkelerin FAO zirvesine itibar göstermemelerini de eleştirerek, "Bu toplantıya zengin ülkelerin katılmamalarından üzüntü duyduğumu da belirtmeliyim. Aslında bu bizlere yönelik açık bir mesaj niteliğindedir. Zengin ülkelerin, dünya gıda güvenliği konusunda üzerlerine düşeni yapmak gibi bir niyetleri yok" dedi.

Sorumlu kim?
Gıda fiyatlarındaki artış kuraklık, yüksek enerji fiyatları, pazar spekülasyonları gibi birçok etkenden kaynaklanırken bunlar isyanlara, ticari kısıtlamalara, stokçuluğa yol açtı. Fiyatlardaki artış, ayrıca daha zengin gıda ithalatçılarının, ileriye dönük gıda desteklerini güvence altına almak üzere yurtdışında tarım arazisi satın almasına neden oldu. Biyoyakıt için gıda ürünlerinin kullanılması da, gıda güvenliğini tehdit ediyor. Mısır, şeker, palmiye gibi tarımsal ürünlerden likit biyoyakıt üretimi 2000-2008 arasında üç kattan fazla arttı.

Mali kriz, yardımların, yabancı yatırımların ve göçmen işçilerin ülkelerindeki ailelerine parasal desteklerinin azalmasıyla da birleşti.

Yoksullukla mücadele eden örgütler, küreselleşme ve adaletsiz ticaret kurallarının, küçük çiftçiyi destekleme politikalarını terk etmeye ve iç piyasalarını ucuz ithalata açmaya zorlanan yoksul ülkeleri olumsuz etkilediğini belirtiyor.

Zenginler sorunu çözer mi?
FAO'ya göre, tarımsal kalkınmaya yönelik yatırımlardaki uzun dönemli düşüş temel sorunu oluşturuyor. Gelişmekte olan ülkelere yapılan resmi yardımların oranı 1980'de yüzde 17'yken, bu oran 2006'da yüzde 3,8'e indi ve bugün de yüzde 5 düzeyinde.

Zengin ve sanayileşmiş ülkelerden oluşan G8, Temmuz ayında gelecek 3 yıl boyunca kendilerini besleyebilmeleri için yoksul ülkelere 20 milyar dolar verme vaadinde bulundu. FAO ise, gelişmekte olan ülkelerdeki tarımı güçlendirmek için yılda 44 milyar dolar gerektiğini hatırlatıyor.

FAO'nun bahsettiği tutar ilk bakışta fazla gibi görünse de zengin ülkelerin bazı harcamaları ile karşılaştırılınca devede kulak kalıyor. Örneğin ABD'nin, Afganistan'a gönderdiği bir askerin ABD'ye maliyetinin 1 milyon dolar olduğu geçtiğimiz günlerde basına yansıdı. New York Times'ın Beyaz Saray kaynaklarına dayandırdığı haberde, Obama'nın Afganistan'a 40 bin asker daha göndermek üzere olduğu da yazıldı. Bu ek harcamanın ABD'ye maliyeti yıllık 40 milyar dolar.

Erdoğan da oradaydı
Zirvenin ikinci gününde bir konuşma yapan Erdoğan, kapitalizmi eleştirmemeye özen gösterdi. Konuşmasının genelinde kuraklık, küresel ısınma ve ekonomik krize değinen Erdoğan, tarımsal verimliliğin düşüklüğü, geri kalmış ülkelerde nüfus artış hızının çok yüksek olması, suyun yetersizliği, su baskınları ve kuraklığın normalden daha sık görülmesi ile tarımsal yatırım ve araştırma geliştirme faaliyetlerine yeterli düzeyde kaynak ayrılmaması gibi sorunların hâlâ çözülemediğine dikkat çekti.

''Yoksul ülkelerdeki içler acısı manzarayı izlediğimiz gibi zengin ülkelerdeki sınırsız tüketimi de biliyor ve görüyoruz'' diyen Başbakan Erdoğan bu tablonun sürdürülebilir olmadığını söyledi.
(soL - Haber Merkezi)