'Ölenler beyaz olsaydı, yer yerinden oynardı'

Akdeniz'deki göçmen katliamı artarak sürerken, Senegalli yazar Diome, "Ölenlerin yalnızca siyahiler olması, onların etinin ucuza pazarlandığının göstergesi" dedi.

Nurullah Yıldız

Geçtiğimiz iki hafta içerisinde, tam 1700 göçmen Akdeniz’in tuzlu sularına karışarak can verdi. Bu sayı daha da artacak. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, 1700 kişinin irili ufaklı kayıklarla ulaşmaya çalıştıkları Avrupa yolunda can verdiklerini doğruladı. Yapılan resmi açıklamada, ayrıca son bir yıl içinde gemiyle Avrupa’nın güneyine ulaşabilmiş 35000 göçmenin varlığından söz ediliyor.

Senegalli yazar Fatou Diome, geçtiğimiz günlerde France 2 televizyonda “göçmen sorunları” başlığına katkıda bulunmak için katıldığı bir televizyon programında şöyle haykırdı:

Sizin sahillerinizde karaya vuranlar beyaz olsaydı, hepiniz birlik olurdunuz, yer yerinden oynardı. Şimdi ölenler Araplar ya da Siyahiler. Sessizliğiniz bu yüzden. Riyakârlığınız tek ve açıklanabilir en anlamlı kelimesi bu. Siyah olmaları.

Diome, göçmenler arasında kalifiye, okumuş, faydalı, faydasız ayrımı yapılmasına da itiraz ediyor. Bu politikaların insanları ölüme sürüklediğine dikkat çekerek, ya bu yöntemlerin kaldırılarak göçmenlere kapıların açılmasını ya da Akdeniz üzerinden gerçekleşen insan ticaretine müdahalede bulunulmasını öneriyor. “Ölenlerin yalnızca siyahiler olması, onların etinin ucuza pazarlandığının göstergesi” diyerek devam eden Senegalli yazar, bu sessizliğin daha büyük felaketlere yol açacağını belirtiyor.

'SİZİN ONLARA ÖNDERİĞİNİZ, ÖLÜM'
Akdeniz’de gerçekleşen insan ticaretine, sığınmacılara kapıların kapatılmasına, göçmenlerin dolandırılmak pahasına bir umut kapısı olarak ufacık botlarla yüzer iki yüzer kişi kaçak yollara başvurmalarına karşı, ne AB ne Afrika Birliği müdahalede bulunuyor.

Fatou Diome’nun konuşmasının satır başları şöyle:

Eğer derdimiz insanları korumak olsa, Akdeniz’de de, Atlantik’te de bunu başarabiliriz. Frantex’in görevinin bu olduğunu sanıyorum. (Avrupa Birliği Üye Ülkelerinin Dış Sınırlarının Yönetimi için Operasyonel İşbirliği Ajansı) Fakat, bu Ajansın görevi ve tabi AB’nin görevleri insanlar öldükten sonra başlıyor ve önlemler ölü bedenler üzerinden alınıyor. Böylelikle ölüme terk edilenler de her şeyin farkında ve çaresizce ölüme sarılıyorlar. Sanıyorsunuz ki, küçük gemilerde yüzlercesi yola çıkarlarsa, bir sonraki aşamada geride kalanlar ölümün sonları olacağından korkacaklar ve onlar topraklarımıza doğru yola çıkmayacaklar. Yanılıyorsunuz! Onlar ölümden korkmuyorlar. Yani Akdeniz onlar için, kendi topraklarındaki ölümden daha az korkutucu. Sizin onlara önerdiğiniz ölüm, onlar için en basit tercih.

Devam edilen göçmen sınıflandırılması ise, gerçekten sığınma yapmak dışında hiçbir şansı olmayan ve sığınmacı olmak gibi zor bir misyonu üstlenmeye hazır onlarcasını ölüme sevk ediyor. Bu politikalar daha fazla insanın ölmesine neden oluyor. Bu yaptırımlardan vazgeçilmeli ve insanlar ölüme terkedilmeleliler.